2.6

2.9K 325 386
                                    

Chifuyu

Alarmın sikik sesi yüzünden uykum bölünse de alarmı durdurup uyumaya geri dönmüştüm. Tanrım, bedenimdeki her bir nokta sızlıyordu resmen.

Yeniden uyandığımda, öğleden sonraydı ve Keisuke'nin göğsündeydim. Okulun ikinci gününü de kaçırmıştım ama pek de sikimde değildi. Hâlâ uyuyan çocuğa baktım. Belli ki onun da sikinde değildi.

Gözlerimi ovalayıp doğrulmaya çalıştım. İlk uyanışıma göre daha iyiydim. Uyumak, hırpalanmış vücudumun toparlanmasını sağlamıştı cidden de.

Keisuke'yi uyandırmamaya çalışarak banyoya gidecektim ki belime sarılarak beni göğsüne yapıştırdı. "Nereye?"

İkimiz de yapış yapış ve pislik içindeydik.

Isırık izlerimle kaplı göğsüne iyice sokuldum. "Temizlenmeliyiz."

Belimi okşadı. "Tamamen kirlenmek istediğini haykırmıştın."

Arsızca güldüm. "Güzel kirlendik, ha?"

Yatağın yayları tehlikeli bir tonda gıcırdayınca zeminde devam etmiştik sevişmeye ve kapanışı da duvarda yapmıştık.

Duvardaki lekelere umutsuz bir bakış attım. Boyamak gerekecekti. Silerek çıkacak gibi değildi lekeler.

Kızarmış yanaklarına rağmen gülümsüyordu. "Seni tatmin edebildim, değil mi?"

Berelenmiş dudaklarını öptüm. "Hayatımın en iyi seksiydi."

Bakışlarını kaçırırken iyice kızarmıştı. "İlkimdi, biliyorsun."

Yanaklarını öptüm. "Doğuştan yeteneklisin sanırım."

Yirmi yıllık ömrümün büyük bir kısmını acımı içime gömerek yaşamıştım. Keisuke'yi tamamen affetmem mümkün değildi ama sorun yokmuş gibi davranmaktan zarar gelmezdi.

Onu anlayabiliyordum. Hırs, öfke ve haftalarca baskılanmanın acısı yüzünden bulduğu ilk fırsatta vahşiliğe kapılmış ve kendini kaybetmişti. Eh, gözünü kan bürümüş bir vampirin kendini durdurması gerçekten de zordu.

Suyu ayarlarken ona bakmamaya özen göstermiştim. Gözlerine bakarsam, korkuya kapılabilir ve yeniden belamı bulabilirdim.

"Dün için cidden üzgünüm," dedi suyun altına girerken. "Seni kırmak berbattı."

Boynundaki çürükleri okşarken kendimi rolüme iyiden iyiye kapatırmışım. "Sorun değil."

Birkaç yumruğa katlanabilirdim ama Keisuke'nin yokluğunu kaldıramazdım. Hele de beni işaretledikten sonra.

Şampuanı alıp iyice boca ettim siyah saçına ve nazikçe okşadım her bir tutamını. Keisuke'nin saçını ikinci defa yıkıyordum ve hoşlandığımı reddedemezdim.

"Sorunum neydi bilemiyorum," dedi kendini tamamen bana bırakırken. "Çömez bir vampir gibi davrandım. Kontrolü tamamen kaybettim."

Titrek bir nefes aldım. Bana yeniden vurması için hiçbir sebep yaratmamaya kararlıydım. Onu kaybetmek istemiyordum. Sonsuza dek eksik hissetmeyi kaldıramazdım.

"Bağın kopması imkânsız," dedim saçını durularken. "Hayatı birbirimize zehir etmeyelim."

Onu kıskanıyor, fazla sahipleniyor, önemsiyor, onunla takılmaktan hoşlanıyor, tenine ve kanına tapıyordum ama ona aşık değildim.

Yine de... ona muhtaçtım işte. Bana ne yaparsa yapsın onu affetmeye çalışacak kadar muhtaç.

En son, ne zaman birini ya da bir şeyi gerçekten sevdiğime dair hiçbir fikrim yoktu. Hayatım boyunca acı çekmiştim resmen.

Tanrım, beni öldürmeye çalışan piçi bile bulamıyordum. O güne dair hiçbir sikim hatırlayamamak, koyuyordu.

Keisuke'ye kendi kıyafetlerimden vermiş, izleyecek bir şeyler bulmak için televizyonu karıştırıyordum. Faturaları Toman hallettiği için şanslıydım. Kişisel harcamalarımda kullanabileceğim bir kredi kartı bile vermişlerdi.

Keisuke'nin saçını tararken zil çalmıştı. Hiç kimseyi beklemiyordum açıkçası. Komşularla muhattap olan biri değildim zaten.

"Kaç aydır neredesin sen?" diye cırlayarak kapıdan geçen kıza boş boş baktım.

Onu tanıyor muydum ki?

Boynumun hâlini görünce tiz bir çığlık attı. "Tüm bu zaman boyunca beni aldattığına inanamıyorum, Matsuno."

Suratımı buruşturdum. "Sen kimsin ki?" Şokla açıldı gözleri ve suratıma tokat atmaya yeltendi. Bileğini yakalayıp dişlerimi sıktım. "Sana soru sordum."

Acıyla inledi. "Cho ben. Keiko Cho. Bizim kızlar seni şehirde görmüş ve hepsine de kaba davranmışsın."

Keiko?

Siktir, dönüşümden önce takıldığım iri memeli kızdı bu. Onu bile unutacak kadar puslanmıştı zihnim belli ki. Keiko, seksi bir kızdı ve onunla birkaç defa düzüşmüştüm.

Bileğini bırakıp kapıyı gösterdim. "Sana da kaba davranmaya başlamadan önce siktirip git."

Bana tekrar bağıracaktı ki bakışları arkaya kaydı. "Bu hayatsız ezikle ne bok yiyorsun?" Dehşetle açıldı gözleri. "Yoksa, ibne misiniz?"

Kendimi frenleme zahmetine girmeden yapıştım gırtlağına. "Seni şuracıkta gebertir ve azıcık bile üzülmem."

Keiko, çırpınsa da ona acımıyordum. Benim olanı küçümsemişti ve bu bokun bedelini ödeyecekti.

Keisuke, belime sarıldı. "Değmez, Chifuyu." Suratı morarmaya başlayan kıza buz gibi bir bakış attı. "Bırak gitsin."

Ben de bıraktım. Ona karşı çıkacak değildim.

Keiko, oksijene saldırırken yere yığılıp kalmıştı. Sikeyim, cidden de suçlu ya da kötü hissetmiyordum. İnsanken de duyarsız piçin tekiydim ama daha bi' gamsızdım artık.

Keisuke, onu hipnotize ederken salona dönüp biraz daha kanlı bira içtim. Keisuke'ye laf atan ya da ona sırnaşan herkesi canice katledebilirdim, evet.

"Gel," dedim yeniden baş başa kalınca. "Saçını taramayı bitirememiştim."

Az önceki olay hiç yaşanmamışçasına gülümsedi. Tanrım, gülüşü çok güzeldi. Bana yaptıklarını unutmaya zorlayacak kadar hem de.

son taslağım...
kalanını sınavlarım bitince yazmaya girişeceğim...

























vampir trajedisi || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin