2

6.6K 538 277
                                    

İkimiz de sarhoş sayılırdık, ikimiz de ne yaptığımızı bilmiyorduk. Güzel bir yaz akşamı bol bol yemiş içmiş, evimize dönmüştük. Daireme girmeden önce bir soru sormuştum ona, ne sorduğumu çok iyi hatırlamıyordum ama Chanyeol soruma olabilecek en güzel şekilde cevaplamıştı. Beni öpüyordu, hem de tutkuyla. Belimden tutarak beni kendine çekmiş ve öpücüğünü bu şekilde derinleştirmişti. Dizlerim titriyordu, vücudumu taşımakta zorlanıyordum. Bu ani öpücük vücudumda şok etkisi yaratmış ve adeta donakalmıştım. Kokusu beni kendimden geçirecek türdendi, dudaklarım dudaklarının arasındaydı ve ben titriyordum.

"Baekhyun, üzgünüm," dedi geri çekilip, ayrılırken dudaklarımızdan küçük bir şapırtı çıktı. "Fazla ileri gittim."

Bunu söylediğinde kolunu nasıl da sıkı tuttuğumu yeni fark ettim, düşecek gibi hissediyordum. Yutkundum, dudaklarım karıncalanıyordu. Yine de kendime engel olamadım, aramızdaki çekimin bende yarattığı tuhaf etki yüzünden düşünemez oldum. Yüzünü ellerim arasına aldığım yabancı bana beklentiyle bakıyordu. Parmaklarımın ucunda yükseldim ve onu bu sefer ben öptüm, dudakları beni yakıyor, vücudumu pelte haline getiriyordu. Hayatımda ilk kez bir öpücükten bu kadar etkileniyordum.

Ellerimi boynuna doladığım sırada istemsizce inledim, ipleri ele almıştı ve dudaklarımı emerek durumumuzu bir adım ileriye sürüklüyordu. Öyle ki birkaç dakika içinde onun evindeydik ve kapıda öpüşmeye devam ediyorduk.

Bu fazla tutkulu bir tek gecelik ilişki olacak gibi görünüyordu ama kendime engel olamıyordum, dokunuşları ve ne yaptığını biliyor oluşu hoşuma gidiyordu. En son biriyle birlikte olalı aylar oluyordu, bu yüzden ben hayır desem de vücudum buna uymayacaktı.

Elimi tişörtünün altına sokarak yangını ilk başlatan ben oldum, ayrıldığımızda ikimiz de soluk soluğaydık. Elim çıplak tenine değiyordu ve yanılmıyorsam karın kasları vardı, bu beni gülümsetti. Vücudunu keşfetmek, daha fazlasını görmek istiyordum. Vücudu bu kadar iyi olduğuna göre tamir ettiği arabalarla ağırlık çalışıyor olmalıydı.

O gözlerimin içine bakarken gülümsedim ve tişörtünün eteklerinden tutup çıkardım. Bana izin veriyor, incinmemem için emin olmak istiyordu. Bunu anlamamın tek yolu hislerimdi gerçi, Chanyeol gözümde centilmen biriydi.

Karşılaştığım manzarayla dudağımı ısırdım, geniş omuzları ve yanılmadığım gibi karın kasları vardı. Bu beni son derece basit biri haline getiriyor olabilirdi ama güçlü görünüşünden etkilenmiştim, hem de deli gibi. Öyle ki bakışlarım yüzünden kıkırdıyordu. "Dokun bana, Baekhyun," diyordu, nasıl reddedebilirdim ki? Bunu söylemesini yıllardır bekliyormuşum gibi göğsüne dokundum, vücudunu incelerken hâlâ vücudumun sallantısına engel olamıyordum.

Elimin altındaki göğsünden kalbinin nasıl çaptığını hissedebiliyordum, göğsü sık nefesleri yüzünden hızla inip kalkmaya devam ediyordu. Elimi karın kaslarına indirdim, bakışlarım pantolonundaydı ve o ana dek o kumaş parçasının bu kadar aşağıda durduğunu bilmiyordum.

"Baekhyun..." diye fısıldadı kulağıma. Ürperdim ve tüylerim diken diken oldu, her şeyimle kendimi ona teslim etmeye hazırdım. "Geri dönmek için çok geç, biliyorsun."

Kulağımın altına derin bir öpücük bıraktığında nefes nefese kaldım, beni belimden tutmuş odalardan birine yönlendiriyordu. Etrafa göz atma fırsatı bulamadım, üstelik lambayı açmamıştık bile. Yatak odasına girdiğimizi içeriye vuran sokak lambasından anladım, iki kişilik yatak bizi bekliyordu.

"Biraz hızlı ilerliyoruz, değil mi?"

Fısıltıyla sorduğunda ikimiz de güldük, bu sefer tişörtünü çıkaran bendim. "Umurumda değil," diye cevap verdim ona. Başka bir şey söylemeye gerek duymayıp bana doğru geldiğinde yatağa düştüm, beni kolayca yukarıya taşıyıp uzanmamı sağladı, üstümde duruyordu.

The Robin Hood Project (mpreg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin