1.1

3.2K 362 523
                                    

Chifuyu

Odanın en dibindeki koltukta otururken iğrenç hissediyordum. Onu zorladığım için kanının tadı bile acılaşmış, midemi ağrıtmıştı. Sikeyim, sorunum neydi ki? Neden onu zorlamıştım ki?

Sancı kötüleşirken iki büklüm olmamak için dişlerimi sıktım. Takemichi, beni uyarmıştı. Kanını emdiğim sürece Keisuke'ye iyi davranmam ve onu incitmemem gerektiğini söylemişti. Ben de ona uymuştum. En azından, bir saat öncesine dek.

Acısını hissedebiliyordum. Onu mahvetmiştim.

Bir boka yaramayacağını bile bile insan kanı içtim. Keisuke, banyodan çıktıktan sonra yüzüme bile bakmamıştı. Muhtemelen diğerlerinin yanındaydı şu anda.

Sancı kötüleşince çığlık atarak devrildim. Bir an önce kendimi affettirmek zorundaydım.

Kanı bitirip saçımı düzelttim ve salona indim. Çoğu üye buradaydı ama Keisuke yoktu. Kokusunu da alamıyordum zaten. İçimi çekip dışarıya çıktım. Soluk güneşte rahatsız hissetsem de onun bulmalıydım. Ormandaydı, biliyordum ki oraya sığınmıştı.

Güdülerimin beni sürüklemesine izin verirken gözlerimi kırpıştırdım. Güneş, cidden de zayıflatıyordu. Bir sancı daha saplandı mideme. Keisuke cidden kötüydü ve onu bir an önce bulmam gerekiyordu.

Çam ağaçlarının çevrelediği toprak kaplı zeminde uzanıyordu. Kollarını başının altına koymuştu. Kehribar gözleri kızarmıştı ve gökyüzüne çevriliydi.

Yanına uzanıp içimi çektim. "Konuşabilir miyiz?"

"Emret gitsin." Buz gibiydi sesi. "İyiyi oynamana gerek yok."

Sancı kötüleşince gözlerim dolmuştu. "Keisuke, lütfen. Çok üzgünüm."

Doğrulup soğukça baktı acılı halime. "Ben de üzgünüm, Matsuno."

Soyadımla seslenmesi acımı yeni bir seviyeye taşırken karnıma sarıldım. "Y-yapma."

"Kusman gerekiyor," dedi bakışlarını çevirirken. "Zorladığın için bir çeşit zehirlenme geçiriyorsun."

Çaresizce tuttum kolunu. "Beni affetmen için ne yapmalıyım?"

Kolunu kurtardı. "Birazdan yola çıkacağız. İşini bitirmek için fazla zamanın yok."

Gidişini izlerken acıyla inledim. Ölecek gibiydim. Belki de ölürdüm. Tamamen ölümsüz değildim sonuçta. Cidden lanetlenmiştim.

Sancılar bedenimi sarsarken kusmaya başladım. Kustukça azalıyordu ağrım. Bana kızgın olduğu halde bana yardım ettiği için Keisuke'ye borçlanmıştım.

İşim bittiğinde kan gölüne dönmüştü ortalık. En azından üstüm batmamıştı. Sarsak adımlarla döndüm ön bahçeye. Çok daha iyi hissediyordum ama hâlâ affedilmeye muhtaçtım.

"Evet," diye neşeyle bağırdı Mikey. "Tenjiku ile kapışmadan önce iyice eğlenmeliyiz. Aptal abimin kıçını tekmelemek için sabırsızlanıyorum!"

Tenjiku Klanı, Toman'ın en büyük rakibiydi. Mikey'nin üvey abisi Izana ve birkaç güçlü vampir tarafından yönetiliyordu. Takemichi'nin dediğine göre zaman zaman kanlı savaşlara giriyorlardı. Savaşırken giyilen üniformayı almıştım ama giymek için sabırsızlandığım söylenemezdi.

Herkes motosikletine ilerlerken çaresizce baktım Keisuke'ye. Keisuke, omuz silkti. "Arkama binebilirsin."

Uzattığı kaskı alıp ona fazla değmemeye çalışarak oturdum motora. "Belime sarıl," dedi ters ters. "Devrilirsen falan uğraşamam."

Ona uyarak sıkıca sarıldım ve yola çıktık. Takemichi, malikanenin Tokyo merkezine uzak olduğunu söylemişti. Vampir hızıyla dakikalar içinde şehir merkezine ulaşmak mümkündü ama taşıtlarla uzun sürüyordu.

Kaslı karnına sarılırken daha az boktan hissediyordum. Hâlâ sinirli ve kırgındı ama ona dokunmama izin verecek kadar da iyiydi. O da acı çekiyordu gerçi.

Kırsaldan şehir merkezine geçerken daha sıkı sarıldım ona. Kontolü yitirip birilerine saldırmaktan korkuyordum. Tüm kokular birbirine giriyor, başıma sancılar saplanıyordu.

Tüm bu karmaşaya alışmak mümkün müydü cidden? Keisuke bunu nasıl başarabilmişti?

Tenha bir sokakta durduk. Bildiğim Tokyo'dan fazlasıyla uzaktı burası. Kendi boktan mahallem bile daha güvenli bir bölgedeydi.

"Yanımdan ayrılma," dedi motordan inerken.

"Yapma ama," diye araya girdi Kazutora. "Biraz eğlenmeyi hak ediyorsun, Kei."

Gırtlağına yapışıp duvara vurdum onu. "Seni gebertirim, Hanemiya."

"Hepinizden bıktım," dedi Mitsuya ve göz devirerek girdi binaya. Hakkai denen çocuk da onu izledi.

Kazutora, göz kırptı. "Böylesine sinirlenmek için fazla şirin bir suratın var, Matsuno."

Dişlerimi sıktım. "Keisuke'den uzak duracaksın."

"Bu kadarı yeterli," dedi Takemichi ve beni geriye çekti. "Düzgün durun."

Draken de Kazutora piçini azarlıyordu. Tanrım, bu heriften cidden nefret ediyordum.

Keisuke, soğukça baktı gözlerime. "Kendine gel."

Yumruklarımı sıktım. "Çok meraklıysan o piçle oynaşabilirsin. İstediğini yap."

Takemichi'nin koluna girip onu ardımda bıraktım. Keisuke cidden de sinir bozucuydu.

buradaki kadar yüksek gerilimli olacağını düşündüğüm bi adet bajifuyu yükledim, stepbrother complex, belki bakarsınız falan ,d












vampir trajedisi || tokyo revengers Where stories live. Discover now