3. Bölüm~'Burdan Kaçış Yok!'

2.3K 198 138
                                    

"Belki beni öldüreceksin, ama onları son kez görmeme izin ver!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Belki beni öldüreceksin, ama onları son kez görmeme izin ver!"

Diye hıçkırıklar içerisinde yalvardı ona Hazal. Ama o kararlıydı, onu burada işini bitirip okulda bir olay çıkardıktan sonra buradan kaçacaktı.

"Gözlerini kapat!"

Diye bağırdı Hazal'a. Hazal ise gözyaşları içinde gözlerini yavaşça kapattı. Gözlerini kapattığında karanlığı gördü. Karanlığı her gördüğünde aklına hep Damla'yı getirirdi. Çünkü Damla karanlıktan korkardı ve bir gün ona söz vermişti 'Senin karanlık korkunu beraber aşacağız!' diye.

Ve en çok da buna üzülüyordu. Damla'nın karanlık korkusunu aşmasına yardımcı olamadan gidecekti bu dünyadan.

"Karanlıktan korkma Damla!"

Diye bağırdı gözleri kapalı bir şekilde, sanki Damla onu duyacakmış gibi. Ve son söylediği sözde bu oldu. Kafasına bir silah dayandı ve ardından bu dünyadan uzaklaştı...

***

Neden içeri girdik? Burada ne işimiz var? Aklımda çok sorular var sanki hepsi cevaplanmayacak gibi...

İçerisi çok karanlıktı, evet karanlıktan hâlâ korkuyordum. Karanlık korkumu henüz atlatmış değilim. Hatırlıyorum da aklıma Hazal'ın bana söylediği bir söz geldi. 'Senin karanlık korkunu beraber aşacağız.' bu sözü hep aklımda o benim karanlık korkumu benimle beraber aşmak istiyordu. Ama şu an o yok, o şu an burada olmayabilir ama ben bu karanlığın içinden gözlerimi kapatarak karanlığa doğru fısıldadım.

"Senden korkmuyorum karanlık!"

İçimden haykırarak söylediğim bu söz sanki cesaretlenmemi sağlamıştı. Gözlerimi açtığımda olduğumuz duruma odaklanmam gerektiğini anladım. Karanlıkta birbirimizi göremiyorduk. Bu yüzden hepimiz telefon ışıklarımızı açtık ve yangın merdiveninden sessiz adımlarla çıktık. Diğer yangın kapısını Egemen yavaşça araladı ve kimse varmı diye kolaçan etti.

- Kimse yok, beni takip edin.

Dedi. Hepimiz Egemen'in talimatına uyduk, yavaş ve sessiz adımlarla Egemen'in arkasından ilerliyorduk. Esin yine merakına yenik düşerek Egemen'e sordu.

- Egemen, nereye götürüyorsun bizi?

- Şu ileri koridorda bütün sınıflar karşımıza çıkacak. Birisine girelim, hâlâ peşimizde olabilirler.

Biraz daha sessiz adımlarla ilerledik. Nihayet ki koridorların oraya vardık ve önümüze çıkan ilk sınıf yani 11-C sınıfına girip kapıyı kapattık. Ardından kapının arkasına bütün sıra ve masaları üst üste açılmayacak şekilde ittirdik.

Kapı dışardan birisi zorlasa bile açılmayacak hale gelmişti, bu biraz da olsun bizi güvende hissettirmişti. Ardından derin bir sessizlik oluştu. Yaklaşık beş dakika sonra sessizliği Barış bozdu.

- Böyle durup ne yapıcaz? Buradan çıkmamız gerek, ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısınız!!??

- Farkındayız, ama ne yapabilirdik? O bize saldıran hasta kişilerin ellerindeki testereleri görmedin mi? Resmen bizi doğrayacaklardı!

Diye sinirle söyledi Esin. Ne yapacağımızı düşünürken bir ses bizi irkitti. Buraya yaklaşan adım sesleri...

Hepimiz korkudan yerimizden kıpırdayamadık. Kenan eliyle "şsst" dedi ve gelen sesi dinlemeye başladık. Bu bir ayak sesiydi. Buraya doğru gelen bir ayak sesi... Esin korkudan başından ter akıyordu. Ben ise korkudan küçük dilimi yutmak üzereydim. Ayak sesleri bize daha da yaklaşıyordu, git gide bize doğru geliyordu.

Ve ses bir anda durdu. Bu okuldaki kişi kimdi? Bizden ne istiyordu? En sonunda ayak sesleri tekrar duyularak geri geri gitmeye başladı. Aradan yarım saat geçti ve ben polisi aramaya karar verdim. Zaten kimse bişey diyemezdi.

Buradan tek kurtuluşumuz polisleri çağırmaktı ve polisi arayarak yardım istedim. Benden ilk başta adresi istediler ve adresi vererek polislerin on dakikaya orada olucaklarını söylediler.

Hepimiz derin bir nefes almıştık. On dakika sonra bu kâbus bitmiş olacaktı. Umuyorum...

Yaklaşık on dakika sonra polislerin sren sesleri duyuldu. Polis bizi bahçede aramaya başladı ama ben sınıfın penceresinden cama vuruyordum, sanırım farketmişlerdi ve mührün olduğu kapıyı açarak bizim olduğumuz kata geldiler. Biz ise hangi sınıfta olduğumuzu belirtmek için sıraları geriye çektik ve kapıyı yavaşca açtık.

Fakat kapıda bekleyen polisler yoktu. Ama buraya geldiklerinden emindik. Kapıdan sağa sola bakarak polislerin gelmesini bekledik. Egemen ise camdan polislerin arabalarının orada olduğunu söylüyordu ama polislerin kendileri yoktu.

En sonunda ise alt katta gelen iki silah sesiyle yerimizden zıpladık. Polisler mi okulda olan kişilere zarar vermişti yoksa okulda olan kişiler mi polislere zarar vermişti?

Aşağıdaki olayı fırsat bilip geldiğimiz yangın kapısının içine girdik ve yangın merdivenlerinden aşağıya inerek geldiğimiz kapıyı açmaya çalıştık. Ama kapı biz girdiğimizde birisi tarafından kitlenmişti ve kapıda bir yazı olduğunu fark ettik. Telefon ışığını kapıya tutduk ve yazı belirgin hale geldi. Kapıda şöyle yazıyordu;

"Burdan Kaçış Yok!"

Evet, buradan kaçış yoktu. Sanki bir hapishanede gibiyiz gibi kapıya bunu yazmışlardı. Ama burası bir okuldu, kusursuz bir okul...

 Ama burası bir okuldu, kusursuz bir okul

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'3. Bölüm Sonu'
~Devam Edecek~

Yeni Bölümde Görüşmek Üzere 🤍🪄

Kusursuz OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin