31

3.9K 340 211
                                    

Kandırdım


Chanyeol'e doğumla ilgili yaptığım konuşmanın aramızda yarattığı gerginlik düşündüğümden daha yoğundu. Onun bu konunun üzerinde fazla durmayacağını zannettiğim halde sessizdi, ancak bu sessizlik beni rahatsız eden türde bir sessizlikti. Akşam yemeği boyunca yemek için teşekkür etmek dışında bir şey söylememiş, yemek tenceresini elimden alıp salondaki yemek masasına götürmek dışında bana dokunmaktan kaçınmıştı. Büyükannem aramızda bir tartışma yaşandığının farkındaydı ve bize karışmamak için sesini çıkarmıyordu.

Chanyeol Pazartesi sabahı evden kaçarcasına her zamankinden daha erken gitti işe, her ne kadar saçmaladığımı düşünüyor olsa da bütün gece uyumamıştı, uyumamıştık. Ondan bir özür bekliyor değildim, sadece aramızdaki gerginliği dağıtmak ve eski halimize dönmek istiyordum. Bir haklı ya da haksız aramanın anlamı yoktu, sadece bir takım endişelerim vardı. Belki de suçluluk duygusu ve dayakla büyümüş olduğum için bu kadar karamsardım. Ben beraberinde yas getirerek doğan bir çocuktum ve Yoonyeong aynı şeyleri yaşasın istemiyordum.

Piyanomla biraz vakit geçirdikten sonra öğlen olduğunda aramızı düzeltmek adına Chanyeol için özenle öğle yemeği hazırlamış ve yemek kutusuna koymuştum. Onunla yemek yemeye bayılıyordum, hep iştahlı olur ve kilo almış olsam da bana daha çok yememi söylerdi çünkü. Ayrıca basit yemeklerimi bile severek yerdi.

Üzerime ince bir hırka alıp girişteki araba anahtarlarını aldım, bahçede duran siyah Porsche'ye binerken tavanı bu kadar alçak olduğu için ilk kez rahatsızlık duyuyordum çünkü yaşlı dedeler gibi hareket etmekte zorlanmaya başlamıştım.

Chanyeol'ün servisine vardığımda arabayı park edip içeriye vardım, beni gören çalışanları başıyla selamlayarak onun araba tamiriyle meşgul olduğunu söylemişlerdi. Bahsettikleri yere vardığımda bir arabanın altında olduğu için yalnızca bacaklarını görüyordum, eğilmek benim için imkânsız olacağı için onu ayağımla hafifçe dürttüm.

"Evet?"

Gülümsedim, ben olduğumu fark etmemişti. Bir kez daha dürttüm.

"İşim var."

Hafifçe boğazımı temizlediğimde altındaki tekerlekli aracı hemen dışarıya sürüp arabanın altından çıktı, beni görmeyi beklemiyor gibiydi. "Baekhyun?"

"Öğle yemeği vakti," dedim gülümsemeye çalışarak, elimdeki yemek kutusunu gösterdim.

"Teşekkür ederim," dedi doğrulup. Ayağa kalkıp kirli ellerini tulumuna sürerek temizlemeye çalışmasını görmezden geldim. "Vaktin nasıl geçtiğini anlamamışım. Nasıl geldin buraya?"

"Arabanla."

"Ne?"

"Arabanla işte. Hadi yemek yiyelim, acıkmadın mı?"

"Buraya araba kullanarak mı geldin, Baekhyun?" Yüz ifadesinin sertleşmesine anlam veremedim, neden bu konuya takıldığını anlamıyordum.

"Evet?" dedim şaşkınlıkla.

"Sana araba kullanmamanı söylediğimi hatırlıyorum."

"Hiçbir trafik kuralını çiğnemedim, ev uzak bile değil. Neden bu kadar sinirlendin şimdi?"

Chanyeol öfkeyle soluyarak arkasını döndü, sakinleşmeye çalışıyor gibi görünüyordu. Saçlarını yolarcasına çekiştirdiğinde aramızdaki o gerilimin dünden beri aslında hiç kalkmadığını fark ettim.

"Baekhyun, doğuma kadar araba kullanmaman gerektiğini konuşmuştuk," dedi arkasına dönüp, yanıma geldiği için ona başımı kaldırarak bakmak zorunda kaldım. Hızlı nefes alış verişlerini tenimde hissediyordum. "Beni sinirlendirdiğini bildiğin halde neden bunu yapıyorsun?"

The Robin Hood Project (mpreg)Where stories live. Discover now