67-) ''Anlaşma.''

938 95 29
                                    

Bölüm Altmış Yedi

''Anlaşma.''

Ж 

''Taylan hiç iyileşme göstermiyor mu?''

Eren, çenesini avuç içine yaslamış, oldukça yorgun bir halde televizyon izliyordu fakat ekranda geçenleri görmediği, dalıp gittiği ve konuşulanlara kulak asmadığı belliydi. Son zamanlarda onu daima üzgün, düşünceli ve dalgın görüyordum fakat bu konuda yapabileceğim bir şey de yoktu. Aklı bir türlü iyileşme göstermeyen Taylan'da ve bu kadar çabuk sona gelmiş olmasındaydı.

Haldun'un davası hakkındaki bilgileri daima özel tutmuşlardı fakat anca her şey yolunda gitseydi bunu tamamen gizleyebileceklerdi, riskli bir kumar oynamışlardı yani ve bunu Eren de biliyordu. İşe yaramamıştı. Her gün haberlerde Haldun ile alakalı davayı araştırdıklarını ve Türkiye'ye gelmeden hemen önce nerede olduğunu öğrendiklerini, orada görüştüğü kişinin kimin vasıtasıyla gönderildiğini bulmak üzere olduklarını söylüyorlardı. Eren'i gerçekten de yakalamak üzereydiler. En fazla ne kadar zaman kalmıştı ki mülkünü basıp da ters kelepçeyle onu polis aracının içerisine tıkmalarına? Şimdiden, televizyon kanallarında yayınlanacak olan haberleri, sabahları bir avukat ve akşamları da bir seri katil, hatta bir terörist olması ironisinin hem herkesi dehşete düşündüreceğini, hem de eğlendireceğini görebiliyordum bile ama Eren'in üzgün olma sebebi kendisi için gelen değildi. O yakalanacağı için değil, yakalanmadan önce bütün örgüt üyelerini öldüremeyeceği için üzgündü. Kendince verdiği sözü tutamamış olmanın, hâlâ daha dışarıda bir yerlerde çocuk ticaretine devam eden bir örgüt kolu bırakmanın ve yine kendi düşüncesine göre çocuklara ihanet etmiş olmanın kederini yaşıyordu. 

''Göstermiyor. Hem de hiç fakat kısa süreli bir terapiden hemen bir sonuç bekleyemeyiz. Bazen insanların zihinsel olarak tedavi olmaları yılları bile alabiliyor.''

Arslan'ın açıklaması Gece'nin yüzünün asılmasına sebep olmuştu. Biricik çocukluk arkadaşının iyi olmasını geç, onunla görüşebileceği kadar bile akıl sağlığı yerinde değildi. Herkesten her şeyden, hatta kendi gölgesinden dahi korkuyordu Taylan. Vücudu da hiç iyi bir durumda değildi, sürekli olarak aç bırakılmanın, eziyetlere uğramanın ve yıllar boyunca geçirdiği hastalıklar için tedavi uygulanmamasının izlerini taşıyordu hâlâ daha. Çok sıska, güçsüz ve savunmasızdı; ayrıca bir şeyler hatırlayıp hatırlamadığından bile emin değildik, ne de olsa asla konuşmuyor, odaya girince hemen köşelere bir yerlere saklanıp küçülebildiği kadar küçülmeye, yok olmaya, kendini görünmez kılarak korumaya çalışıyordu. Şimdilik ilaçların da, Arslan'ın tuttuğu doktorun terapilerinin de bir yararı olmamıştı fakat beklememiz gerekiyordu. 

''Belki de onu normal bir hastaneye yatırmalıyız.''

Arslan'ın kaşları çatıldı Gece'nin bu önerisiyle beraber ve yüzü daha ciddi, daha sert bir hal aldı. ''Türkiye'nin dört bir tarafında yetimhaneden kurtulanlar aranıyorken onu dışarıya bırakmamızı mı söylüyorsun?''

''Ama evde aldığı tedavi ya yeterli gelmiyorsa?'' diye sordu Gece de endişeli bir ifadeyle.

''İhsan bey oldukça iyi bir psikiyatrdır. Herhangi bir hastanede ne kadar tedavi olacaksa burada da aynısını oluyor. Bunun dışında onu gönderemeyiz. Bu çok tehlikeli olur.''

Birkaç günümüz Taylan hakkında ne yapabileceğimizle ilgili konuşmalarla geçmişti. Bu süreç boyunca Eren daima keyifsiz bir şekilde ya haberleri izlemiş, ya da kenarda sesini soluğunu çıkartmadan öyle oturmuştu. Dünyadaki bütün insanlardan daha üzgündü. Bu birkaç ayda en fazla 3-4 kişiyi öldürebilirdi, diğerlerini Arslan'a bırakmak zorundaydı fakat bununla içinin rahat etmediği görülebiliyordu. Elbette Arslan'a güvenmediğinden ya da başaramayacağını düşündüğünden değil fakat kendi de dediği şekilde, bütün işleri ona bırakmak, omuzlarına bu yükü tamamen yüklemek ve onu sorumlu tutmak istemiyordu. Kendi işini kendi görmek istiyordu ve bu dava meselesi bir süre daha gizli kalabilseydi eğer yakalanmadan önce her ne istiyorsa onu yapabilecek, sonunda da vicdanı rahat bir şekilde hapishaneye girecekti. Oysa kaçınılmaz olan, düşündüğünden de erken geliyordu onun için. 

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now