30-) "Evden Uzakta."

1.4K 140 25
                                    

Bölüm Otuz

"Evden Uzakta."

.
.

Birkaç ayımı, Eren ile beraber bütün bir şehrin karmaşalığından ve gürültüsünden uzakta, dağların üstünde sessiz bir yerlerde yaşayarak geçirmiş biriydim artık. Belki de orayı bu kadar fazla sahiplenmek için yeterince orada yaşamış değildim fakat her sabah uyku ile uyanıklılık arasındaki o arafta kulağıma çalınan rüzgarın uğultusu bildiğim bütün ninnileri geride bırakırken ve ben bunu çok seviyorken, bir gecede şehir hayatına dönmüş, sabah gözlerimi rahatsız edici korna seslerine ve çocukların gürültülerine açmıştım. Bana ait olmasa da, geçici de olsa, o huzurlu yaşamdan ayrılmak gerçekten de bünyemi kötü etkilemişti. Gece rahat uyuyamama karşı, bir de azıcık da olsa dalıp gidebildiğim rastgele anlardan birinde, dışarıdan aniden gelen motor sesiyle ve yüksek sesle konuşmaktan çekinmeyen mahalle sakinleriyle tekrardan bu rahatsız edici ortama geri dönüyordum. Kör bir insan gibi, kulaklarım sanki limitini aşmıştı, her bir minik çıtırtıyı bile yakalıyordu takıntılı insanlara özgü bir şekilde. 

Kıvranıp durmaktansa çatlayan başım için kahve yapmaya karar verip salondaki koltuktan kalkmış ve kendimi mutfağa atmıştım. Karşıdaki balkondan giren güneş ışıkları sayesinde şimdi biraz daha loşluğunu kaybetmiş olsa da hala daha dağınıklığından ötürü boğucu bir havaya sahipti. Kenarlardaki birikmiş olan dağınıklığı aşıp dolapları karıştırdım ve kendime nihayetinde sert bir kahve yapabildim. Her ne kadar soğuk aylarda olsak da bunaltıcı bir ısısı vardı güneş ışığının, camdan içeriye süzülüp gözlerimi kısmama sebebiyet verecek kadar rahatsız edici ve ısrarcıydı. Belime uzanan dağınık saçlarım sanki tenime yapışıyormuş ve bana nefes aldırmıyormuş gibi terletmişti beni. Bu yüzden tepeden sıkıca toplayıp esaretlerinden kurtuldum. 

''Sabahın köründe ne yapıyorsun?''

Sadece birkaç dakika sonrasında kapı eşiğinde belirmişti Tunç. Uykulu bir halde, parmaklarıyla gözünü ovalıyordu. 

''Uyandırdım mı?'' diye sordum kahvemden yudumlarken. Kapıyı geçip içeriye girdi ve kendisine bir sandalye çekip oturdu. 

''Evet.'' Cebinden sigara paketini çıkarmış ve dudakları arasında sıkıştırdığı dalın ucunu çakmakla tutuşturmuştu. Yemeden içmeden direkt sigaraya sarılmıştı sabah sabah, klasik bir bağımlı gibiydi.

''Acıktım.'' dediğim vakit sigarayı yalnızca birkaç saniyeliğine dudaklarından ayırmış ve çektiği dumanı ciğerlerinde dolaştırdıktan sonra geri salmıştı. Havada dans edip süzülen dumanın ardından bana bir bakış attı hızla.

''Hiçbir şey yok evde.'' dediğinde aklıma Eren'in buzdolabı gelmişti. Hani şu içi hiç boş olmayan, en çok da etle dolu olan buzdolabı... Şimdi düşününce Tunç, Eren'in köpeklerinden bile kötü ve sağlıksız besleniyordu.''Birazdan markete giderim.''

''Tekrardan mı hazır makarna alacaksın yoksa? O şeyler benim gibi biri için tadımlık bile değil. Gerçek yemek istiyorum.''

''Gerçek yemek istiyorsan kendin yapmalısın.''

''Zevkle.'' diye yanıtladım fincanı geri bırakırken. 

Ж 

Uzun zamandır yemek yemiyormuş gibi afiyetle yumulmuştu yemeğe. Aldığı malzemelerle birkaç farklı lezzetli ve doyurucu yemekler yapabilmiştim. Etraftaki kutulara bakılırsa çok uzun zamandır aynı şeyleri yemekten, gerçek bir doyuruculuğa sahip besinin ne olduğunu unutmuş olmalıydı.

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now