25. Bölüm

23.8K 1.4K 140
                                    

Bu haftanın kapanış bölümüyle geldim. Yarın iş başı ve bu bir haftalık yıllık izin karşılığında eminim ki yığınla iş beni bekliyordur. O yüzden üzülerek önümüzdeki hafta için bölüm sözü vermeyeyim. Zaten final yolunda elimde dört bölüm stok kaldı hepsini bitirdim, geriye dönüp bakmam gereken yerler olacak. Çok değil mart ayında finali vermiş olacağız.

Keyifle okumanız ve bol bol yorum yapmanız dileğiyle.

🍂

İlk değildi ne benim için ne onun için. Fakat ilkmiş gibi titredi bedenim ve ilkmiş gibi bocaladı sanki.

Öpüşme bile sayılmayacak denli küçüktü esasında. Temas demek daha doğru olacaktı ancak bir temasın dizlerimi titretmesi normal miydi?

"Alparslan..." dedim nefes nefese. Saatlerce koşu yapmışım gibi hırçındı kalp atışlarım. Ellerim göğsünün üzerindeydi ve ilk defa onunda kalbinin düzensiz attığını hissetmek beni bocalatıyordu.

"Çok uzun bir gündü," dedi dudaklarını yalayıp. Gözleri yüzümde gezinip duruyordu. "Sende çok yıprandın." Yutkundu ve bunu olabilecek en yavaş şekilde yaptı. "Sen uyu, ben biraz hava alayım."

Dışarı mı çıkacaktı yani, hava alayım derken ne kastetmişti? 

"Ahsen az daha durursam yanında," dedi başını geriye çekip benden uzaklaştığında. "Yakınında... Duramamaktan korkuyorum anlasana."

"Alparslan," dedim başını çevirip durduğu için yanaklarından tutup onu bana bakması için zorlayarak.

Başını eğdi kabul der gibi. Niyetim konuşmaktı ben hiç söze dökmeden anladı beni. Balkon iyiydi güzeldi içimdeki ateşi söndürmeye gücü yetmesede serindi fakat Alparslan'ın saçları ıslak olduğundan oturma odasına geçtim peşimden beni takip ettiğinin farkında olarak.

"Ben sözünü çiğneyen, şerefsiz, haysiyetsiz bir adam değilim," dedi zoruna gidermiş gibi. "Ben sana evlenelim derken, öncesinde veya sonrasında, yoktu yani aklımda böyle bir şey anladın mı?" dedi anlayım istediğinden. "Sen benim aklımda da kalbimde de yoktun Ahsen." Bir itirafı gerçekleştirmekten ziyade duru bir anlatımla tasvir ediyordu hislerini. "Şimdi... Şimdi çok karıştı her şey. Ben çok karışığım. Uzak durmak isterken arıyorum, kendimi geri çekmeye çalışırken bir hoş geldin dememene takıyorum. Koyduğum sınırları aşıyorum. Ben sana karışıyorum Ahsen. Hakkım olmamasına rağmen, ben bu evliliğin içinde gerçeklik yaratmaya çalışıyorum."

Karşımda böyle boynu bükük durması ağrıma gidiyordu.

"Utanıyorum ya, yemin ederim utancımdan ölüyorum! Birini seveceksin diye, bitsin diyeceksin diye ben ölüp ölüp diriliyorum. Şimdi diyeceksin ki ne ara oldu tüm bunlar. Bende bilmiyorum! Benim aklıma ne ara sızdın, ben bilmiyorum. Seni de kurtarmak istiyorum kendimden. Uzak durmaya çalışıyorum, ben oyun diye sadece kendimi kandırıyorum çünkü oyun bitti Ahsen. Oyun bitti."

"Alp-"

"Aramadan duramadım aradım kapatamadım nasıl bir ikilemse bu şey, ne senden ne sensizlikten, ikisinden de geçemedim. O yüzden işte sen benim içime sızmadan, bana karışmadan, benim aklımı başımdan almadan bitsin istedim, boşanalım dedim." Avuç içini vurdu dizine doğru. "Doğruyu yanlışı karıştırır oldum ben Ahsen. Oyun diye başladığımız bu şeyin sana esaret olmasını ben sana yapamam. Bu asker yolu beklersin beklemezsin mevzusu da değil. Gençsin, upuzun bir yol var önünde. Hakkına girmek demek benim için bu, ben bile bile bunu yapamam."

"Alparslan," dedim sussun istediğimden. "Bitti mi söyleceklerin?"

"Bitmedi," dedi başını kaldırıp derin bir nefesi beraberinde verdiğinde. "Ahsen ben evlilik istemezken evlendim, istemediğim evlilikten de çocuğum oldu. Şimdi yine tarih tekerrür ediyor. İstemediğim evliliğin içinde, bitmesin diye dua ederken dilim bitsin derken sana da kendime de bu haksızlığı reva göremem."

SARMAŞIK Where stories live. Discover now