63-) "Hain."

937 98 58
                                    

Bölüm Altmış Üç

"Hain."

🎶 K/DA - Villian

Ж

Sanki eski gerçek bir dostuyla karşılaşmış gibi bir samimiyetle bakıyordu bana, oysa ki aynı duyguları benim beslediğimi söyleyemem. Tek istediğim kafasını uçurmak ve onun sağladığı bütün risklerden kurtulmak lakin yine onun sayesinde olmak üzere, işime yarayabilecek bazı güçlere sahip olduğu da bir gerçek ve benim de bu güçlere ihtiyacım vardı.

"Şu an beni öldürmek için gelmiş olman gerekiyor, öyle değil mi?"

O tok kalın sesi hâlâ daha hatırladığım gibiydi, sigara içmekten çürüyüp gitmiş bir gırtlaktan çıkabilirdi anca. Kilo almıştı, parası olan her kimse gibi midesini her şeyden öne koymuş olmalıydı. Üzerindeki beyaz gömleğin düğmelerini sıkıştırıyordu iri bedeni. Siyah kısa kesilmiş saçları da ezberi bozmadığını hatırlattı bana bir kez daha.

"Oturmayacak mısın?"

Olan onca şeyden ötürü aslında beni direkt öldürme ihtimali olduğunu, daha içeriye girer girmez etrafımı adamlarının saracağını düşündüğümden tereddüt ediyordum yalnızca. Oysa ki her halükarda da yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Yalnız, eğer burada ölürsem diye de zaten Eren'i bir süreliğine de olsa garantiye alacak güvenliği Tunç sayesinde sağlamıştım bile. Bu yüzden rahat olmalıydım, dediği gibi karşısındaki deriden koltuğa yerleştim. O da az önceki yerini aldı tekrardan, kenara koyduğu bardağı aldı eline. "İster misin?"

"Hayır."

Siyah küçük gözlerini benden ayırmadı bardağın dibinde kalmış son içki damlacıklarını da yudumlarken. Yanaklarındaki allık bana epeydir içiyor olduğunu düşündürttü.

"Uzun zamandır bir görüşme ayarlamak için uğraşıyorum ama her seferinde benden kaçıyorsun."

Derin bir nefes aldım karşımdaki adamın yüzünü incelerken. Her ayrıntıya kadar biri nasıl aynı kalabilirdi? 4 yıl mı olmuştu? En son akıl hastanesine benimle görüşmeye geldiğinden itibaren 4 yıl geçmişti ve tek bir kırışıklık daha eklememişti yıllar yüzüne. Ne de olsa oldukça ileri yaşlardaydı artık, en küçük duygu ve düşünce hemen bir fırça darbesi gibi çizikler atardı çehreye.

"En sonunda da bu Eren denen herifin yanına saklandın. Ne tesadüf öyle değil mi? Ben seni ondan almanın yollarını düşünürken, aslında onun da benim peşimde olduğunu, herifin baş düşmanlarından biri olduğumu öğrendim şu son haberlerle." Bir şey demeden yalnızca onu dinlemeye devam ettim. Sehpadan içki şişesini alıp biraz daha doldurdu boş bardağına bu sırada. "Benim yanımda kalmaktansa neden Eren'i tercih ettin?"

"Etmedim. Başta şartlar öyle gerektirdi." diye mırıldandım bir yandan tepkisini dikkatle ölçerken.

"Nasıl şartlarmış bunlar?"

Alay ediyormuş gibi geldi bu tavrı, ister istemez çıkıştım ben de: "Senin gönderdiğin o herif bana az daha tecavüz edecekti, Eren yardım etti, sonra da bırakmadı onu şikayet etmemem için."

"Basitçe öldürebilirdin." diye karşılık verdi sakince.

"Bana karşı tetikteydi."

"En azından kaçmanın bir yolunu bulurdun. Hatta bulmuşsundur. Ama kaçmadın. Neden?"

Böyle detaycı insanlarla konuşmanın eziyet edici tarafıydı işte, her şeyi bildiklerinden emin olmak istiyorlardı daima. Onun o devasa yüzünü alaycı bir ifadeyle süzdüm. "Çünkü peşimde olduğunu biliyordum. Gelip beni almama sebebini anlamamıştım sadece, onu da Eren beni Arslan ile tanıştırdıktan sonra anladım." dediğimde belirgin bir değişim yakaladım ifadesinde. Rahatsız olmuş gibiydi, gözlerini kaçırdı kısa bir süreliğine. "Arslan için sıradan biri olmadığını söylemişti Eren. Sana sorun çıkarabilecek birisi olabilirdi demek ki. Oldukça güçlü bir isim. Senin bile uğraşmak istemeyeceğin kadar hem de."

Masum CinayetlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin