10. Bölüm

23.6K 1.5K 142
                                    

Herkese merhaba, nazar mı ettiniz arkadaşlar yazamıyorum!

Bir haftadır asla tek kelime yazamadım, buyurunuz stok bölümleri yiyelim bakalım...

Keyifle okumanız dileğiyle.

🍂

Gece yarısına doğru müstakbel sözlümün evinden ayrılacağımızda babam sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna, annem ise yeniden arkaya oturmuş benim arabaya binmemi bekliyorlardı. Ev ahalisi içeriye girip kapalı perdelerin kenarından bizi izliyor, arabadaki ailem camları açarak ne konuştuğumuzu dinlemeye çalışıyordu. Hepsinin farkındaydık ancak buna müdahale etme gereği görmüyorduk.

"Dikkatli ol," diye tembihledi Alparslan arabayı ben süreceğim için.

"Mutluluktan havalarda uçuyor olabilirim, fakat," dedim cilveli bir şekilde a harfini uzatıp. "Gaz ile freni ayırt edecek kadar bu hayatı seviyorum. Sen merak etme yüzbaşı, aklın bizde kalmasın."

"Kalır," dedi hâlâ yüzüğünden sarkan kurdeleyi ikimizde çıkarmazken. Eli turuncu saçlarımın arasına karıştığında yanağıma sürtündü kurdele. "Benim aklım sen de kalır."

Ağzı çok iyi laf yapıyordu. Babam kendi camını kapattığında bize alan açtığı için fazlasıyla mutlu oldum.

"Sen çok tehlikelisin," diye fısıldadım yine de birisi duyar belki diye oldukça kısık sesimle. "Cümlelerin her kadının aklını alır."

"Benim kadınımın aklıyla ilgileniyorum," dedi tek kaşını havaya kaldırıp. Eli saçlarımın arasından yanağıma geldi. Elmacık kemiğimin üzerini aheste aheste okşadı. "Alıyor muyum aklını?"

"Üzgünüm," dedim kaşlarımı kaldırarak. "Aklımda sadece bunun bir yalan olduğu gerçeği var."

Gür bir kahkaha attığında elini yanağımdan çekip parmağından sarkan kurdeleye dokundu. "Teşekkür ederim Ahsen, her şey için teşekkür ederim. Bu bir oyunda olsa, yalanda olsa seni üzmeyeceğim. Sen benim sırdaşımsın. Bu bizim sırrımız." Yüzüğüne dokundu bunu söylerken. "Yarın sabah nikâh işlemleri için seni alırım. Düğün mekânlarına bakarız eğer sende istersen. Akşama doğru mobilya almaya gidelim diyor annem, annenle birlikte bu işi de aradan çıkarmamız gerekecek."

"Tamam, yarın için bir planımız yoktu zaten. Hallederiz her şeyi." Babam cama tıkladığında sırıtarak geliyorum der gibi elimi salladım. "Gitsem iyi olacak, yarın sabah haberleşiriz."

Usulen ve sırf izlendiğimizden kısaca sarıldık. Ben arabaya bindiğimde kapımı o kapattı. İşaret ve orta parmağını gözlerine götürüp ardından benim gözlerime çevirdi parmaklarını. Gözüm üzerinde demeye çalışıyordu kendince. Ara gaz yaptığımda kahkaha atarak cama vurdu işaret parmağını. Gülümseyerek ayrıldım mahalleden. Direksiyonu tutan ellerimde yüzük ve kurdele görmek sadece daha çok sırıtmamı sağlıyordu.

"Tamamına erdirsin Allah," dedi babam kırmızı ışıkta durduğumuzda. Sesiyle kendime geldiğimde parmağıma yabancı gelen yüzüğü çevirdiğimi fark ettim.

"Çok iyi insanlar," diyerek ortak oldu sohbetimize annem. "Seni de el üstünde tutuyorlar. Nasıl mutluyum anlatamam, ayağınıza taş değmesin, gülen gözleriniz solmasın annem."

"Amin anneciğim," dedim yeşile dönen ışıkla arabayı hareket ettirip. "Yarın sabah nikâh günü almaya gideceğiz. Öğleden sonra mobilya almaya gidelim diyoruz. Alparslan henüz buradayken ne kadar yol alabilirsek o kadar iyi olur benim için." Akıllarına başka bir şey gelmesin diye devam ettim. "Elbette Alparslan göreve giderse de hallederiz geriye kalan ne varsa fakat ikimizin yaşayacağı evi ikimiz inşa edelim istiyorum."

SARMAŞIK Where stories live. Discover now