Özel Bölüm 2/4

3.2K 281 74
                                    

Peşimizdeki polislerden kurtulduktan sonra bizi taşımakta zorlanan minibüsü yakalanmadan Junmyeon'un malikânesine sokmayı başarabilmiştik. Onun evinde olmanın en iyi yanı mahremiyetti, bahçe duvarları oldukça uzun ve genişti, bahçeyi görmenin imkânı yoktu. İlk yaptığımız iş minibüsü üç araba büyüklüğündeki garaja kapatmak oldu, onu bir an önce ortadan kaldırmak gerekiyordu. Jongin yarı uyanıktı, vücudu adeta pelte halini almış, yürümekte zorlanıyordu. Eğilip onu sırtıma aldıktan sonra Junmyeon ve Joohyun Seungwan'ı minibüsün içinden indirip tekerlekli sandalyesine yerleştirdiler. Jongin çalışma temposundan olsa gerek son zamanlarda kilo vermiş olmalıydı, onu taşımak çok da zor değildi.

Geniş ve aydınlık holü hızlıca geçtikten sonra Jongin'i salondaki geniş kanepeye bırakır bırakmaz suratımdaki siyah maskeyi ve kafamdaki şapkayı kenara fırlattım. "Minibüs ne olacak? Farı kırıldı, çok dikkat çekecek. Bize çarpan araba kara kutusuna kaydetmiş olmalı."

"Gidip plakayı değiştireyim önce," dedi Junmyeon. "Sen farı tamir edemez misin?"

Şaşkınlıkla sordum. "Şimdi mi?"

"Her şeye hazırlıklı olmalıyız, arama emri çıkarırlarsa arabayı bu şekilde gördüklerinde hemen içeriye tıkarlar bizi. Farı tamir ettikten sonra birkaç gün içinde elden satışa çıkarırız, bu modelden Seul'de yüzlerce var."

Joohyun gergin bir şekilde karşımda dikilirken kolları belindeydi. "Çarptığımız araba bizi çoktan ihbar etmiş olmalı, bu demek olmalı ki vaktimiz çok az."

"Tamam," diye kabul ettim. "Junmyeon bana senin arabanın anahtarlarını ver, gidip servisten malzeme getireceğim."

Junmyeon holdeki anahtarları fırlattığında havada yakaladım. "Acele et."

Başımı sallayıp hızlıca çıkışa yöneldim, otoparktaki Mercedes'e koşar adımlarla gidiyordum. Minibüs berbat haldeydi, tamir etmem kolay olmayacaktı. Junmyeon'un arabasının gazını köklerken servis yerine hastaneye sürmek geçti aklımın ucundan, bir anlığına Robin Hood'u yüz üstü bırakıp sevgilime gitmek istedim. Orada tek başına acı çektiğini hayal ettiğimde mideme keskin bir ağrı giriyordu. Telefonu tutucuya yerleştirip Sehun'u ararken hızımı hiç azaltmadım, zaman her şeyden çok daha önemliydi.

Sehun "Efendim?" diye açtı telefonu, seslere bakılırsa yanında birileri vardı.

"Baekhyun iyi mi?" diye sordum, kırmızı ışık ihlali yaparken küçük eski bir arabayla burun buruna geldikten sonra ucuz kurtulmuştum, tıslayarak küfrettim. Servise sağ salim varmam gerekiyordu.

"Ameliyata alınacak, belgeleri imzalamamı istiyorlar." Kısık bir sesle konuşurken sakin olsa da endişesini duyabiliyordum, bu beni daha çok meraklandırıyordu. "Sancıları şiddetli ve düzensiz, bize iki saat vermelerini istedim ama dayanabilir mi bilmiyorum."

"Ah, tanrım..." Baekhyun'u sancılarıyla baş etmeye çalışırken düşünmek bana acı veriyordu, şimdiye kadarki kasılmalarından çok daha kötü olduğuna emindim, üstelik yanında bile olamıyordum. "İşimi bitirir bitirmez geleceğim, lütfen ona dikkat et, Sehun."

"Sen gelene kadar yanından ayrılmayacağım, merak etme," dedi güven verici bir ses tonuyla, her zamanki alaycı ve çocuksu tavrından eser yoktu. Sehun'la yüzlerce kez dövüşüp tartışmış olmama rağmen ona Baekhyun'u, canımı emanet edebilecek kadar güvenirdim. "Doktor geldi, Chanyeol. Kapatmam gerek."

"Tamam," dedim bir nebze bile rahatlamamış bir halde. Baekhyun'u görmek, en azından sesini duymak istiyordum ama bir dakikam bile yoktu. Ameliyata iki saat vardı, bu süre içinde hızlıca servisten malzemeleri alıp Junmyeon'un evine dönmeli ve minibüsü tamir etmeliydim.

The Robin Hood Project (mpreg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin