32-) "Kutlama."

1.5K 152 51
                                    

Bölüm Otuz İki

''Kutlama.''

.

.


''Eren?''

Sokak lambasının sarımsı loş ışığı yüzünü yalayıp geçiyor, beyaz tenini bir altın gibi parlatıyordu. Saçlarını genelde yana doğru tarasa da bu sefer dağınık bırakmış, üzerine de her zamanki paltolarından birini geçirmişti. Yokluğunun can sıkıcı olduğunu, o şimdi böylece karşıma dikildiği saniyelerde anlayabilmiştim en iyi şekilde. Gerçekten de yıllarımı beraber geçirdiğim biri gibiydi. Böyle düşündüğüme hayret ettim birkaç saniye.

''Kim bu? Bahsettiğin herif mi?'' diye sordu Tunç. Biraz fazla dışarıda kaldığını düşünerek rahatsız olmuşçasına hareketlenmiş, bana doğru yaklaşmıştı.

Eren, sanki onu yeni görmüş gibi bakışlarını ona doğru çevirdi. Yüzünden herhangi bir ifade okunamıyordu ne kadar dikkat edersem edeyim. Birkaç saniye sonra da bize doğru yaklaştı ve tam karşımda durdu. Hafifçe kıstığı gözlerini tekrardan bana indirdi. ''Benden mi bahsettin?'' diye sordu mesafeli bir sesle. Söyleyeceğim herhangi bir şeyle anında tetiklenecek ve yanımda dikilmekte olan Tunç'u öldürecekmiş gibiydi. Eren'in rahat doğasının epey zıttı gibiydi, neredeyse Asem'i aratmıyordu.

''Yalnızca beni gelip alacağını söyledim.'' diyerek yanlış anlaşılmayı düzeltmeye çalıştım fakat o tatmin olmamış gibi Tunç'a baktı tekrardan. Aralarındaki gerilimi hissetmiş ve rahatsız olmuştum.

''Neden?'' dedi huzursuz bir halde. ''Neden buradasın? Neden evinde değilsin? Neden birine geleceğimi söyleme gereği duydun?''

''Hep bu kadar çok mu soru sorarsın?'' diyerek böldü bizi Tunç. O da gözlerini sigarasının dumanında ötürü kısmıştı, Eren'e sorgulayan bakışlar atıyordu.

Bunu bir tehdit gibi algılayan Eren, rahatsız olmuş bir şekilde daha da yaklaştı, kaşları çatıldı. ''Evet. Baya bir meraklıyımdır.''

Bu alaycı ifadesine karşı Tunç da geri kalmadan ona doğru yaklaşmıştı. Üçümüz arasında müthiş bir gerilim kol gezmekteydi. Dışarıdan gören birileri, kavga edeceğimizi bile düşünebilirdi.

''Saçmalamayı kesin.'' diyerek Tunç'u kolundan tuttuğum gibi geri çekmiştim. Büyük ihtimalle işten atıldığından ve de annesiyle karşılaştığından ötürü morali bozuktu ve sataşacak, sinirini çıkartacak birilerini arıyordu. Aynı şekilde Eren'in de artık başına ne geldiyse, o da stresli ve uykusuz duruyordu. Bu iki zavallının bir hiç uğruna birbirlerini tartaklamalarına izin veremezdim.

Eren, daha fazla uzatmadan geriye çekilmiş ve bana son bir bakış atıp arkasını dönmüştü. ''Gidelim.'' demişti yalnızca, benim bir şey söylememi beklemeden de yürümeye başlamıştı. Bu günün nihayet geldiği sevincini yaşıyordum içten içe fakat bunu dışarıya yansıtmadan derin bir nefes aldım ve Tunç'a doğru döndüm. Eren'in arkasından bakmaktaydı.

''Tunç.'' diye seslendim odağını çekmek amacıyla. İkinci sigarasını da bitirmiş, izmaritini atmıştı bu sırada. Son nefesini de verip başını bana doğru çevirdi. ''Teşekkür ederim. Zorunda değildin ama yardımcı oldun.''

''Önemi yok.'' diye kestirip attı.

''Var aslında ama her neyse. Seni sonra görmeye geleceğim.'' O bakışlarıyla beni takip ederken, ben yanında geçip Eren'in arkasından koşmaya başladım. Epey uzaklaşmıştı fakat düz bir yol olduğundan ötürü ötede park halindeki aracına doğru gittiğini görebilmiştim. Bu yüzden onu gözden kaybetmeden aracına ulaşabilmiştim. O benden önce varmış ve binmişti çoktan. Ben de yolcu koltuğuna binmeyi hedeflemiştim fakat beklemediğim bir şekilde koltukta Arslan oturmaktaydı. Bu yüzden sürücü koltuğu tarafındaki kapıyı aşıp arka koltuğa oturdum. Tavandan gelen loş sarı ışıkla aydınlatılan otomobile bindiğim gibi, suratıma üfüren rüzgar kesilmiş, içerisinin mayıştıran sıcak havası sarmalamıştı soğuktan donmuş vücudumu. Arka koltuk da boş değildi, diğer tarafta İrem oturmaktaydı.

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now