71-) ''İkiz.''

855 89 62
                                    

Bölüm Yetmiş Bir

''İkiz.''

Ж

Yine uykuya dalmaya çalıştığım, oldukça geç saatlerden biriydi. Kağan'ı öldürüşümün üzerinden birkaç gün geçtiğinden, ilk gününde gelen rahat uyku, şimdi yeni yeni terk etmeye başlamıştı beni. Teorim doğruydu o halde, bana en uygun işi yapınca, vücudumu da zihnimi de ilginç bir rahatlama sarıyor, beni geceleri mışıl mışıl uyutacak kadar kendime getiriyordu.

İşte yine o ikilemlerden, uyku ile uyanıklığın araflarından birindeydim kapı gıcırtılar eşliğinde aralanana kadar. Gözlerim, yine sanki bu anı bekliyormuş gibi saniyesinde açılırken, bu küçük tereddütlü adımların sahibini de ayrıca bilmekteydim. Yine oydu. Dün de olduğu gibi, dünden önceki gece gibi, yine gelmişti. Her seferinde reddedilmesine ve geri gönderilmesine rağmen, bir sonraki gecede olumlu bir cevap alacağının düşüncesiyle bıkmadan usanmadan yeniden deneyip duruyordu.

"Git buradan." diye seslendim fakat ilkinde asla terk etmez, ayağa kalkıp onu kendi ellerimle çıkarana kadar hareket dahi etmezdi. Bu yüzden söyleyeceklerimi es geçip direkt kalktım ve kapı dibinden bana elinde yine aynı oyuncak civciviyle bakan çocuğu kolundan tutup dışarıya çıkardım. Kapı kilitlemekten nefret etmeseydim, tereddütsüz her yattığımda kilitlerdim lakin herhalde bu çocuk, hiç gücenmeden kapıya yaslanıp da uyurdu.

Dışarıya çıkarıp bıraktığım vakit, şortunun ön kısmındaki ıslaklığı fark ettim. Çocuk da başından beri bunu söylemeye çalışıyormuş gibi bir ifadeyle bakınca, sabırlarımın sınırlarını aşmak üzereydi. Aldığım nefesi ağır ağır geri verirken, altını ıslatmış çocuğun üzerine doğru eğildim hafifçe.

''Oradan bakınca annene mi benziyorum?'' diye sorduğumda en azından bir tepki vermesini bekledim fakat bunu yapmadı, öylece beni izlemeye devam etti. Kaşlarımı çatıp nasıl bu kadar sakin ve tepkisiz olabildiğini düşünmeye başladım, küçük çehresini inceledim dikkatle. Minik bir ben vardı sol gözünün hemen altında, bir de üst dudağı alt dudağından daha kalındı. Güzel bir suratı vardı yani. Yalnızca mavi gözlerini Cengiz'den almıştı, geri kalanı annesinin özellikleri olmalıydı, şayet Cengiz'e benzeseydi asla bu kadar saf bir güzelliği olamazdı.

''Çocuk yok!''

Koridorun sonundan yükselen gür ve telaşlı bir sesle, bakışlarım, hızlı ve sarsak adımlarla buraya doğru gelmekte olan Eren'e doğru döndü.

''Çocuk yok! Gitmiş!'' diyordu afallamış bir halde etrafına bakarken, hemen karşımdakini görmeyerek hem de. Çocuk tek uyumaktan korktuğu için Eren ile uyumaya başladığından geç de olsa çocuğun yokluğunu fark etmişti demek ki.

''Burada.'' diye mırıldanıp doğrulduğum vakit, hızlı adımlarla ve rahatlamış şapşal bir yüz ifadesiyle yanımıza geldi.  Bakışlarım ağır ağır onun üzerine, daha doğrusu pijama altlığına inerken, baldırına doğru onun da ıslandığını fark edip sırıtmaya başladım.

Eren hâlâ daha o kadar derin uyuyordu ki çişten nasiplendiğini bile fark etmemişti henüz. Çocuğun üzerini görünce derin bir soluk alıp şefkatle gülümsedi. ''Gel seni temizleyelim.'' dedikten sonra nihayetinde kendine bakmayı akıl edebildi. ''Yani bizi.'' diye de ekledi. Bir çocuk benim üzerime işeseydi bir daha hayatı boyunca hiç işeyemeyeceğinden emin olurdum herhalde ama o hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, bunu gayet de normal karşılıyordu. Hatta gülebiliyordu!

Masum CinayetlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin