🌼4.Bölüm🌼

25K 1.1K 121
                                    

Sınır : 25 oy

Barın'ın Anlatımından

Abimin dediklerinden sonra evi büyük bir sessizlik kaplamıştı.

Ah meleğim benim keşke seni daha önceden bulabilseydik. Abilerinin kanatları altında olabilseydin keşke. Ama olsun hissediyorum ben çok az kaldı kavuşmamıza...

Ben böyle düşünürken çalan kapı sesiyle bizimkilere dönmüştüm. Hepsinin duyduğundan emindim fakat anlaşılan o ki kimse kalkıp da açacak gücü kendinde bulamıyordu.

En sonunda bunun böyle olmayacağına karar verip ellerimle dizlerimden destek alarak ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerlemeye başlamıştım. Nereye gittiğimi tahmin etmiş olmalılar ki hiç birinden soru duymamıştım.

Kapıyı açtığımda karşımda korumalarımıza benzer bir adamla karşılaşınca istemsizce tek kaşımı kaldırarak adama bakmaya başladım ardından konuştum. "Buyrun kime bakmıştınız?"

-Kusura bakmayın rahatsız ettim. Beni Buğra bey gönderdi size bu dosyayı iletmemi istedi. Sözleriyle kaşlarım normal haline dönmüştü. Bu kadar hızlı gönderebileceğini düşünmemiştim açıkçası bundan rahatsız değildim.

Dosyayı hemen elinden alarak. "Buğra ya teşekkür ettiğimi söyle." Demiştim o da kafasıyla bir onaylama işareti yapmış ardından tabi efendim diyerek geldiği yolu dönmeye başlamıştı bende kapıyı kapatarak salona döndüm içeri girdiğimde meraklı bakışlar ardından Arın'ın sorusuyla karşılaştım. "Kim gelmiş kuzen?"

Kalktığım yere elimdeki dosyayla birlikte geri otururken Arın'ın sorusuna cevap verdim. "Gelen Buğra'nın Adamlarından Biriydi. İstediğimiz belgeleri getirmiş." Cümlelerimi duyan herkes parlayan gözlerle bana bakarken Annem ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmuştu. "Oğlum durma oku hadi." Ben de ona olumlu anlamda kafamı sallarken üstümdeki bakışlarla birlikte dosyanın kapağını açmıştım.

Beni karşılayan ilk şey bir fotoğraf olmuştu.

Bu kız gerçekten Efe'nin dediği gibi bize özellikle de anneme çok benziyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu kız gerçekten Efe'nin dediği gibi bize özellikle de anneme çok benziyordu. Ayrıca o çok... Çok güzeldi. Gözümden akan bir yaşı silmeye gerek duymadan hem kendimi hem ailemi daha fazla merakta bırakmamak adına sesli şekilde okumaya başladım.

"İsim Mira Karan. 8 yaşına kadar ********** yetimhanesinde yaşamış ardından Yalçın Karan Adında biri tarafından evlat edinilmiş bugünlere getirilmiştir. Mira şu an 19 yaşında olmakla beraber bir sene önce manevi babasını kalp krizinden kaybetmiştir. Pek fazla kimseye güvenmez tek güvendiği iki can dostu vardır. Cihan ve Alp Güçlü..."

Ağzımdan çıkan o iki isimle her ne kadar kıskançlık bedenimi ele geçirmeye başlasa da durakladığımı fark ederek bir kaç kez öksürüp boğazımı temizledikten sonra okumaya devam ettim. Göz ucuyla diğerlerine baktığımda onların da benden farklı olmadığını görmüştüm.

"Manevi babası vefat edince bütün malvarlığını Mira'ya devretmiştir. Şimdiyse Dünyanın her yerinde kendine ait yerleri vardır. Buna örnek vermek gerekirse şirketler oteller avmler barlar hastane ve okullar olabilir. Şu an yaşadığı yer olan İstanbulda ise kendi emekleri ile açtığı bir şirket vardır Adı GüKar Holdingtir. Cihan ve Alple birlikte yönetmekte olup emrinde çalışan sayısız elemanı vardır.

