🌼44.Bölüm🌼

3.6K 248 12
                                    

Barın'ın anlatımından

Sahilde iken gelen mesajla siparişini verdiğim silahların hazır olduğunu anlayarak ilk önce arabaya binip oraya giderek dikkatli şekilde kutulanmış silah ve bıçak takımını alarak arabaya yerleştirmiş ücretlerini ödedikten sonra direksiyon koltuğundaki yerimi alarak Şirkete doğru sürmeye başladım. Ömer sağolsun Miranın bulunduğu yerden ayrılıp şirkete geçtiği haberini vermişti. Bu yüzden olduğu yer hakkında kesin bilgiye sahiptim. Daha fazla bunları düşünmeyi bırakıp hızımı arttırarak şirkete doğru ilerlemeye devam ettim.

Mira'nın Anlatımından.

Kulüpten çıkınca arabama binmiş harekete geçmeden önce telefonumu da açmıştım. Ardarda gelen bildirim sesiyle telefonun sesini kapatmış bildirimleri kontrol etmeden önce bitmesini beklemeye başladım.

En sonunda bittiğinde Alp ve Cihandan gelmeden önce yaptıkları çağrıları görmüştüm. Diğerlerinde ise Asilden bir mesaj ve Arından da bir Arama vardı. Onlara kızgın değildim. Hatta Semih hariç hiçbirine kızgın değildim. Daha doğrusu Semihe de kızgın değil kırgındım. Diğerlerine gelecek olursak Sonuçta Semih en büyükleri idi. Ve karşı gelmeye çekinmiş olmaları en muhtemel durumdu.

~çekinmek? Orda olaydın da Barın abiciğinin Semih abiciğine indirdiği yumruğu görseydin keşke sevgili karakterciğim😈~

Olayı fazla abartmaya gerek yoktu. Ama ortada Semihten beklediğim bir özür vardı. Biliyordum aslında o sözleri bile isteye can yakmak için söylememişti. Ama kırılmıştım bir kere tamir etmek ona kalıyordu.

Asilden gelen mesajı okuduktan sonra Şebek kuzen yazısına tıklayarak kulağımı telefona götürmüş üç saniyelik bir çalıştan sonra açılmış peş peşe gelen sorularla dolmuştu kulağım. Onlara sakin olmalarını söyleyip iyi olduğumu belirtmiş ve ikisine de bir kırgınlığım olmadığını belirtip onları rahatlattıktan sonra tekrar görüşmek üzere sözleşip telefonu kapatıp radyonun altındaki yere koyup motoru harekete geçirerek şirkete sürmeye başlamış oldum.

Şirkete gelince arabayı boş bir yere park edip telefonum ve anahtarımı alarak içeri doğru ilerledim. Kapıdan girdiğim gibi beni görüp selam verenlere karşılığını verip kendi katıma doğru yürümeye başladım. 4.kata geldiğimde direk Sunanın yanına gitmiş bakılması gereken dosyaları ve bir filtre kahveyi odaya getirmesini rica etmiştim.

O beni onaylayıp yanımdan ayrılırken ben de içeri girmiş Sunanın getireceği dosyaları bekliyordum kısa bir süre sonunda kapı çalınca gelenin Suna olduğunu bildiğimden direk gel demiştim. Komutuyla içeri girince ellerinin boş olduğunu görmüş kaşlarım çatılmıştı. "Ne oldu? Dosyalar nerede?"

-Şey Mira hanım dosyalardan önce... Abiniz geldi.

Duyduklarımla bir nefes verip Hangisi? Diye sorduğumda "Barın Bey geldiler efendim."

"Al hemen." dediğimde Suna çıkmış ellerinde poşet dolu olan abim gelmişti içeri. Bu görüntüye karşı kaşlarım çatılırken o poşetleri odadaki koltuğa bırakmış bana dönmüştü.

Ben bana sarılmasını beklerken kollarını iki yana açmış sorarcasına "Bebeğim?" demişti beklesem gözleri dolacak gibiydi. Onu bekletmeyerek hızlıca açtığı iki kolunun arasına girip kollarımı beline yerleştirip kafamı göğsüne yaslamıştım. O şaşkınlıktan ilk tepki vermemiş sonra kollarını belime dolayıp kafasını boyun girintime sokup derince içine çekmişti kokumu. Bir süre öyle kalıp ayrıldıktan sonra dudaklarını alnıma bastırıp bir kaç saniye sonra çekmiş bana bakmıştı. "Güzelim benim. Kızgın mısın bana?"

Ailem Derken?Where stories live. Discover now