0.1

4.2K 431 538
                                    

Baji

13 saat önce

Klandaki bitmeyen kaotik kavgalardan sıkılmış, kendimi sokağa atmıştım. İki yıldır, yani dönüştürüldüğümden beri Toman Klan'ına ait evde yaşıyordum. Gerçi, oraya ev demek hakaret olurdu. Yirmi odalı, lüks bir malikâneydi.

Geceye karışan sesleri dinlerken, tüm uzuvlarımı sarsan bir kokuya denk gelince dişlerimi sıkmıştım. Kan kokuyordu. Tazeydi de.

Hâlâ çaylak sayılırdım ve zaman zaman güdülerimi frenlemekte zorlanıyordum. Manjiro, kendimi tam anlamıyla kontrol edebilmem için uzun yıllara ihtiyacım olduğunu söylemişti zaten.

Kokuyu takip ederken istemsizce alt dudağımı ısırdım. Nabzımın hızlandığını hissedebiliyordum. Çok güzel ve cazipti koku. Üstelik, tanıdıktı.

Enfes kokunun kaynağına ulaşınca dudaklarımdan dökülen siktiri durduramamıştım. Çoğu insana göre okulun en tatlı ve de sevimli çocuğu Chifuyu Matsuno, ıssız bir sokakta kanlar içinde yatıyordu.

Açıkçası, Chifuyu Matsuno'dan nefret ederdim. Hayat dolu gülüşü, nezaketi ve tatlı tavırları midemi bulandırırdı.

Yine de... ondan yükselen kokuyu severdim.

Kusursuz Chifuyu Matsuno, fazla sakardı. Sürekli yaralanır ve tatlı bir kan kokusu yayardı. Dişlerimi ona geçirmemek, en büyük sınavlarımdan biriydi.

Etrafa göz gezdirip birkaç adımda dibinde bittim. Kanını son damlasına dek emebilir, katil gibi hissetmezdim. Her türlü ölecekti zaten.

Belli ki birilerinin saldırısına uğramıştı çünkü karnındaki yara, fazlasıyla derindi. Kuruyan dudaklarımı yaladım. Kokusuyla çıldırdığım herifin kanını içecektim.

Paçavraya dönmüş, kanlı tişörtünü sıyıracakken, ondan yükselen acı dolu inleme üzerine buz kestim. Hâlâ çırpınıyordu. Kanın cezbeden kokusu yüzünden kendimden geçmemek adına bakışlarımı etrafta gezdirirken kanlı bıçağı fark ettim. Onu yaralayan beyinsiz, suç aletini bile saklamamıştı.

Güdülerimi bastırmak için bıçaktaki kanı yaladım. Demirsi tat, bedenimi yatıştırırken çocuğun yüzüne baktım. Dudakları morarmış, suratı ölümü haykıran bir solgunluk kazanmıştı.

Chifuyu Matsuno, güzeldi. Herkesin onu sevmesi belki de ilk defa mantıklı gelmişti. Chifuyu Matsuno, ölürken bile zarifti.

Cebimdeki çakıyı kavrarken onun ölmek için fazla güzel olduğunu düşünmüştüm. Kanını son damlasına dek emme fikri bile önemini yitirmişti.

Daha önce, hiç kimseyi dönüştürmemiştim. Vampir standartlarına göre, birkaç aylık bir bebektim zaten. Toman Klanı, önüne geleni ölümden kurtarmazdı. Gerçi, beni neden kurtardıklarını bile bilmiyordum. Beni dönüşüren vampiri de tanımıyordum zaten.

Birkaç ay önce, Manjiro'nun gerçekleştirdiği dönüşüm törenini anımsayarak yaklaştım çocuğa. Her an ölebilirdi ve nedense bunu engellemek istiyordum. Sikeyim, ölürse kendimi berbat hissedecektim.

Kanlı bedeni kollarımın arasına alıp nabzını yokladım ve dudaklarını parmaklarımla araladım. Bu boku yediğim için klandan atılabilirdim ama umrumda değildi.

Şah damarıma derin bir kesik açıp kanın onun dudaklarına dökülmesini sağladım. Hiçbir tepki vermemesi canımı sıksa da kafasını tutup dudaklarını boynuma bastırdım. Bıçaktaki kanını emmiştim ama kanımın kanına karışması gerekiyordu. Aksi takdirde dönüşüm başlamazdı.

Belini sıktım ve otoriter bir şekilde söyledim. "Em."

İnsanlar üzerinde özel bir ses tonu kullanınca istediğimiz her sikimi elde edebiliyorduk.

Titrek soluğu, boynumu yalarken belki de gücünün son kırıntısıyla emdi boynumu. Gerçekten ölürse, kendimi tutamaz hâle geleceğimi biliyordum. Kokusu çıldırtıyordu.

Chifuyu Matsuno'nun nefesi boynuma vurmayı bırakınca nabzını yokladım. Nabız yoktu olması gerektiği gibi. Onu sıkıca tuttum. Kanımın işe yaramasını ummaktan başka hiçbir sikim gelmiyordu elimden.

Dakikalar uzarken bulutlu gökyüzüne çevirdim kafamı. Ölmek için güzel bir geceydi aslında. Hâlâ hayat belirtisi göstermeyen bedeni tuttum. Onu kim, hangi amaçla öldürmek istemişti ki? Uyanınca söylerdi belki.

Bedenindeki ürpermeyi hissettim önce. Ardından da boynuma değen nefesini. Töreni sürdürmek için çakımla yardım şah damarını ve birkaç defa emdim. Sikeyim. Tadı, umduğumdan bile daha mükemmeldi. Cennet gibiydi.

Kendimi durdurmayı başarınca onu kirli zemine yatırdım ve yeniden beklemeye başladım. Yaraları büyük bir hızla kapanırken zafer hissiyle gülümsedim.

Onu kurtarmıştım. Tabii, buna kurtarmak denebilirse.

Onu kucaklarken dudaklarına kaydı bakışlarım. Dolgun ve pembeydi. Birkaç defa yutkunup onu göğsüme gömdüm. Düşündüğümden daha hafifti bedeni.

Çevreye göz gezdirip etrafta hiç kimsenin olmadığını anlayınca vampir hızıyla koşmaya başladım. Onu bir an önce klana göstermeli ve sonuçları beklemeliydim. Tabii, saat başı onu beslemem de gerekiyordu.

evet, chifuyu'nun nasıl ve neden bu işe girdiğini yazmış oldum

şu dönüşüm ayinlerini herkes kafasına göre yapıyor, o yüzden de saçma bulursanız aldırmayın kdjdldndkcmfm





vampir trajedisi || tokyo revengers Where stories live. Discover now