Kendisinin ileri düzeyde dövüş eğitimi olduğu gibi başkalarına eğitim vermişliği de vardır. Ayrıca bir çok alanda madalyaya sahiptir. Kafes Dövüşlerinde birinci sırada yer alır. Lakabı Alfa dır. Nerdeyse dünyadaki tüm silahlarda ustalaşmıştır. Dövüşte kullanmayı en sevdiği araç ise muştadır. Kendisi tam bir Motor Aşığıdır. Yarışlara katılır. Tam 5 dil bilmektedir. Bunlar Almanca İngilizce Fransızca İspanyolca ve Korecedir.

Eğitim Hayatına Gelecek Olursak iki yıl geç başlamıştır. Alp ve Cihan da Mira ile Aynı Anda okula gidebilmek için onların da başlaması iki yıl geç olmuştur. Lise son sınıf Öğrencisi olup bu sene Korgul Kolejine başlayacaktır." Son cümleleri de okuyunca dosya da yazanların hepsi bitmişti. Ancak okuduklarımla neye şaşıracağımı bilememiştim. Bizim okula gelecek olmalarına mı yoksa okuduğum o diğer zırvalıklara mı?

Tek umudum bugüne kadar yaralanmadan gelmiş olmasıydı. Sahi canı yanmış mıydı hiç? Bu düşüncelerimle kendime bir kez daha kızdım. Onu koruyabilseydik şimdi bu durumda olmazdı. Olmazdık...

Dosyayı kapatıp masaya koyduğumda diğerleri de en az benim kadar şaşkın görünüyordu. İçimden ilk kimin konuşacağını merak ederek bana bakan gözlere odaklanmıştım.

Daha sonra ise kulağıma dolan Efe'nin sesiyle ona döndüm.

"Abi?"

"Efendim aslanım?"

"Abi şimdi ablam bizim okula mı gelecek..."

"Öyle görünüyor abicim..."

Murat "Çocuklar ortada daha bir netlik yokken fazla umutlanmayın derim sonra üzülen taraf siz olursunuz." Bunun doğru olmasını istemiyordum. Artık orta da bir kesinlik olmalıydı. Kardeşimi bulmalıydım. On dokuz yılda hem ben hem ailem o kadar yorulmuştuk ki. Fiziki yorgunluk değil ruhen olan bir yorgunluktu. Yanlış anlamayın aramaktan değildi bizim yorgunluğumuz. Günden güne büyüyen hasrettendi.

Yasemin "Amcanız haklı çocuklar. Bir an önce bu kızla tanışıp DNA testi yaptırmak gerekiyor."
Diyen amcam ve yengem ne kadar istemesem de o kadar haklıydı ki. Ancak içimde gerçekten de iyi bir his vardı bu sefer. Kardeşimizi bulduğumuza inanıyordum.

Diğerleri susarken Annemin babama dönüp "Buğra ne dedi Salih? He görebilecek miyiz Mira'yı?" dediğini görmüştük.

Annem'in sorusuyla hepimizin meraklı bakışları babama dönerken biz onun konuşmasını bekliyorduk. "İki gün sonra maçı varmış. İzlemeye gelirseniz görebilirsiniz dedi..."

İki gün. Fazla Uzun olmasa gerekti...

Yavaş yavaş olaylar gelişiyor bakalım. Umarım kitabı seviyorsunuzdur. Yeni bölümde görüşmek üzere...

Barın Kuşumu Nasıl Buldunuz?

Oy vermeyi unutmayın lütfen. Ben burda bir şeyler için uğraşıyorsam. Emeğimin karşılığını da almak isterim haliyle. Belki siz de kitap yazıyorsunuzdur bilemicem. Ama biraz empati yapalım lütfen.

Ailem Derken?Where stories live. Discover now