18

4.8K 444 133
                                    

Salonda volta atmaktan usandığım sırada telefonumu bulup Chanyeol'ü birkaç kez aradım ama ona ulaşamadım, tekrar koltuğa dönüp uzandığımda hava aydınlanmak üzereydi ve saatin kaç olduğunu bilmediğim bir vakitte hissettim kokusunu. Rüya gördüğümü sanıyordum, tam olarak uyanabilmiş değildim. Beni kucakladığında uyku mahmurluğuyla başımı göğsüne yaslamış ve üstündeki tişörte tutunarak o çok sevdiğim kokusunu içime çekmiştim. Merdivenden çıkarken olanları hatırladığımda göğsüne tutunuşum güçsüzleşmişti bu sefer, artık tekrar ağlamamak için kendimle bir savaş vererek uyuyor taklidi yapıyordum.

Beni yatağa bırakıp üstümü örttüğünde ağır nefesler almaya devam ettim, beni izlediğini hissediyordum. Saçlarımı okşuyordu ve bu ona karşı en güçsüz yanlarımdan biriydi. Saçlarımı kenara çekip alnıma bir tür krem sürdü sonra, öyle nazikti ki neredeyse tenime dokunmaya korkar gibiydi. Gitmeden önce sözleriyle beni incitmekten çekinmezken bu sefer neden bu kadar dikkatli olmaya çalıştığını aklım almıyordu. Belki bu onun vicdanını rahatlatmak için yaptığı bir şeydi.

"Bir daha Robin Hood'la ilgili hiçbir şeye karışmayacaksın, öyle düşünmüş olabilirsin ama sen bu örgütün üyesi değilsin, Baekhyun."

Artık dayanabileceğimi hissetmiyordum, onunla konuşmaya hazır olmayan bu sefer bendim. Rahatsız bir şekilde kaşlarımı çatarak arkamı döndüğümde huzursuz bir iç çektiğini duydum. Sinir bozucu bir sessizlik oldu sonra, sadece nefes alış verişlerimiz duyuluyordu. Yanımda oturmaya devam etti bir süre. "Özür dilerim," diye fısıldadığında uyumadığımın farkında olduğunu anladım ancak cevap vermedim. Tuttuğum örtüyü parmaklarımın arasında buruşturup onu hiç duymamış gibi uyumaya çalıştım. Hava aydınlanırken ben içinde olduğum duygusal boşluk yüzünden zor uyuyabilmiştim, belki ona göre bunun sebebi de sadece hormonlardı ve olayı fazla dramatikleştiriyordum.


Zor geçen bir gecenin ardından bir o kadar da zor başlayan bir güne uyandım, onu saatlerce bekleyişimin ardından sabaha karşı geldiğinde sadece birkaç saat uyuyabilmiştim. Henüz öğlen olmamıştı ve ben mide bulantımın şiddeti yüzünden yataktan fırlamak zorunda kalmıştım. Duygusal ve fiziksel olarak kötü durumdaydım. Chanyeol'ün aramalarıma cevap vermeyip beni yalnız bırakışı, hamile oluşumla ilgili sözleri yüzünden kırgındım, bununla birlikte kustuğum için son derece güçsüz hissediyordum.

"Baekhyun, iyi misin?"

Chanyeol banyo kapısının kilitli olduğunu fark ettiği halde ısrarla tıklatmaya devam ederken klozete tutunup bir şekilde ayağa kalkmayı başardım, aynadaki yansımama bakmaya bile korkuyordum.

"Baekhyun, cevap ver lütfen."

Ağzımı çalkalayıp yüzümü yıkadıktan sonra derin bir nefes alıp kapının koluna uzandım, onu görmeye hazır değildim.

"Baek-..."

Kapıyı açtığımda endişeli bir yüzle karşılaştım, dağınık siyah kâküllerinin altından bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Kısa bir sessizlik oldu aramızda, ayakta sallanır gibi dururken yatağa geri dönmek için can atıyordum. Kendimi iyi hissetmediğim için onunla yüzleşmeye hazır değildim.

"Mide bulantının azaldığını sanıyordum."

Sonunda konuştuğunda söylediği ilk şey bu olduğu için hayal kırıklığına uğradım, yaptığım şey cevap vermekten kaçınıp yatak odasına dönmek olmuştu.

"Dün olanlar için özür dilerim," diyerek geldi peşimden, büyük adımlarıyla yanıma varması çok zor olmamıştı. "Seni yalnız bırakmamalıydım."

Komodinin üstünde duran telefonumu ve cüzdanımı cebime atıp saçlarımı düzelttim, bu sefer neden özür dilediğini bile bilmeyen oydu.

"Nereye gidiyorsun?"

The Robin Hood Project (mpreg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin