3.2

2.6K 300 292
                                    

tw : dehşet, ölüm

Chifuyu

Açıkçası, hayatım boyunca annemi hiç görmediğime inanmış ve ondan tiksinerek büyümüştüm. Büyük babamın dedikleri ve boktan zorluklarla bezeli yetim hayatı, annemden de vampirlerden de nefret etmeye itmişti beni.

Kokusu ve yaydığı aura öylesine tanıdıktı ki, vampir hileleriyle zihnimle oynadığının ayırdına varabiliyordum rahatlıkla. Onu daha önce de görmüş, hatta muhtemelen yakın temaslar kurmuştum.

Safir mavisi gözlerine soğukça bakıyor, bıçağın kabzasını sıkıyordum. "Tüm bu sikimi açıklamayı düşünüyor musun?"

Kısa, siyah saçı usulca salınıyordu rüzgarda. Benimle aynı yaşta gibi görünüyordu ve siyahlara bürünmüştü. "Seni yanıma almak için geldim. Kanını arındırmak için bir ayin düzenleyeceğim."

Kaşlarımı alaycı bir tavırla kaldırdım. "Karışıklı işaret bağı, asla kopmaz. Sözde yılların vampirisin."

Kıkırdayıp bir sigara yaktı ve biraz daha yaklaştı bana. "Nasıl yapılacağını bilirsen, gayet de kopabilir. O zorba herife sonsuza dek katlanmak zorunda değilsin."

İçgüdülerim, mantığımı baskıladı ve tısladım. "Onun hakkında düzgün konuş."

Dudak büktü. "Seni sürekli korkutuyor, zaman zaman da canını yakıyor. O, kötü biri."

Keisuke, ona itaat etmediğimde kontrolü yitiriyor ve üstüme üstüme gelerek ödümü patlatıyordu ama... uysal davrandığım sürece hiçbir sorun yaşamıyorduk. Kanına bağımlı, ilgisine muhtaçtım.

Birkaç adımda dibinde bitirip dişlerimi sıktım. "Benim olana laf edeni yaşatmam!"

Kıkırdayıp başını yeniden yana yatırdı ve sigarasını yere attı. "Chifuyu, küçük bir bebek gibisin hâlâ. Kutsal yasayı çiğnemene sebep olan piçi nasıl savunabilirsin?"

Gırtlağına yapışıp göğüs kafesine dayadım. "Ya sorularıma cevap verirsin ya da seni gebertirim. Benim için hiçbir değerin yok."

Gür bir kahkaha attı. "Seni hayatın boyunca korumamın karşılığını böyle mi ödüyorsun cidden?"

Bıçağın ucunu bastırdım hafifçe. "Beni zorlama, kahrolası. Senin yüzünden başıma gelmeyen kalmadı."

Vahşi yanım, onu öldürmek için kuduruyordu resmen. İçgüdülerim, onun düşmanım olduğunu haykırıyordu.

"Baban altın kana sahipti," dedi soğukça ve doğrudan gözlerimin içine baktı. "Dönüşüm ayininden sağ çıkamadı. Bu yüzden de seni kollamam gerektiğini düşündüm. Damarlarındaki vampir kanına rağmen, altın kanla doğmuştun. Yaşaman bile mucizeydi."

Kaşlarımı iyice çattım. "Devam et."

Bakışlarını kaçırdı. "Kanını baskılamak için özel ilaçlar kullandım."

Dehşetle titredim. "Kanımı sattın. Vücudumdaki tüm o çürükler, sürekli kanımı çaldığın içindi." Sertçe yutkunmuştu. Bıçağın ucunu derisine bastırdım. "Cevap ver, kahrolası!"

Birkaç adım geriledi. "İhtiyaçların içindi. O ilaçlar ucuz muydu sanıyorsun?"

Korkuya yenilmek yerine öfkeme sığınıp bıçağı gırtlağına dayadım. "Beni kim bıçakladı?"

Kolumu kavrayıp basitçe büktü ve bıçağı düşürmemi sağladı. Alaycıydı ifadesi. "Haddini bil. Beni yenemezsin."

