17

4.7K 436 195
                                    

"Çok üzgünüz, memur Bey. Bu gece çocukluk arkadaşlarım ve ben akşam yemeğinde alkolü biraz kaçırdık, aramızda içmeyen de sadece oydu. Henüz okulunu bitirmediği için ehliyet almaya fırsatı olmadı ama gayet iyi sürüyor."

Junmyeon bana imalı bir bakış attığında polis memurunun karşısında doksan derece eğildim, düşündüğüm kadar kötü gitmemişti. Başımı kaldırıp baktığımda polis memurunun ensesini kaşıyıp etrafına bakındığını gördüm. "Yine de Bay Kim... Ceza yazmak zorundayım, ehliyetsiz araba kullandığı için araç sahibine ve Bay..."

"Byun Baekhyun."

"Bay Byun'a," diye devam etti elindeki kâğıdı karalarken. "Üstelik yan ayna kırık, bu şekilde ilerlemeniz çok tehlikeli. En kısa zamanda tamire götürün, trafikte tekrar yakalanmanız iyi olmaz. Bu arada yardımlarınız için çok teşekkür ederim, iki kızım da sizden burs alıyor."

Junmyeon ellerini cebine koyup gülümsedi, hiç bozuntuya vermemişti. "Sizden tek istediğim bunu gizli tutmanız, böyle bir durum haber olursa itibarımı zedeleyebilir."

"Basına sızmayacağından emin olabilirsiniz."

Minibüsten inen Sehun yanımıza geldi, tüm üniformasıyla ayakta duran iş arkadaşının aksine üstüne sadece basit bir polis yeleği geçirmişti. "Temiz," dedi minibüsün sürgülü kapısını kapatıp, sonra karşımızda durup bize bir göz attı, tıpkı Junmyeon gibi nasıl rol yapacağını biliyordu.

"Bir daha tekrarlanmayacağına emin olabilirsiniz," dedi Junmyeon. "Artık gidebilir miyiz?"

"Tabii."

İstemesem de Sehun'la bir kez daha göz göze geldim, yüzünde rahatlamış bir ifade vardı. Minibüse geri döndük, Chanyeol artık sürmeme izin vermek istemiyormuş gibi şoför koltuğuna yerleşmişti. Ben de yanına oturmak yerine arkaya koltuğa oturdum, hâlâ çok kızgındı anlaşılan.

"Ucuz kurtulduk," dedi Joohyun, onun rahat tavrının aksine ben çok gergindim. "Az kalsın yakalanıyorduk, Sehun gerçekten çok zeki."

Yakalanmamamız onun sayesindeydi, neyse ki kontrolden hemen önce Sehun'u orada görmüş ve plakayı geri açmıştık. Tanrı bilir o olmasaydı oradan kaçmak zorunda kaldığımızda neler yaşardık.

Biraz gevşeyebilmek için koltuğa yayıldım, direksiyona çarptığım için boynumun kasıldığını hissedebiliyordum. Bir kas gevşetici alıp uyumaya ihtiyacım vardı ama bu düşünceden hemen kurtuldum, Jongin'in hiç değişmeyen ses tonuyla "Bebek için zararlı!" dediğini hayal edebiliyordum.

"Hayatımda hiç böyle delicesine süren birini görmemiştim, o ara sokakta gerçekten çarpışacağız sandım." Junmyeon benim gibi koltuğa yayılıp alnını ovdu. "İyi kurtardın."

"Benim biraz midem bulanıyor," dedi Seungwan, yüzünün rengi solmuştu iyice. Minibüsü öyle delice kullanırken hiçbirinin burnunun bile kanamaması aslında bir mucizeydi.

"Bu hamile birine söylenecek şey mi?" Jongin bana baktı, gözleriyle iyi olup olmadığımı soruyordu adeta.

"Üzgünüm."

"Sorun değil," diye cevapladım Seungwan'ı, başka bir şey söylemeyip minibüsün içindeki köpeğe baktım. Açık kahverengi kabarık tüyleri olan küçük bir köpekti, sessizce yerde uzanmış her birimizi tek tek inceliyordu.

"Pahalı bir ırk, Çin Aslanı. Büyüyünce gerçekten aslana benziyorlar," dedi Junmyeon. "Ama bizimle gelmesi iyi olmadı, adamın köpeğini kaçırmış gibi görüneceğiz."

Köpek dilini dışarıya çıkararak solurken bana bakıyordu, aramızda tuhaf bir bakışma geçtikten sonra ona elimi uzattım. Kararsızlıkla ayağa kalkıp yanıma geldi ve birden kucağıma zıpladı, bu ani hareket beni şaşırtmıştı. Tereddütle ona uzanıp başını okşadım, tüyleri öyle yumuşaktı ki gülümsememe engel olamamıştım.

The Robin Hood Project (mpreg)Where stories live. Discover now