32. Bölüm~'Son Saniye'

661 50 10
                                    

Hazal'dan son mektup bu şekildeydi. Anlamıyorum, bu Kenan'ın yaptıklarına veya Hazal'ı neden öldürdüğüne. Gözlerimdeki yaşlara engel olamadım.

- Damla, iyi misin?

- Ben, iyi değilim Sarp.

- Tamam sakin ol, geçti..

Dedi beni kollarının arasına alıp sıkıca sarılırken. Onun bana sarılması neden bilmiyordum ama bana iyi gelmişti.

Mektupu olduktan sonra Sarp'a verdim. Hazal mektupta ki son cümleleri meğersem bize veda ve Kenan'ı katili ilan ettiği cümleleriymiş. Esin ve ben sandalyede öylece birbirimize bakıyorduk. Sarp ise bize su almaya gitmişti. Esin benim gözlerimin içine bakmaya devam ederek şöyle dedi.

- Damla, Hazal'ı gerçekten Kenan öldürmüş! Biz neden şu an sessiz şekilde birbirimize bakıyoruz? Gidip o alçak Kenan'ı yakalamamız gerek!!

- Sakin ol Esin, bu bizim işimiz değil. Biliyorsun. Kenan bizden daha çok profesyonel.

- Egemen ve Maraz nerede? Mektupta Maraz ile daha tanışmadığımız ondan bahsetmemiş. Ama Egemen'den bahsetti!

- Yaklaşık bir gün oluyor. Bir dakika...

- Aklına birşey mi geldi Damla?

- Biz Egemen ve Maraz'ı en son gördüğümde onlara bizim peşimizden gelmelerini söyledim. Ya Kenan onlara engel olduysa?

- Ne!?

Konuşmamızın esnasında emniyet odasının kapısı açıldı. Sarp ellerinde iki şişe su ile karşımızda duruyordu. Su şişelerini bize uzattıktan sonra bize iyi bir haber vereceğini ekledi.

- İyi bir haberim var size.

- Neymiş o haber?

- Mektuptaki parmak izleri kurbanın yani Hazal Ergin ile eşleşiyor. Bu demek oluyor ki mektubu gerçekten Hazal yazmış.

- Eee, bunu biliyorduk zaten?

- İyi kısmı şu, Hazal mektupta katilinin Kenan olduğunu söylemiş. Zaten bizim ekipler adliyeden çıkan karar ile Kenan'ı yakalama kararı çıkarmışlar bile. Şu an arama çalışmalarını başlatıyorlar.

- Bir an önce bulunsun o pislik!

- Bulunacak Esin, sakin ol.

Yaklaşık on dakika boyunca öyle sessizce oturduk. Kendimize geldikten sonra Sarp artık zamanın geç olduğunu ve eve gitmemizi söyledi. Karşılık veremedik. Yorgunduk ve bitkindik, emniyet odasından çıktık ve Sarp'ın arabasına bindik.

Esin ilk defa yol boyunca konuşmadı. Mektupta yazanlar tek beni değil Esin'i de etkilemişti. Yol boyunca sessizlik devam ederken Esin bir anda bize doğru dönerek bana seslendi.

- Damla.

- Efendim Esin?

- Biz Barış'ın cenazesine gitmedik değil mi?

- Bu şimdi nereden çıktı?

- Ya Damla, biz sadece mezarına gitmiştik. Ama cenazesinden bize hiç bahsedilmedi!

- Bu olayı sonra konuşuruz Esin.

- Peki.

Esin'in bu düşüncesi yorgun halimde bile aklımı alt üst etmişti. Gerçekten Barış'ın cenazesi ne zaman oldu hiç haberimiz bile olmadı. Bu olayı düşünürken telefonumdan gelen bildirim ile irkildim. Bildirimi gönderen kişiye baktığımda daha da çok irkildim. Bir mesaj gelmişti ama Kenan'dan! Mesajda şöyle yazıyordu.

KENAN: Selam Damla yine ben tabii ki :) Egemen ve Maraz'a birşey olmasını istemiyorsan atacağım adrese gel. Sakın arkandan polis falan getirmeye çalışma, eğer Esin ile mi gelirsin yoksa o komiserle mi orasını bilemem. Ama bu işe polisi karıştırsan Egemen ve Maraz'a veda et.

Kusursuz OkulWhere stories live. Discover now