2.0

2.9K 327 468
                                    

Baji

Kol kaslarımı güçlendirmek için ellişer kiloluk dambıllarla çalışırken, sevdiğim bi' şarkıyı kısık sesle mırıldanıyordum. Yarın, dersler başlayacaktı ve hafta içi boyunca sabahın köründe uyanmam gerekecekti. Tanrım, erken kalkmaktan cidden nefret ediyordum.

"Evden ayrılacağını duydum."

Kazutora'nın varlığını algılayamayacak kadar düşüncelere daldığım için irkilmiştim. Karşımdaki kondisyon bisikletine yaslanmış, yüzünü perdeleyen saçlarının ardından beni süzüyordu.

Sertçe yutkundum. Chifuyu, onunla konuşmamdan bile hoşlanmadığı için içgüdüsel olarak uzak durmaya çalışıyordum. Aralarında ne geçtiğini sormaya bile çekiniyordum aslında. Chifuyu'nun tersi korkunçtu.

"Kesin değil," dedim dambılları yerine koyarken. Kol kaslarım sızlıyordu.

Bakışları ensemi delip geçiyordu. "İyice kölesi oldun, değil mi?"

İki ay boyunca, neredeyse her gün ona kanımı sunmuştum. Tabii ki de kölesiydim. Chifuyu'nun bana hükmettiğini bilmeyen yoktu zaten. Bazıları bu durumu gülünç bulsa da Chifuyu'nun gücünü görenler sesini kesmekte gecikmiyordu.

Göz göze gelmemeye çalışarak arkama döndüm. "Fazla ilgili gibisin?"

Tıslar gibi güldü. "Cüsse farkınız bile durumu acınası kılıyor." Bana doğru birkaç adım attı. "Senin için üzülüyorum, Kei. Çok daha düzgün birini hak ediyorsun."

Dişlerimi sıktım. "Chifuyu'ya laf etmeye kalkışma, Hanemiya."

İkimiz de afallamıştık. Ona ilk defa soyadıyla seslenmiş, üstüne de onu terslemiştim. Benliğimin küçük bir kırıntısı özür dilememi fısıldasa da kölelik güdüm çok daha baskındı.

Omzuma dokundu. "Bağdan kurtulmalısın, Keisuke."

Elini itecektim ki göz göze gelince kalakaldım.

Altın rengi gözleri, fazla yoğundu. Sertçe yutkundum. Kazutora'nın teması, tiksindirici değildi. Tanıdık bir yanı vardı ama nasıl? Kokusu ve arsız gülüşü bile yabancı sayılmazdı.

Dudaklarına kaydı bakışlarım. Kırmızı dudakları... tanıdıktı.

Chifuyu'nun kokusunu alır almaz Kazutora'yı itmeye davransam da geç kalmıştım.

Sikeyim, siki tutmuştum.

Chifuyu, bana tiksinti dolu bir bakış atarak Kazutora'nın kolunu yakaladı. "Seni uyarmıştım, Hanemiya."

Kazutora, geriye bükülen koluna aldırmadan bana bakmayı sürdürdü. "Belli ki yeterince bağlı değilsiniz birbirinize."

Kemiğin kırılma sesiyle yutkundum. Chifuyu, Kazutora'nın kolunu kırmıştı amına koyayım. Basit bir çubuğu kırarcasına, hiç de zorlanmadan yapmıştı bunu.

Tanrım, yanımda ufak tefek kalan Chifuyu gerçekten de çok güçlüydü.

Kazutora, kırılan koluna umutsuz bir bakış atıp suratını buruşturdu. "Boktan bir sahipsin, Matsuno."

Chifuyu, kararan gözlerini bana dikti. "Belli ki haklısın, Hanemiya." Kırılan kolu yeniden bükünce Kazutora acıyla inlemişti. "Sen de ona katılmıyor musun, Keisuke?"

"Yanlış anladın," diye bocaladım.

Chifuyu, Kazutora'yı odanın diğer ucuna savurup boynunu kütletti. "Tepki göstermen gerekenden çok daha uzun bir an boyunca ona izin verdin."

Chifuyu, benden yedi santim kısa ve çok daha cılızdı ama o an bunların hiçbir önemi yoktu. Ondan korkuyordum. Kazutora'nın kolunu basitçe kıran çocuk, ürkütücüydü.

"Benimle gel," dedi buz gibi bir sesle ve ona uymak dışında bi' sikim yapamadım. Kazutora'ya bakmaya bile cesaretim yoktu.

Son birkaç günde, ciddi anlamda yakınlaşmıştık. Dışarıda takılırken, randevudaymışız gibi davranıyordu hatta. Eski tanıdıklarını kovalıyor, tüm ilgisini bana yöneliyordu. Özellikle de kızları terslemesinden hoşlanıyordum.

Ve... hepsini sikmiştim şimdi.

"Beni hayal kırıklığına uğrattın," derken otoriterdi sesi. Konumlarımızı zalimce vurgulayacak kadar sertti de.

Sırtımı duvara yaslamış, önümdeki bedene tırsarak bakıyordum. "Üzgünüm, ö-"

Yumruğunu duvara geçirerek susturdu beni. Duvarın boyası kalkmış, harcı çatlamıştı.

"Beni kırdın," dedi ve bir yumruk daha savurdu duvara. Kazutora'nın dokunduğu yere kaydı gözleri. "Beni sevdiğini söylüyorsun ama o piçin sana dokunmasına izin veriyorsun."

Sertçe yutkundum. "Yemin ederim ki yanlış anladın, Chifuyu. Göründüğü gibi değildi."

Bir yumruk daha.

Parmak kemiklerini çatlatmıştı muhtemelen çünkü acısını hissedebiliyordum. Kanlı eklemleri umrunda bile değildi.

"Ne gördüğümü çok iyi biliyorum." Son bir yumruk daha savurup geriledi. "Midemi bulandıyorsun, Baji."

Baji.

Ona dokunacaktım ki benden iyice uzaklaştı. Mideme saplanan acı, korkunçtu. Bana soyadımla seslenmesi berbattı. Tanrım, bok gibi hissediyordum.

Dizlerimin üstüne devrildiğimde bile bana acımamıştı. Kanayan eli, parkeyi yoğun bir kokuya bulamıştı. Chifuyu'nun kokusu, ilk defa acıtıyordu.

"Seni önemsemeye başlamıştım," derken acı doluydu sesi. "Sana güveniyordum."

Karnıma sarılarak inledim. "Göründüğü gibi değildi, yemin ederim. Özür dilerim, Chifuyu."

Tısladı. "Biraz daha gecikseydim seni öpecekti." Acıdan dolan gözlerime hissizce baktı. "Belki de gecikmeliydim. Belli ki bana yeterince sadık değilsin."

Sancı kötüleşince yutkunamadım bile. "H-hayır, öyle değildi. Kazutora, beni hipnotize etti sanırım." Dişlerimi sıktım. "Sana sadığım. Seni çok seviyorum, Chifuyu."

Bakışları iyice karardı. "Bir daha asla, beni sevdiğini söyleme. Senden nefret ediyorum, Baji!"

Gidişini izlerken tamamen iki büklüm olmuştum. Tanrım, ne bok yemiştim ben?

kaos oyş

















vampir trajedisi || tokyo revengers Where stories live. Discover now