27-) "Davetsiz Misafir."

1.5K 166 37
                                    

Bölüm Yirmi Yedi 

"Davetsiz Misafir."

.

.

Telefon ile işim bittiğinde kapatıp cebime geri koydum ve odayı terk ettim. Merdivenlerden inerken cam kenarındaki koltukta oturan İrem'i fark etmiştim. Sonuna kadar açtığı valizini karıştırıyordu kendince bir şeyler mırıldanarak ve içinden rastgele çıkardığı kıyafetleri koltuğa ya da yere atıyordu. 

''Tatile gideceğiz diye ince şeyler getirdim hep!'' diye sesini yükseltti beni görünce. ''Şimdi ne giyeceğim?'' 

Rastgele savurduğu kıyafetleri tül gibiydi, evdeki minik hava akımı bile uçlarını dalgalandırmaya yetiyordu fakat zaten evin içi sıcaktı. Onu umursamadan mutfağa geçmiştim Eren'in bana bıraktığı listeye göz atmak için. Dediği gibi mutfaktaki masanın üzerinde duruyordu 'oğullarıyla' ilgili hazırladığı liste. Alıp da içine bakınca herhalde biraz şaşırmış olacaktım ki istemsizce kaşlarımı çatmış, hayretle mırıldanmıştım. Bu da yine bir ördek yavrusu gibi peşime takılan İrem'in dikkatini çekmişti.

''Ne oldu? Ne yazıyor? Aşk mektubu mu?'' Hemen arkamda kaldığından önce omuzumun üstünden bakmaya çalışmıştı ama tam göremediğinden olsa gerek hareketlenip yanıma gelmişti. ''Ne bu? Hiç de aşk mektubuna benzemiyor. 'Sabah 7'de her birine 3 kilo kıyma kızart. Sadece Edd'inkine biraz ekmek karıştır.' mı?'' 

''Hah...'' Derin bir nefes alıp kağıdı masaya geri bıraktım. ''Ne bileyim ben hangisi Edd.''

İrem bıraktığım kağıdı kendisi alıp okumaya kaldığı yerden devam etmişti. ''Öğleden sonra 2'ye doğru kulübeden köpek maması alıp ver. Ölçü kabı var zaten içinde. 1 ölçü yeterli. Akşam 7'de ise Ed'e sütle karışık ekmek verebilirsin, diğerlerine de et kızart. 1 haftalık yetecek kadar et derin dondurucuda var. Bir de son olarak Eddy öğlen mama yemeyebilir, eğer böyle yaparsa akşamki yemeğinde yine mama koy önüne. Yiyene kadar devam ettir. Arada istersen yaş mama da verebilirsin. Olur da uzun süre beslemezsen sizi yerler. Bilgin olsun.'' Kağıdı okumayı bitirdikten sonra kahkaha attı tiz bir sesle ve kağıdı geri bıraktı. ''Ed Edd ve Eddy mi? Bunlar bir çizgi film karakteri değil mi? Eren'in aklından ne geçiyor?'' Kendini tutamadan gülmeye devam ediyordu. ''Bir de ciddi duran bir herif. Böyle çizgi filmler izlediğini kim bilebilirdi ki?''

''Köpekleri tanıyor musun?'' diye sordum onun aksine ciddi bir surat ifadesiyle.

''Sadece birkaç kere gördüm, o da Arslan'ın kliniğine getirdiği zamandı.''

Hangisi hangisi nasıl bulacaktım peki? Nasıl olur da isimlerini bilmediğimi düşünemezdi? Bunca zaman burada olsam da köpekleriyle zaman geçirmiş sayılmazdım, hatta benden nefret ettiklerinden yanlarına bile yaklaştırmıyorlardı. Hem üçü de neredeyse birbirinin kopyası gibiydi. Tasmalarında yazıyor mudur acaba? Yazsa bile yaklaştırmazlardı ki beni yanlarına.

''Ama sahiden...'' Kalçasını tezgaha dayamış, bir eliyle de destek almış bir halde, oturduğumdan ötürü yukarıdan bakmaya başlamıştı bana. ''Sen kimsin? Neyi oluyorsun Eren'in?''

Uzun kıvrık kirpiklerine ve ıslak duran pembe şişik dudaklarına baktım. Ne kadar da çocuksu duruyordu... ''Hiçbir şeyi. Yalnızca şimdilik beraber kalmamız gerekiyor.'' diye yanıtladım ve daha fazla soru sormaması için ayaklanıp mutfaktan ayrıldım fakat anladığım kadarıyla cidden çenesi düşük biri olduğundan rahat verme niyetinde değildi. Yine beni takip etti. ''Ben nerede yatacağım şimdi? Yukarıda boş oda var mı?''

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now