1.8

3.1K 342 273
                                    

Baji

Hislerimi geri kazanırken soğukluk hissettim. Buz gibi bir temas vardı. Boğazımın kurumuş, uzuvlarım sancı içindeydi ama soğuk temasa odaklanarak kendimi yatıştırmaya çalıştım. Kokuyu aldım sonrasında. Beni her daim kutsayan kokuyu ve öksürerek uyandım.

"Tanrım," diyordu Chifuyu. "Uyandın." Yüzümdeki parmaklar sırtıma kaydı ve yanağımı öptü. "Sana kan getirmeliyim."

Refleksle yakaladım kolunu ve görüşümü odaklamaya çalıştım. "Gitme."

Chifuyu'nun gözlerinin akı kızarmış, altları da morarmıştı. Duyularım tamamen açılmıştı. Sikeyim, acısını ve korkusunu hissedebiliyordum. Benim yüzümden incinmişti. Bunu telafi edene dek kanımı ona sunmalıydım.

Yanaklarımı avuçlayıp kurumuş dudaklarıma nazik bir öpücük sundu. "Kendini yormamalısın."

Omzum ve kaburgalarım berbat durumdaydı. Fena yaralanmıştım. Tenjiku, cidden de güçlü vampirlerle doluydu.

Boynuna sokulup güçsüzce sarıldım incecik bedenine. "Benimle kal."

Başımın tepesini öpüp nazikçe sarıldı. "Seni asla bırakmayacağım. Bir daha asla gözümün önünden ayırmayacağım seni."

Onu çok seviyordum. Belki de bağımlılığımı aşk sanıyordum ama umrumda bile değildi. Chifuyu bana iyi davrandığı sürece sonsuza dek tapabilirdim ona. Ah, onunlayken çok daha iyi hissediyordum. Daha az yalnız.

Beni yatağa yeniden yatırıp saçımı okşadı. Gerçekten de uyumamıştı sanırım. Çok yorgun görünüyordu.

"İki gündür baygındın," dedi kederli bir sesle ve gözlerini kırpıştırdı. "Takemichi'nin verdiği merhemlerle yaralarını ovmak dışında hiçbir sikim gelmedi elimden." İrice bir gözyaşı, yanağına yol alırken alt dudağını ısırdı. "Ç-çok korktum, Kei."

İki gün mü? Siktir. Sanki çok daha uzun zamandır onu beslemiyormuşum gibi geliyordu.

Yanağını avuçlayıp birkaç defa yutkundum. "Özür dilerim. Benim yüzümden acı çektin."

Birkaç gözyaşı tanesi daha firar edince başını eğdi. "Hepsi benim suçum, Kei. Seni korumam gerekirdi."

Onu göğsüme çekiştirince memnuniyetle sokuldu bana. Hıçkırıkları ruhumu kanatsa da ona sarılmak dışında hiçbir sikim gelmiyordu elimden. İçgüdüsel olarak kendini suçlamayı kesmesini ben bile sağlayamazdım. Üstelik, bitkin ve de zayıftım.

Bu defa fena dayak yemiştim amına koyayım.

Chifuyu, yatışınca boynuma birkaç öpücük kondurup benden uzaklaştı. "Kan içmelisin. Hemen getiririm."

Chifuyu gidince yeniden öksürdüm. Toman üniformam yerine, eşofman altı ve tişört vardı üstümde. Herhangi bir ısırık izi de yoktu vücudumda.

Siktir, Chifuyu iki gündür beslenmiyordu. Boynumda bir sızı hissettim. Onu beslemeliydim. Tanrım, baygınken bana dokunmaması inanılır gibi değildi. Kendisini tutmayı nasıl başarmıştı ki?

Chifuyu'nun getirdiği kanlı içeceği tek yudumda bitirip kan eklenmiş baharatlı krakerleri de hızlıca yedim. Chifuyu, buruk bir tebessümle izliyordu beni. Beni seviyor ya da en azından benden hoşlanır gibi görünüyordu.

Kolumu uzattım. "Açlık çekiyorsun, değil mi?"

Bileğimi öpüp yanağını sürttü. "Seni yormayacağım. Bastırıcı ilaçlarla idare ediyorum."

Reddedilmek, bir acı dalgası yaymıştı. Dişlerimi sıktım. Kanımı emmesini istiyordum. Sivri dişlerinin etime gömülmesini ve canımı yakmasını...

Kararan bağışlarım karşısında yutkundu. "Yeni uyandın, Kei. Düzgün dur."

Bileğimi ağzına dayadım. "İki gün, fazla uzun."

Titreyen damarlarımın üstünü yalayıp geriledi. "Seni emmeyeceğim. Yaraların iyileşene dek olmaz."

Acım katlanırken titremelerim artmıştı. İki gün boyunca, sivri dişleri bana dokunmamıştı. "Başka biri mi var?"

Sert bir öpücük verdi dudaklarıma. "Asla."

Ensesini yakalarken gücümü kazanmaya başlamıştım bile. Açlıkla baktım dudaklarına. "Öyleyse beni bundan esirgeme, Fuyu."

İradesi dağıldı ve sivri dişleri bileğime gömüldü. Titrek bir nefes aldım. Tanrım, cidden de mazoşistleşmiştim. Chifuyu'nun verdiği acının bağımlısıydım.

"Beni delirtiyorsun," dedi emmeyi bırakınca. Yarayı nazikçe öpüp kanımı yaladı. "Ciddi ciddi delirtiyorsun."

Kıkırdadım. "Ödeşmiş oluyoruz yani."

Yanağımı öptü. "İyileştiğin için minnettarım." Ellerimi kavrayıp içini çekti. "Bundan sonra daha çok çalışacağım. Güçlenmek ve seni korumak istiyorum."

Parmaklarımız iç içeydi. "Seni korkuttuğum için üzgünüm."

Parmaklarıma nazik öpücükler kondurdu. "Senin suçun yok, Keisuke. Benim olanı koruyamadığım için tüm suç bana ait." Sımsıkı sarıldı parmaklarıma ve kararlı bir bakış attı. "Yeminim olsun ki seni koruyacağım."

Aşkla baktım güzel yüzüne. "Seni seviyorum, Chifuyu."

Bakışlarını kaçırsa da ellerimi bırakmamıştı. "Cidden aptalsın."

Kıkırdayıp omzuna sokuldum. "Senin aptalınım."

Chifuyu, saçımla oynamak için sol elimi bırakınca donakaldım. Kirli değildim. Gayet temiz ve de düzgün durumdaydım ama... nasıl?

Chifuyu, gerildiğimi hissedince belime sarıldı. "Sorun ne?"

"Saçım falan temiz," diye bocaladım.

Gür bir kahkaha atıp saçımı öptü. "Seni yıkadım. Yaralı ve toprak içinde uyumana izin veremezdim."

Kızarıyordum. Siktir, baya baya utanmıştım. Omzuna daha da gömülürken bi' tur daha uykuya gömülesim vardı.

"Seni çıplak görmeye bayılıyorum," dedi belimi okşarken. "Tamamen benim olman öylesine güzel ki."

Utancıma lanet etsem de ondan uzaklaşmadım. Tatlı kokusu çok güzeldi. "Sen de benim olsan keşke."

Belimdeki eli bir anlığına kasıldı. "Seni kaybetmek istemiyorum. Bildiğim tek sikim bu."

Şimdilik buna tutunabilirdim sanırım.

gece bölümü, h.o











vampir trajedisi || tokyo revengers Where stories live. Discover now