🌼34.Bölüm🌼

5.6K 349 49
                                    

Selam değerli okuyucularım. Bölüme hoş geldiniz umarım beğenerek okuyacağınız bir bölüm olmuştur.

Yorum ve voteleri unutmayalım lütfen.

İyi okumalar...

Mira'nın Anlatımından

Abimle konuştuktan sonra annemin kahvaltı yapmam için yaptığı ısrarlardan güç bela kaçıp şirkette bir şeyler yiyeceğime söz vererek bir hışım evden atmıştım kendimi.

Hızlı adımlarla arabama ilerleyip direksiyon koltuğunda yerimi aldığım gibi şirkete sürmeye başladım. Cihan ve Alpin gelip gelmeyeceğinden haberim yoktu abimler de gelmeyecekse bugün patron olarak şirkette tek olabilirdim. Abimler zaten daha geçen gün buradaydı her ne kadar ortaklık yapsak da sürekli burda kalamazlardı haliyle. Sonuçta onlarında başında durdukları bir holdingleri vardı.

Biraz daha ilerledikten sonra şirket göz hizama girmişti hemen ilk gördüğüm boş bir yere park edip arabadan indim ve şirkete doğru yürüdüm.

İçeri girdiğimde çalışanlarımın güler yüzlerini görünce ben de memnun olmuştum. Aldığım selamlara karşılık verip asansöre doğru ilerledim. Suna'nın yanına gidecektim.

4.kata basıp asansörün hareket etmesini bekledim. İçerde kimsenin olmamasını fırsat bilerek aynada saçımı düzeltip tekrar önüme dönmüştüm. Tahmini iki dakika kadar sonra çıkan ses ile asansör durmuş kapılar açılmıştı. Hızla içerden çıkıp Suna'nın masasında olup olmadığını kontrol ettim. Aradığım yerde bulduğumda ona doğru ilerledim. Beni görünce o da ayağa kalkmıştı zaten. "Hoşgeldiniz Mira Hanım." Onun bana tekrar hanım demesine göz devirip konuşmaya başladım. "Bırak şimdi hanımı manımı Suna. Kahvaltı ettin mi onu söyle." Sorum karşısında yüzünde beliren ifade ile şaşırdığını çok kolay anlamıştım. Bunlar beni öcü falan mı sanıyordu anlamıyorum çalışanımla bir şeyler yemek istemem bu kadar mı imkansızdı.

"Şey etmedim a--" Konuşmasına devam etmesini elimle dur işareti yaparak engelleyip söze girdim. "Al eşyalarını şirketin kafesine gidip bir şeyler yiyelim."

"Ama Mira H---"

-Sözümü ikiletme Suna!"

"Tamam Mira Hanım." Yine hanım lakabını duymamla sinirli bir şekilde ona bakıp tek kaşımı kaldırarak konuşmasını bekledim. "Şey yani Mira." Aldığım Cevapla gülümseyip. "Güzel, hadi kalk gidelim." Dediğim gibi sonunda beni onaylayarak telefonunu da alıp yanıma gelmiş "Gidelim Mira." demişti ben de onu onaylayarak geldiğim yoldan asansöre doğru ilerlemeye başlamıştım. Asansöre geldiğimizde Suna'nın benden önce davranıp 0'a basmasıyla asansör harekete geçmişti.

Bir süre sonra açılan kapı ile burda olduğumuz sürelerde her zaman gittiğimiz kafeye doğru ilerledik. Ayrı zamanda bizim şirketle de anlaşması vardı. Yani kafe şirketin sayılırdı.

İçeri girdiğimizde burnuma dolan çiçek kokusu ile ister istemez gülümsedim. Botanik ve kafe iç içeydi burada. Göz kalabalığı etmeyecek ama kafenin her bir zerresinde olacak kadar çiçek vardı içeride.

Her geldiğimizde oturduğumuz masanın boş olduğunu görünce Suna'ya dönüp "Hadi gel." diyerek oraya doğru ilerlemeye başladım. Mavi masa ve pembe sandalyeye sahibi bir yerdi. Zaten dükkanın duvarları da mavi renk olup diğer masalar da bizim masamızın kopyası gibiydi. Tek farkı iki camın birleşmiş köşesinde bulunmasaydı. Karşı duvarımızda elektrikli bir şömine vardı.

Dükkanı incelemeye ara verip Suna'ya döndüğümde onun da aynı benim gibi etrafı incelediğini görmüştüm.

"Çok güzel bir enerjisi var her geldiğinde insanı büyülüyor sanki öyle değil mi?" Sesimle dikkatini bana döndürüp "Kesinlikle öyle." Cevabını vermişti.

Ailem Derken?Where stories live. Discover now