30

4.3K 362 214
                                    

Güzel bir haberim var. Finali bitirdim ve paylaşırken sizi bekletmeyeceğim.



"Chanyeol, ya kelepçeleri testereyle kesmek zorunda kalırlarsa?"

Chanyeol ellerimdeki kelepçeyi kemerinin tokasıyla açmaya çalışırken beni duymuyor gibiydi, bense yeniden ağlayacak gibi hissediyordum. Çıplak bacaklarımı karnıma doğru çekip diğer bileğimi çekiştirdim, anahtarları nereye koyduğumu hatırlamıyordum.

"Sanırım sıvı sabunla çıkarabilirim." Bileğimi zorladım, böyle utanç verici bir durumda kalmışken tenimin kızarmış olması umurumda bile değildi.

"Başparmağını kırarsan evet, çıkarabilirsin," dedi iğneleyerek. Çıplak halde başucumda otururken tüm dikkatini kelepçeleri açmaya vermişti.

Biraz daha çabalayıp elimin küçük bir kısmını çıkarmayı denedim ancak kelepçe çok sıkıydı ve dediği gibi çıkarabilmem için ancak başparmağımı kırmış olmam gerekiyordu, biraz da sıvı sabun.

"Baekhyun, kes şunu!" diye sesini yükselttiğinde ona korkarak baktım, hâlâ rol mü yapıyordu yoksa gerçekten sinirlenmiş miydi bilmiyordum. "Biraz daha zorlarsan bileğin çıkacak şimdi."

Hemen kıpırdanmayı bıraktım, Chanyeol sinirlendiğinde gerçekten korkunç bir adam oluyordu ve ona cevap verebilmemin imkânı yoktu. Kelepçeleri açmayı başaramadığı için sinirlenip kemeri yere fırlatmıştı. "Gidip açacak bir şeyler bulacağım."

Yataktan kalkıp pantolonunu giyerken ona korkuyla baktım. "Nereye gidiyorsun?"

"Hemen gelirim."

"Önce yüzümü silebilir misin?" Bu sorum ifadesini yumuşatmıştı çünkü yanağımda ve çenemde halen menisi duruyordu. Mendil bulup yeniden yanıma döndü, ona korkuyla baktığım birkaç saniyenin sonunda kahkaha atmıştı.

"Merak etme, testereyle kesmeyecekler."

Chanyeol üstünü giyip otel odasında beni yalnız bıraktığında başımı geriye attım, gelmesi on dakika sürmüştü ve ben o sürede daha çok endişeye kapılacak zaman bulmuştum. Elinde küçük bir tornavida tutuyordu bu sefer, açmaya çalışırken ne yaptığını biliyor gibi görünüyordu.

"Ya şimdi otelde yangın çıkar ve ben buradan kurtulamazsam?" diye sordum.

"Yatak başlığıyla gidersin," diye alay etti, bir yandan açmaya çalışıyordu.

"Ya şu an sancılarım başlar ve hastaneye gidemezsem?"

"Bak o kötü olur işte."

"Chanyeol, tuvalete gitmek istiyorum," dedim kasılarak, bu sefer sadece kuruntu değildi. "Gerçekten."

"Sen inanılmazsın." Başını onaylamaz bir şekilde iki yana salladı, bu bir iltifat değildi. Tornavidayı birkaç kez çevirdikten sonra zafer dolu bir ses tonuyla konuştu. "Hah, oldu işte."

Bileğimden kelepçeyi çıkardığında rahat bir nefes aldım, sıra diğerindeydi.

"Neyse ki erkek arkadaşın bir tamirci," dedi gururlu gururlu.

"Neyse ki erkek arkadaşım bir Robin Hood." İki kelepçeyi de açtığında bileklerimi ovuşturdum, kurtulduğuma göre artık bununla ilgili benimle sık sık dalga geçeceğinden emindim.


Hafta sonu Yoomi ile olan dersim bittiğinde onu kapıdan yolcu ederken evin önüne park eden ufak tefek arabayı fark ettim, bu Kris'in arabasıydı. Küçük kıza "Hoşça kal, tatlım. Çalışmayı unutma," dedim gülümseyerek, bu sırada Kris bahçeden içeriye giriyordu.

The Robin Hood Project (mpreg)Where stories live. Discover now