🌼46.Bölüm🌼

3.1K 223 11
                                    

Mira'nın anlatımından

Karşımda gördüğüm Semih abi ile yüzleşme zamanımızın geldiğini anlamış oldum.

Arkamdan gelen sesle Barın abime döndüm. "Abi?" şaşkınca kapıya bakıyordu.

"Efendim?"

Şaşkınlığını üstünden atıp konuştu. "Senin burada ne işin var?" Semih abi Barın abiye dönmeden gözlerini benle buluşturup "Kardeşimle konuşmaya geldim." Dediğinde gözlerim yüzünde dolaşmaya başlamıştı. Barın abi dediği gibi fena vurmuştu. O da aynı şekilde benim yüzüme bakarken kaşları çatılmış ama bir şey söylememişti. Onun yerine "Mira. Konuşabilir miyiz abim?"

Sorusuyla Barın abime bakınca yanıma gelip alnımı öptü. Kulağıma fısıldadı. "Konuşun güzelim. Ben burdayım. Her zaman yanındayım." Ona minnetle gülümseyip bahçe oturma grubunu gösterip "Oraya geçelim." Diyip ilerlediğimde oda peşimden "Geçelim abim." diyerek gelmişti.

~ şöyle bir yer canlansın gözünüzde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~ şöyle bir yer canlansın gözünüzde. ~

Abim koltuğa geçerken ben karşısındaki pufa oturmuştum. Bu duruma bozulduğu yüzünden ne kadar belli olsada aramızdaki sorunu halletmeden ona yakın davranamazdım. Hatasını anlaması gerekiyordu ki buraya geldiğine göre anlamış olmalıydı.

Sırtımı dikleştirip gözlerine baktım. Kendimden emin bir ses tonuyla "Seni dinliyorum." demiştim. Şu an için sonuna abiyi getirmek gelmemişti içimden.

İçine derin bir nefes alıp dudaklarını araladı ancak söylediği hitapla hemen sözünü kestim. Hiç bir şey olmamış gibi davranamazdı.

"Bebe--"

-Mira dersek. Soğukluğumdan ötürü olsa gerek yutkunarak çekingence baktı gözlerime. Derin bir nefes alıp. "Peki Mira." diyip duraksadıktan sonra devam etti. "Lütfen beni bölmeden dinle olur mu?"

Bir şey söylemedim. Sadece kafamı sallayarak onayladığımı belirttim.

"Bak Mira sana olan bağlılığımı anlatmama gerek olduğunu düşünmüyorum çünkü biliyorum ki gözüme bakman bunu anlaman için yeterli haksız mıyım?" Diyip bana baktığında onayladığımı belirttim. Onun bana bakarken gözlerinde gördüğüm duyguları bir başkası göremezdi. Sanki küçük bir çocuğun annesine aşkla bakması gibiydi bana bakarken gözleri.

" İnsanları kusurlarıyla sevmek gerekir Mira. Biliyorum bu hareketlerim kalbini çok kırdı. Allah kahretsin ki bir daha yapmayacağım da diyemiyorum. Çünkü sana olan bağlılığımı senin benim zaafım oluşun bunlar benim kusurum. Konu sen olunca kendimi kaybediyorum ben. Şimdi bir de seni bir başkasıyla paylaşma düşüncesi beni delirtti. Kendimi kaybetmeme sebep oldu. Seni kaybedeceğim diye o kadar korktum ki. " diyip duraksadığında gözlerinden ardarda gelen yaşlarla istemsizce benim de gözlerim dolmuştu. Bir erkeğin ağlamasına dayanamazdım ki ben. Özellikle abim hiç ağlamasındı onlar.

Ben konuşması bitti sanarken tekrar girdi söze. "Miram, güzelim, ay parçam, güneşim. Bu eşek kafalı abini affedemez misin bebeğim?" Diyerek dolu gözlerini bana çevirip baktığında daha fazla oyalanmadan bir hışım yanına gidip kollarımı boynuna doladım. Gözlerimden yaşlar akarken ağzımdan tek çıkan kelime "abimm!" olmuştu. O da ellerini belime sarmış "Bebeğim." diyerek içine katmak istercesine sıkıca sarılmıştı bana.

Burnumu boyun grintisine sokup doya doya çektim kokusunu. Üç gün bile olmamıştı daha ama o kadar özlemiştim ki onu, kokusunu...

Bir süre sonunda ayrıldığımızda abim bana bakarken elimi yarasına götürüp hafifçe okşamış üstüne öpücük kondurmuştum. O da aynısını bana yapmış ardından sormuştu. "Nerde, nasıl oldu bunlar?"

"Şeyy... Kafeste oldu abi." Sözlerimle kaşları aniden çatılırken ben aksi bir şey söyleyecek diye tetikte bekliyordum fakat tam tersi şekilde yüzüne tebessüm kondurup eliyle yanağımı okşamış "Başka bir şeyin var mı?" diye sormuştu.

Söyleyip söylememekte kararsız kalsam da başta söylemeye karar verdim. "Karnımda ufak bir kızarıklık var sadece." Cümlemle gözleri anında karnıma inerken görememiş olacak ki "Hani Nerde?" diye sormuştu.

"Kapattım abi fondötenle." Başını sallayarak anladığını belirtmiş elini karnıma götürmüştü. "Ağrıyor mu?" diye sordu. Ağrıyor muydu? Çok değil hafif bir sızısı kalmıştı. Ama onun bunu bilmesine gerek yoktu değil mi?

Abime dönüp sesimi incelterek masum masum bakıp konuştum.

-masummuş adam öldürdüğünü bilmesem inancam

Sana ne kardeşim karışma işime.

İç sesimi başımdan def edip abime döndüm. "Biyacık."

Yaptığım bebeksi taklide gülüp alnıma kokulu bir öpücük bırakıp "Kıyamam ben yavruma." demiş ayağa kalkarak beni de kaldırmıştı. Ben ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken sırtını koltuğun koluna dayamış bacaklarını iki yana açıp oturmuştu. Beni de bacak arasına oturtup sırtımı göğsüne dayayacağım bir pozisyona getirip bacaklarımı uzatmamı sağlamıştı.

Elini karnıma getirip hafif hafif ovmaya başladı. Gerçekten iyi geliyordu. Kafamı boynuna gömüp gözlerimi kapadım. Ovalamaya devam ederken konuştu. "İyi geliyor mu güzelim?"

Yaptığı ile o kadar mayışmıştım ki konuşacak hali bulamamıştım kendime. Sadece Hmm nidası çıktı dudaklarımdan.

Kendimi karanlığa bırakmadan önce hissettiğim tek şey alnıma bastırılan dudaklar ve kulağıma mırıldanan "Uyu bebeğim." sözleriydi.

Ben geldim. Biliyorum kısa bir bölüm oldu ama nasıl devam ettireceğimi bilemedim.

Semihçiğimle Miramızı da barıştırdık bakalım.

Diğer Bölüm görüşürüz.

Ailem Derken?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin