2.7

2.8K 327 336
                                    

Baji

Tüm gözlerin üstüme dikilmesine alışkın değildim. İnsanlar, hele de insanken, göz ucuyla bakmakla yetinirdi bana normalde. Sert görünüşüm ve agresif tavırlarım da anti-sosyallik düzeyimi iyice yükseltirdi.

Tanrım, resmen bana bakıyordu herkes.

Daha doğrusu, Chifuyu'yla yan yana yürürken onunla el ele tutuşmama bakıyorlardı.

Chifuyu, okula yaklaşınca elime yapışmış ve dersliğe ilerlerken de yanağımı öpmüştü. Ona yaptığım piçliğe rağmen verdiği sözü tutuyor ve bana iyi davranmayı sürdürüyordu.

Chifuyu, dönüşümünden önce popülerdi. Herkesin taptığı, etrafında olmaya çalıştığı, kusursuz ve de şirin çocuktu o. Tek bir tebessümle tüm kızların çığlık atmasını sağlayabilirdi de.

"Matsuno-kun!" Sözcü gibi seçilen kız önümüzü kesti ve bana soğuk bir bakış attı. "Uzun zamandır yoktun. Dün, Keiko'yu da kovmuşsun zaten. Neyin var?"

Keiko.

İnek memeli Keiko.

Chifuyu, kıza ters ters baktı. "Sülük tiplerle uğraşmaktan bıktım." Ellerimizi kaldırıp kızın gözüne soktu. "Üstelik, artık erkek arkadaşım var."

Kendi tükürüğümde boğulacaktım neredeyse.

Kızın şaşkınlığı öylesine rezildi ki kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırmam gerekmişti. Kızların biriciği, bir zamanların çapkını olan çocuk tamamen benimdi artık. Hem de sonsuza dek.

Chifuyu, beni sevmediğini söylese de bana düşmeye başladığının farkındaydım. Yediğim boka rağmen beni affetmeye çalışmazdı yoksa.

Yine de... kırgındı hâlâ. Benden çekiniyor, yeniden vahşileşmemden korkuyordu.

Onu bir daha asla korkutmayacaktım. En değerlim ve de hayatımın aşkıydı o. Sonsuza dek birbirimize bağlıydık ve onu sevgiye boğmaya kararlıydım. Her ne olursa olsun onu incitmeyecektim.

Cam kenarındaki sıralardan birine oturunca başını omzuma yasladı. "Ders başlayana dek uyuklayabilir miyim? Gözlerim çok ağrıyor."

Yumuşacık, giderek siyaha dönen, saçını nazikçe okşadım. "Tabii ki."

Chifuyu, vampirliği ciddi anlamda çabuk benimsemişti. Doğuştan sahip olduğu vampir kanının etkisiydi muhtemelen. Sadece iki ayda, topluma karışmaya baya baya alışmıştı. İnsan kanı içmeyi hâlâ sevmiyordu pek ama bu konuda tüm suç bendeydi. İlk kan temasını benimle yaşadığı için en çok benim kanımı seviyordu.

Hoca gelene dek omzumdan ayrılmamış, tatlı kokusuyla beni de mayıştırmıştı. Tanrım, Chifuyu cidden çok güzel kokuyordu. Hele de huzurluyken.

Ders arasında kütüphaneye sıvışmış, karşılıklı oturuyorduk. Okuldaki en sakin bölüm burasıydı kesinlikle. İlk haftadan kütüphaneye uğrayan olmazdı pek.

Elimi kavrayıp hafifçe gülümsedi. "Bana eşlik edip işleri kolaylaştırdığın için sana minnettarım." Parmaklarımı öptü. "Beni rahatlatıyorsun."

Utanmıştım. Üst üste iki gece boyunca, tükenene dek seviştiğimiz halde beni utandırmayı başarabiliyordu hâlâ. Tanrım, teninin kusursuz kıvrımlarına sokulmak öylesine güzeldi ki...

Yumuşacık yanağını okşadım. "Seni çok seviyorum. Baya baya aşığım sana."

Yanaklarını kaplayan tatlı pembelik yüzünden çığlık atacaktım neredeyse. Utangaç Chifuyu, fazla mükemmeldi!

"Sana aşk veremeyeceğimi biliyorsun." Acı doluydu gözleri. "Keşke verebilsem ama yapamıyorum. Senden önce çokça kahrettiler beni."

Bana aşık olma yoluna girmişti ama bunu suratına vuracak değildim. Kırılabilir ya da sinirlenip kolumu kırabilirdi. Hem, zamanla kabullenirdi nasılsa, değil mi?

Ellerini nazikçe kavrayıp onu erittiğini bildiğim bir gülüş yaydım suratıma. "Seni üzen herkesi öldürürüm."

Gözlerini kırpıştırıp yutkundu. "Sana dokunanı bile öldürürüm, biliyorsun."

Bileklerine birer öpücük kondurup yanağımı sürttüm. "İyi ki benimlesin, Fuyu."

Elini saçıma daldırıp nazikçe okşadı siyah tutamları. "Beni terk etmekle korkutma, tamam mı?" Alt dudağını ısırdı. "Canımı fiziksel olarak yakmanı kaldırabilirim ama yokluğuna dayanamam." Dolmaya başlayan gözlerini kırpıştırdı. "Lütfen, bırakma beni."

Tanrım...

Yanındaki sandalyeye geçip sımsıkı sarıldım zarif bedenine. Göğsüme sokulup belime doladı kollarını. Zangır zangır titriyordu.

"Seni asla bırakmayacağım, sevgilim."

Rahatlamaya başlamış, iyice sokulmuştu. "Senden başka kimsem yok, Kei. Sahip olduğum ilk ve tek kişisin."

Acısının saflığı, göğüs kafesimi sızlatıyordu. Başının tepesini öptüm. "Benim de senden başka kimsem yok, Fuyu."

Kollarımın arasından sıyrılıp yanaklarımı avuçladı. Kızarmış yanakları, kanlanmış gözleri ve titreyen dudaklarıyla öylesine kırılgan görünüyordu ki...

Dudaklarıma minik bir öpücük verdi. "Sadece ikimiz olalım hep, yalvarırım." Gözlerini kırpıştırdı. "Beni dövsen bile gıkım çıkmaz, yemin ederim. Yeter ki benimle kal."

Hassiktir.

Boynundan beslenmediğim halde, muhtemelen acı çektiği için, köleleşmeye başlamıştı.

Otoritemi toplamaya çalışıp ellerini tuttum. "Her ne olursa olsun ayrılmayacağız, sevgilim." Burnunu öptüm. "Yeminim olsun ki sana vurmayacağım bir daha. Kontrolümü yitirmeyeceğim asla, tamam mı?"

Bir anlığına bayıklaştı bakışları. "Tamam, Kei."

Onu göğsüme bastırırken panik yüzünden titriyordum. Tanrım, Chifuyu sahiden de köleleşiyor muydu?

Karşılıklı işaret bağı, mutlak birlikteliği ve de denkliği simgelerdi. Baskınlık ve pasiflik akışkanlaşır, sahip-köle durumu bile karışırdı.

En başından beri bana hükmeden Chifuyu, pasifleşmeye başlamıştı ve bu... korkutucuydu.

biraz da pasif fuyu'yu görelim bence ^^







vampir trajedisi || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin