44. Bölüm~'Mucize'

567 43 39
                                    

-Herkes içeri girdi!

- E o zaman ne duruyorsun Barış, patlat bombayı!

Dedi Çiğdem, Barış'a destek vererek. Şu an herşey Barış'ın elindeki o kırmızı düğmeye bağlı. Bir tarafı o düğmeye bas diyor bir tarafı ise basmaması gerektiğini söylüyor. Ama o tabiiki de aklına ilk geleni yaptı. Düğmeye bastı ve;

PAT!

Diye bir ses duyuldu, en derinden...

                                    ***

- Sarp, iyisin değil mi?

- İyiyim Damla.

Sarp'ın o kişi tarafından omuzundan vurulmasından yaklaşık yarım saat geçmişti. Sarp çok kan kaybetmişti ve omzu hâlâ kanamaya devam ediyordu. O adam Sarp'a ateş ettiği an yanına gittim ve elindeki silahı alarak hiç acımadan o adamın kafasına sıktım. Şimdi ise bu ormandan çıkış yolu arıyorduk.

Ormanda kaybolmuş haldeydik, ve tabiiki de hava kararmaya yüz tutmuştu ve biz hâlâ bu lanet olası ormandan çıkmış değildik. Sarp omuzundan vurulduğu için bir yandan onun yürümesine yardım ederken bir yandan da buradan nasıl çıkacağımızı düşünüyordum.

- Artık durmamız gerek Damla, ikimizde çok yorulduk ve hâlâ ormandan çıkmış değiliz. Bu geceyi ormanda geçirmemiz gerekiyor.

- Sanırım haklısın Sarp, şu kayalıkların arkasında biraz dinlenelim.

Sarp ile birlikte ormanın ilerisinde olan kayalıkların arkasına geçtim ve sırtımızı kayalıklara yasladık. Çok yorulmuştuk fakat bazı kişilerin peşimizde olabilme ihtimali vardı. Yinede yorgunluktan gözlerimi yavaşça kapattım ve kendimi derin uykulara bıraktım...

1 Saat Sonra...

- Buradan geçmiş olabilirler!

Bu tanımadığım ses ile hemen uyandım. Sarp başını omuzuma yaslayıp hâlâ uyurken bu sesin nereden geldiğini anlamak için kayalıktan başımı çıkararak ormanlık alana baktım. Tahmin ettiğim gibi, bizim peşimizden gelmişlerdi. Bu üç siyah maskeli kişiler bizim olduğumuz tarafı kolaçan ettikten sonra uzaklaşarak ileriye doğru gittiler. Ben ise Sarp'ı uyandırmaya çalışıyordum.

- Sarp, hadi uyan!

- Ne, ne oldu?

Dedi başını omuzumdan kaldırarak.

- Bizi arıyorlar. Silahın yanına değil mi?

Dedim onun kulağına doğru fısıldayarak. O ise başını salladı. Bende de Sarp'a ateş eden adamın silahı vardı. Bizi arayan kişilerin sesleri iyice uzaklaşırken Sarp ile birlikte ayağa kalktık.

- Şimdi ne yapacağız Sarp? Aklında bir plan var mı?

- Telefon burada çekmiyor sanırım. Evet var, geldiğimiz yoldan geri döneceğiz telefon orada çekiyordu.

Dediğinde başımı salladım ve ikimiz koşar adımlarla geldiğimiz uzun yoldan geri gitmeye başladık. Yaklaşık yarım saat içerisinde orman yolunun giriş kısmına vardık. Ormandan çıkarak Sarp'ın arabasına doğru koştuk ve arabanın içine bindik.

- Sarp arabanın tekerlekleri patlamıştı, çalışması imkansız!

- Biliyorum, burada bir yerlerde telsizim olacaktı onu bulup ekiplere haber vereceğim.

Dediğinde telsizi arabanın ön kutusundan çıkardı ve telsizi çalıştırmaya yelteniyordu ki arkamızdan başıma bir silah doğrulana kadar.

- Bırak o telsizi yoksa kız ölür!

Kusursuz OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin