0.3

3.7K 401 298
                                    

Baji

Yeni hayatına uyanan bir vampir, yoğun bir açlık çekerdi. Gördüğü ilk kişinin boynuna yapışmak için dayanılmaz bir çekim hisseder, zaptedilmezse de kontrolünü tamamen yitirebildiydi. Kanı doğrudan kaynağından tatmak isterdi.

Ve... yeni vampir, bu çekimi ona hayat veren vampire karşı çok daha yoğun bir şekilde hissederdi. Çekimin boyutu arttıkça da aradaki bağımlılık kontrolden çıkardı.

Bu lanet, en büyük vampir cezalarından biriydi kesinlikle.

Kanımı büyük bir açlıkla emen çocuğu sertçe kavrayıp odanın diğer ucuna fırlattım. Benden beslenmemeliydi. Aramızdaki bağı arttıracaktı ve ikimiz de boku yiyecektik.

Sırtı duvara çarpınca alt dudağını yaladı. "Beni en nefret ettiğim yaratığa dönüştürdün." Fazla eşya olmayan odayı incelemeye başladı. "Tüm sorumluluğu üstlenmekle cezalandırıldın, değil mi?"

Saniyeler öncesine dek birbirimize değen vücutlarımızın hayalini görmezden gelmeye çalışarak yatağın ucuna oturdum. Dudaklarının yumuşak baskısı ve dişlerinin sertliğini hâlâ hissedebiliyordum. Boynum, hiç olmadığı kadar hassaslaşmıştı.

Hâlâ cevap bekleyen çocuğun alev alev yanan gözlerine bakamadım. "Tüm bunları nereden biliyorsun?"

Çenemi kavrayıp ona bakmaya zorladı beni. "Annem, vampirdi. Babam, o boktan yaratık yüzünden ölmüş." Tiksintiyle dudak büktü. "En azından, büyük babam böyle söyledi. Vampirlere dair tüm sikik bilgilerle dolu bir mektup bırakmış babam. Öleceğini biliyordu belli ki."

Ürperdim. Kokusunun beni neden cezbettiğini anlamıştım. Vampir kanı taşıyan insanlar, çok daha yoğun bir koku yayardı. İki yıllık vampir ömrümde, kokusuyla çarpıldığım tek kişi de Chifuyu Matsuno'ydu.

"Özür dilerim," dedim duyduklarımı sindirmeye çalışırken. "Yine de seni öylece bırakamazdım."

Yanıma oturup içini çekti. Sakinleşmiş gibiydi. "Okulda, hiç kimseyle muhattap olmazdın. Bir ödev için eşleştiğimizde bile kaba davranmıştın." Tişörtümü çekiştirdi. "Tuhaf birisin."

Omuz silktim. "Sen de tuhafsın. Nazik tavırlarına ne oldu?"

Yeniden gırtlağıma yapıştı. "Senin gibi bir yaratığa, hele de beni lanetleyen piçe, iyi davranmaktansa kendimi öldürürüm." Dişlerini sıktı. "Sikeyim, ölemem ki." Tiksintiyle itti beni. "Midemi bulandırıyorsun."

Gırtlak sıkma fetişi vardı belli ki.

Boynumda kalan soğuk hissi yok saymaya çalıştım. "Bence ölmekten iyidir. Sana kimin saldırdığını hatırlamayı dene." Komodinde duran bıçağı işaret ettim. "Bunu kullanmış."

Alt dudağını dişledi. "Beni öldürmeye çalışan kim olabilir ki? Hiç kimseyle bir sorunum yoktu. Belki de hırsızlık için falandı."

Kafamı olumsuzca salladım. "Cüzdanın ve içindekiler duruyordu."

Belki de ilk defa, üstündeki tişörtümü fark etti ve kızardı. "Şey, kıyafetlerim nerede?"

Sikeyim, fazla sevimliydi.

"P-paçavraya dönmüştü." Bakışlarımı kaçırdım. "Sana olacağını düşündüğüm tek şey de bu tarz tişört ve gömleklerimdi."

Tişörtü umutsuzca çekiştirdi. Tişörtüm kalçasını bile zar zor kapatıyordu. "Evime gitme şansım yok sanırım." Başımı salladım. "Adresimi versem kıyafet getirebilir misin?" İyice kızarmıştı. "D-daha önce fark etmeliydim."

Kanımın kaynadığını, parmak uçlarımın yüzünü avuçlamak için kıvrandığını hissedebiliyordum. Chifuyu Matsuno, kusursuzdu.

Adresi aldığım gibi kaçarcasına uzaklaştım ondan. Aksi takdirde işlerin rengi değişecekti...












vampir trajedisi || tokyo revengers Where stories live. Discover now