10

5.1K 460 357
                                    

Tüm gözler üstümdeydi ve bu hayatım boyunca asla haz ettiğim bir durum olmamıştı, dedim ya, sırf bu yüzden orkestraya katılmak isteyen biriydim ben. Tek başına bir şeyleri başarabilecek biri değildim. Karşı daireme taşınan adam sayesinde içimdeki bir gram bile etmeyen cesaretle saçma işlere kalkışmıştım, bir planım yoktu. Belki artık tek başıma bir şeyler yapabilmenin verdiği hazdan ötürüydü, ki bunu onun sayesinde keşfediyordum, belki de sadece onu gerçekten tanımak istiyordum.

"Herif arabana binmiş ve sen de bunu fark etmemişsin, öyle mi? Sen böyle bir hata yapacak kadar aptal olamazsın!"

Junmyeon öfkeyle bağırdığında Chanyeol bana hayal kırıklığıyla bakıyordu, hepimiz sessizdik. Tekerlekli sandalyesinde oturan o neşeli kız Seungwan bile bir şey söylemiyordu, her şeyi mahvetmiştim.

"Junmyeon, bağırmayı kes. Hepimiz yeterince gerginiz zaten." Sehun karşılık vermeye cesaret eden tek kişiydi, birbirlerine kararmış ifadeleriyle bakıyorlardı. Her an kavga edecek gibi bir halleri vardı.

"Ne olacak şimdi?" diye sordu Joohyun, atkuyruğu yaptığı saçlarını geri attı. "Ne yapacağız?"

"Buna cevap vermesi gereken asıl kişi Chanyeol."

Chanyeol, odanın içinde volta atan Junmyeon'a sert bir bakış attı. Kendimi fazlalık gibi hissettim, hâlâ ayakta bir karar vermelerini bekliyordum.

"Robin Hood'u kurduğumuzda sadece iki kural koyduk, Chanyeol," dedi Jongin sakin bir tavırla. "Birincisi sivillere zarar vermemek, ikincisi ise üyeler dışında kimsenin örgüt hakkında bilgi sahibi olmaması."

Chanyeol ona bakmak yerine bana bakmaya devam etti, konuşmakta kararsız bir hali vardı. Ayağa kalkıp yavaş adımlarla yanıma vardı, odada yalnızmışız gibi gözümün içine bakıyordu. "Ben hiçbir kuralı çiğnemedim."

Seungwan hepimizin aklından geçen o soruyu sordu. "Ne demek istiyorsun, Chanyeol?"

"Hâlâ tanımadınız mı onu? Baekhyun'u..."

"Açık konuş," dedi Junmyeon, tavrı sertti.

Sehun "Hyun," diye cevap verdi. Ve bu cevap benim dışımda herkesi şaşırtmaya yetmişti, hepsi yeniden bana bakıyordu. Meraklı bir ifadeyle Sehun'a ve Chanyeol'e baktım, benim bilmediğim bir şeyden bahsediyorlardı.

Junmyeon bana inanamıyormuş gibi baktı. "Saçmalıyorsun."

"Neyden bahsediyorsunuz?" dedim çaresizce ellerimle oynayarak, öyle gergindim ki soğuk soğuk terliyordum.

"Bu çok mantıksız, o Hyun olsaydı bizi çoktan tanırdı." Jongin konuştuktan sonra gözlüğünü düzeltti, bahsettikleri her ne ise pek de inanmış görünmüyordu.

Chanyeol elimi tuttu, teni sıcacıktı ve sayesinde biraz gevşediğimi hissettim. Konuşurken gözlerime bakıyordu. "Taşındıktan sonra bir kazada hafızası kaybetmiş."

"Sekiz yaşındaki kazayı mı diyorsun? Babam beni bir arabanın önüne itmişti, yanlışlıkla yani."

"Şerefsiz herif..." dedi Sehun, yüzü tıpkı Chanyeol gibi öfkeden kızarmıştı.

Joohyun kalkıp yanımıza geldi, sivri topuklu ayakkabılar giyiyordu. "Baekhyun, bunu neden daha önce anlatmadın? Sana dava açmadan önce her şeyi anlatmanı söylemiştim!"

"Üstünden çok uzun zaman geçti, aklıma bile gelmemişti ki. Bana tam olarak neyden bahsettiğinizi anlatacak mısınız artık?"

"Eski bir mahallede yaşıyorduk, Baekhyun." Chanyeol dikkatimi çekmeyi başarmıştı. "Eski, küçük bir mahalleydi ama severdik birbirimizi. Bu odadaki herkes birbirinin en iyi dostuydu, sen de dâhil."

The Robin Hood Project (mpreg)Where stories live. Discover now