1.9

3K 336 333
                                    

Chifuyu

Takemichi'nin gösterdiği şekilde boşluğa savurdum bıçağı ve sızlayan uzuvlarımı yok saymaya çalıştım. Keisuke'ye olanların tekrarlanmamasını sağlayacaktım. Gerekirse Tenjiku Klanının tamamını sikecek kadar güçlenecektim.

"Biraz ara vermelisin," dedi Keisuke ve okuduğu kitabın arasına ayraç koydu. "Kendini çok zorluyorsun."

Son bir hamle daha denedim ve terden üstüme yapışan tişörtümü çekiştirdim. Ağaca yaslanmış, sevimli bir tebessümle beni süzen Keisuke muhteşem bir manzaraydı. Onu beğenmeyi sorun etmiyordum artık. Yokluğuyla sınanmak, nefretimi bile eritmişti.

Bir hafta içinde ciddi anlamda toparlanmış, eski gücünü kazanmıştı ama hâlâ üstüne titriyordum. Ona bolca sarılma ve öpücük sunarak her daim iyi hissetmesi için çabalıyordum.

Yanına oturup terimi sildim. "Gelişmek için sadece birkaç ayım var."

Yirmi bir yaşından sonra, pek de gelişme şansım kalmayacaktı. Gerçi, annemden gelen kan yüzünden çoğu vampirden daha güçlüydüm. En azından, Takemichi böyle söylemişti. Lanetli mirasım, geç sayılır bir yaşta dönüştürülmemi telafi ediyordu.

"Şehre inmek ister misin?"

Birkaç defa yutkundum. "Kurul izin verir mi ki?"

Alt dudağını yalayıp gülümsedi. "İzin verildi bile. Sana söylemek için durmanı bekliyordum. Benimle olduğun sürece hiçbir kısıtlamayla uğraşmayacaksın." Bir anlığına kederle doldu gözleri. "Yani, benden tamamen kurtulamıyorsun henüz."

Çenem kasıldı. "Sikik sikik laflar etmeyi kes. Senden kurtulmak isteyen yok."

Ona alışmıştım. Yaklaşık iki aydır sürekli birlikteydik. Kanına ve tenine bağımlıydım. Onsuz yaşadığım hayatım, kelimenin tam anlamıyla geçmişte kalmıştı. Onsuz yapamazdım.

Titreyerek öptüm boynunu. "Benimle kalacaksın, değil mi?"

Nemli saçımı okşadı. "Kalacağımı biliyorsun."

Gecenin hatırası çürükleri şefkatle öptüm. "Öyleyse, kurtulmaktan bahsetme."

Eve ilerlerken sımsıkı tutmuştum güçlü elini. Bir hafta sonra okulum başlayacaktı ve bugünü sorunsuz atlatabilirsem kurul bunu sorun etmezdi. Keisuke ile aynı sınıftaydık zaten. Ses ve kokular yorduğunda ona sığınarak yatışabilirdim.

Dış kapının önünde sigara içen Kazutora, saf bir nefretle bakıyordu kenetli parmaklarımıza. Keisuke'ye yaklaştığı anda belasını sikerdim ve bunu o da biliyordu.

Ah, bir dahakine kolundaki her bir kemiği kıracaktım.

Keisuke, bize anlamsız bakışlar atsa da hiçbir şey söylememişti. Aramızdaki gerilimin altında yatan gerçekleri ona söyleyemezdim. Kazutora'dan etkilenmesi, aramızdaki bağı zedeleyebilirdi.

Hızlı bir duş almış, elime ilk geçen kıyafetleri giyerken gergindim. Klana ait birkaç mekâna daha gitmiştik ama hiçbirinde insan yoktu. İnsanlarla etkileşime geçme fikri cidden de geriyordu.

Saçımın dipleri iyiden iyiye siyaha dönse de açıcı kullanmak istemiyordum. Doğal rengi, vampir dünyasında daha az sırıtırdı zaten.

Gerçi, liderimiz Mikey saçını sapsarı yapıyordu ama o liderdi sonuçta.

"Çuvallarsam ne olacak?" diye sordum telefonuyla oynayan çocuğa ve küpemi taktım.

"Daha sonra yeniden denersin." Güven verici bir şekilde gülümsedi. "Biraz rahatla, iyi olacak."

vampir trajedisi || tokyo revengers Where stories live. Discover now