69-) "Parazit."

999 90 26
                                    

Bölüm Altmış Dokuz

"Parazit."

Ж

Güzel bir uyku çekmek için gereken şeyin toplu bir katliam çıkarmak olduğunu bilseydim, aslında çok önceden tıkardım o insanları konferans salonuna. Ah bir bilseydim... Bu kadar beklemez, daha Eren bana, beraber iş yapacağımızı söyledikten sonra gösterdiği listede Akın'ın adını gördüğüm gibi yapardım bütün bunları. Bu kadar geciktirmek, ilacın ve uysallaştırdığı beynimin bir kabahatiydi aslında. Bu kadar ağır etkileri olmasaydı, büsbütün zihnime perde çekip beni kör ve sahipsiz bırakmasaydı, kim olduğumu bana unutturmasaydı, her şey çok daha basit olabilirdi. Çok önceden olup biterdi bütün bu katliam meselesi.

Eh, güzel bir uykunun sonucundan çok uzun sürenin ardından ilk defa dinlenmiş bir şekilde uyandım. Etraf sessiz, hava soğuk ama güzeldi; kısa soğuk bir duş almak için lavaboya girmiştim. Arslan'ın evinin güzel yanı, ikinci katındaki lavabosunun penceresi arka bahçeye bakıyordu. Oldukça güzel bir bahçeydi bahsettiğim, çimenliğin ardından derin bir ormanlık alan başlıyordu fakat bu bölgenin, Eren'inkinin aksine, karanlık, kederli ve hatta ürkünç bir tarafı yoktu; tam tersine bir masal kitabından çıkmış bir diyar gibiydi. Muhtemelen sebebi de, buradaki ağaçların cesetlerden beslenmemesiydi.

Açtığım suyun altına girmiş, pek de büyük olmayan bu pencereden göründüğü kadarıyla dışarıyı seyrederken, birden açılmıştı kapı. Kilitlememiştim zaten, hiçbir zaman kilitlemezdim. Tahta kapı, gürültüyle duvara çarparken, gelenin aslında kim olduğunu daha görmeden de anlayabilmiştim. Eren'in cesaret edemeyeceği, Arslan'ın tenezzül etmeyeceği, İrem'in gücünün bu gürültüye yetmeyeceği ve Gece'nin asla istemeyeceği bu davranışı, ancak Asem gösterebilirdi. Dün gecenin hesabını soracaktı ki, nerede olduğumun, ne yapıyor olduğumun bir önemi yoktu. Siniri tazeyken hıncını çıkarmalı yoksa lavabonun kapısının önünde beklemenin ne gibi bir yararı olacaktı ona? Beklemek, bütün duyguları silip süpürecek kadar güçlü aslında. Zaman her şeyin gerçekten de ilacı.

"Sen kim olduğunu zannediyorsun?" diyerek oldukça sert bir şekilde girdi hemen konuya. Ona arkamı dönük olduğum için ifadesini göremesem de, Asem'in çok sık takındığı, gözlerini hafif kısıp dişlerini birbirine bastırdığından çenesinin kasıldığı bir çehre çizili olmalıydı yüzünde.

Arkamı döndüm. Çırılçıplaktım. Islak saçlarım, sırtıma boyunca yapışmış ve kalçalarıma kadar ulaşmışlardı.

"Bir şeyleri zannetmekten çok bilmeye yatkınlığım var." diye cevapladım onun aksine gayet sıradan bir mesele hakkında konuşuyormuşum gibi. Bu onu daha da sinirlendirdi ve attığı bir iki hızlı adımın ardından kolumu sertçe kavradı.

"Benimle dalga mı geçiyorsun?" derken, gözlerinin odağı yalnızca gözlerimdi; başka hiçbir şeyle ilgilenmiyor, dahası görmüyordu bile. Çıplak olduğumun farkında olmadığına bile bahsine girebilirdim hatta. Bu kadar gözünü döndüren olayın ise kardeşleri hakkında olması, nasıl da tam olarak Asem'e göre bir durumdu böyle? Hiç şaşırtıcı değil, tam da ondan beklendiği gibi aslında.

"Dalga geçseydim gülerdim." derken de gayet ciddiydim, en ufak bir alaycılık bile yoktu niyetimde fakat bu söylediğim de onu sinirlendirdi, öfkeyle solurken göğsü inip kalktı ve tuttuğu kolumu çekiştirerek duşakabine tamamen girip sırtımı birkaç adım geride kalan soğuk duvara çarptı. Artık onun da başından aşağıya akan soğuk su çenesine doğru kayarken, biraz daha eğildi bana doğru. Nefesini yüzümde hissedebileceğim kadar yakındı bana. Bu da yetmedi, o arayı da kapatmak, bana nefes alacak alan dahi bırakmamak istercesine beni bir yandan duvara bastırırken diğer yandan da daha çok yaklaştı.

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now