18-) ''Tuzak.''

2.2K 181 46
                                    

Bölüm On Sekiz

"Tuzak."

.
.

''2 çatlak var yalnızca. Ben ağrı kesici ve nefes almanızı kolaylaştıracak bazı ilaçlar yazacağım size tabii. Bunları düzenli olarak kullanır ve iyileşme sürecinde aksiyona girişmezseniz -Yamaçtan atlamak gibi- 4-5 aya tamamen iyileşirsiniz. Bu arada, acı eşiğiniz yüksek sanırım. Bunca zaman mızmızlanmadan 2 çatlakla yaşamak pek kolay değildir.''

Omuz silktim. ''Düşünecek çok şey vardı. Sıra fiziksel şeylere gelmedi.''

Bunun ardından Eren gülmüş ve karşımdaki adama açıklama yapmayı gerekli veya eğlenceli görmüştü. ''Asem ile tanıştığı ve o orospu çocuğunu öldürdüğümü gördüğü için biraz dehşete düştü de.'' demişti eğlenen bir ifadeyle. ''Sürekli bir analiz halinde. Konuşmaktan çok kafasının içindeki bilgisayarlarda kodlar yazıyor her an için galiba.''

''İlginç.'' diye mırıldandı adam da. ''Bu arada, size adımı söylemedim. Ben Arslan.''

''Arslan bey," derken doğrudan Eren'in sarkastik ifadesini izlemekteydim. "Karşıdaki koltukta oturan adamın bir katil olduğunu ve daha fazla adam öldürmek için planlar yaptığını biliyor muydunuz acaba?''

Arslan denen adam, oturduğu koltukta arkasına yaslanmış ve önlüğünün cebindeki elini çıkarıp bacağının üzerine koymuştu. ''Yalnızca adam değil, kadın da var listesinde.'' diye cevapladı beklemeyeceğim bir sükunetle. Yüzünde herhangi bir mimik; gözlerine yansıyacak bir düşünce, duygu, tereddüt yakalayamamıştım.

Eren kıkırdadı o deli ifadesiyle. Arada bir gözlerine delilere özgü bir parıldama yansırdı. Şu an da o anlardan biriydi.

''O orospu çocuklarını savunuyor.'' dedi dalga geçercesine Arslan'a doğru.

''Savunmuyorum.'' diye yanıtladım sertçe. ''Kime ne yaparsan yap ama beni bu işe bulaştırman sinirlendiriyor beni.''

''Kime ne yaparsam yapayım demek? Hani üzülmemi istemiştin ölen adama? Bütün o üzüntünün sahte olduğunu biliyordum.''

''Çünkü durup dururken bir adamı öldürmeye yeltendiğini düşündüm. Ama artık anlıyorum. Adaleti sağlamaya çalışan kahraman falan filansın işte. Umurumda değil. Bu işte olmak istemiyorum sadece.''

İstiyorum, istiyorum, istiyorum! Deli gibi istiyorum!

''Büyükbabam, arandaki bağ ne olursa olsun bir kadınla yaşayınca bir süre sonra karı-kocalar gibi davranmaya başlanıldığını söylemişti bir keresinde.'' diye böldü Arslan bizi. Kavganın tam ortasında kaldığımız için ikimiz de sorgulayan bakışlar atmaktaydık Arslan'a. ''Doğruymuş.'' diye sürdürdü lafını. ''Siz ikiniz yaşlı karı-kocalar gibi olmuşsunuz.''

''Bunu Asem buradayken söyleseydin neler olurdu biliyorsun değil mi?'' dedi Eren alayla.

''Ben de Asemden nefret ediyorum. Bilgisi olsun.'' diye yanıtladım ben de. O alçak deliye zerre pozitif bir şey hissetmiyordum gerçekten de.

''Her neyse. İlaçların için reçete aldığımıza göre gidebiliriz artık.'' Eren ayağa kalktığı vakit benim de onun ardından ayaklanmamı beklemişti belli ki fakat tam tersine oturmaya devam ettiğimi gördüğünde kaşlarını çattı. ''Burada mı kalmayı planlıyorsun? Kalk hadi.''

''Aslında evet. Yani keşke.'' Aslında zerre öyle bir düşüncem yoktu.

Eren'in yüzünde yine samimiyetten uzak bir gülümseme yayıldı hızla. Birkaç adım atıp kolumu nazikçe kavradığı gibi beni kapıya doğru çekiştirmişti. Bu sırada kulağıma doğru eğildi, ''Arslan yalnızca bir veteriner değil. Bu kadar nazik göründüğüne bakma. Ben keyif için zarar vermem, prensiplerim var ama onun yok.'' sözlerini fısıldadı.

Masum CinayetlerWhere stories live. Discover now