Sadece ikimiz vardık mezarlığın ortasında ve saat gece yarısını geçmişti bile. Bu meseleyi sonsuza dek kapatabilirdim. Ona hiçbir burcum yoktu. Kanımı satan ve beni sikik bir hayat yaşamaya zorlayan kadın, ölmeye layıktı.

Boynumu kütletip alt dudağımı yaladım. "Soruma cevap ver."

Alaycılığı azalmıştı. "Cidden de hatırlamıyorsun, ha?"

Sabır dilendim umutsuzca. "Hatırlıyor gibi miyim, ha?"

Bakışlarını kaçırdı yeniden. "Kendi kendini bıçakladın, Chifuyu. Kendini öldürmeye çalıştın."

Mideme saplanan acı, öylesine aniydi ki neredeyse dizlerimin üstüne devriliyordum.

Bu... gerçek olamazdı. İntihara meyilli biri değildim ki. Tüm boktanlıklara rağmen, savaşmaktan asla vazgeçmemiştim yirmi yıllık ömrüm boyunca. Birkaç defa kendimi kesmiştim, evet ama hiçbirinde de amacım kendimi öldürmek değildi.

"O akşam bir sorun çıktı," diye devam etti. "Her zamanki gibi kanını alacak, Tenjiku'ya satacaktım. Klandan birisi peşime takılmış ve onu algılayamadım bile."

Tenjiku... Keisuke'nin ölümden dönme sebebi olan klan...

"Herifin adı Kisaki," dedi tiksintiyle. "Seni klan adına çalmaya kalkıştı."

Titrek bir nefes aldım. "O adda birini hiç duymadım."

Küstahlıkla büküldü dudakları. "Çünkü o gün, onu öldürdüm. "

Hassiktir, ne?

Şaşkınlığım, hoşuna gitmiş gibiydi ki güldü. "O sırada, hipnoz bozuldu ve bilmemen gereken tonlarca boku duydun. Mücadale yüzünden bitiktim ve seni izleyemedim. Kaçıp gitmiştin, Chifuyu. Elinde paslı bir bıçak vardı."

Bir hareketlilik hissetmemle yerdeki bıçağı kavramam bir olmuştu. Siktir, bu da neyin nesiydi? Kim geliyordu?

Öylesine gerilmiş ve tırsmıştım ki Keisuke gelmek zorunda kalmıştı. Belimi kavramış, anneme pis bakışlar atıyordu. "Demek, hedefin buydu."

Annem, vampir dişlerini sergiledi. "Bu ucuz heriften kurtarabilirim seni, Chifuyu."

Şaşkın Keisuke'ye otoriter bir bakış attım. "Sakın ola ki karışma."

Tüm mantığım, usulca uzaklaştı ve gerçek vahşiliğin ne olduğunun ayırdına bile varamadan saldırdım ona. Bıçağı savuruyor, yüzüme inen yumruklara aldırmıyordum. Keisuke'yle arama hiç kimse giremezdi.

Kırmızı bir sisle kaplanmıştı zihnim. Kendimi uzaktan izliyor gibiydim. Bedenime savrulan tekme ve yumrukları görebiliyor ama hiçbir acı hissetmiyordum. Uzuvlarım kendi kendini yönetiyor, giderek daha fazla boğuluyordum siste.

Gırtlağı ve göğüs kafesi parçalanmış bedenin üstünden kalkarken, mantığım uyanmaya başlasa da vicdan azabının zerresi bile sokulamıyordu günahkar kalbime.

Ellerime bulaşan kanı önemsemezce sildim üstüme ve bir sigara yaktım cesedi hissizce süzerken. "Birilerini ara da bu pisliği temizlesinler."

Keisuke, dehşete düşmüştü. Kocaman açılmıştı gözleri ve elleri titriyordu. "C-chifuyu..."

Onu yatıştırmak için bedenine sokulacaktım ki bir alkış sesiyle bölündü ölümün sessizliği. Mezar taşlarından birine yaslanmış olan beden, sabit bir ritimle alkışlıyordu ve gözleri bana çevriliydi.

Hassiktir ama be!

bu tarz sahneleri pek yazamıyorum ama olduğu kadar işte falan

























vampir trajedisi || tokyo revengers Where stories live. Discover now