40. Bölüm

16.9K 1.5K 238
                                    

Merhaba, ben geldim, vallahi çok şükür yine hızlıca geldim.

Sizleri bölüme alayım, keyifli okumalar diliyorum.

🍂

Ellerim, ellerim titrememeli.

"Biri buraya baksın!" diye bağırırken buldum kendimi. Tutmasam, eğer kolundan tutmasam masanın sivri köşesine denk gelecekti kafası. Onu iki kez kanlar içinde gördüm bir diğeri olmasın isterken bakışlarım bacaklarının arasından sızan kana kaydı.

"Ahsen," dedim solgun teninde titreyen parmak uçlarımı hareket ettirerek. "Ahsen, yavrum duyuyor musun beni?" Duy beni Ahsen, sen benim susmalarımı duymuş kadınsın, konuşmalarımı da duy. Duy ne olur. "Biri buraya baksın, acil!" diye bağırdım yeniden. Öğle yemeği saati, kat boş. Sikeyim! Kucağıma almak için hamle yaparken açılan kapıyla nefesimi verdim. Devrim telaşla kapıyı açarken gözlerinin dehşetle açılmasını saliseler içinde izledim. "Yardım et," dedim. Kollarımdasın ama sana zarar veririm korkusuyla ben seni kucağıma bile almaya çekiniyorum Ahsen.

"Ambulans," dediğinde başımı iki yana salladım.

"Ben götürürüm, yollar kardan kapanmak üzere." Yeniden yüzüne bakmaya başladığımda her daim kırmızı olan o dudaklarının renginin gitmiş hali bana kafayı yedirtti. Kucağıma aldığımda ellerin her zaman olduğu gibi ensemde veya sırtımda değildi. Ellerin boşluğa düştü Ahsen, senin ellerin boşluğa düştü diye benim adımlarım savsakladı. Koridor boyunca kucağımda seninle ilerlerken herkesin buraya toplandığını fark ettim. Senin çok sevdiğin, sürekli anlatıp durduğun Selim koşarak yanımıza gelirken kimseyi beklemedim. Devrim ile yan yana arabaların olduğu yere kadar hızlı adımlarla ilerledik. Üzerine kar yağdı Ahsen, ben bir ceketi almayı bile akıl edemedim kalmadı çünkü. Bende akıl bırakmadın Ahsen.

"Benim arabayla gidelim," diyen Devrim'i başımla onayladım. Selim ne ara yanımıza gelmişti bilmiyorum kapıyı Devrim'den önce o açtı. Sen biraz da böylesin Ahsen, kime selam versen kopamaz senden. Her şeyin değerli senin. Arkadaşlığın ise en değerlisi zira benim yol arkadaşımsın.

Devrim aramaya binip çalıştırırken Selim bindiğim arabanın kapısını kapatıp ön yolcu koltuğuna oturdu hemen. Ayaklarını ileriye doğru uzatmaya çalıştım ama kilitlemiş olmalıydı kaslarını başaramadım. Sırf ona zararı olur diye dokunmadım ve ben, çatışmada kurşun yarasına acil müdahale yapmamışım gibi senin bacağından akan o iki damla kanın verdiği korkuyla bildiğim tüm eğitimleri unutacak raddeye geldim.

"Zeynur," dedi Devrim. Elinde telefonla otoparktan çıkarken bileğini parmaklarımın arasına aldım. Nabız atışların beynimde şimşekler çaktırıyor. "Ahsen yeniden bayıldı." Yeniden? Ne demek yeniden? Başımı geriye doğru verdim ve dudaklarımı ısırmaya başladım. Ben her zaman eksik bir adam olduğumu bilirdim ama seni de eksik bırakıyor olmanın verdiği o gönül yarasını da nasıl tarif edeyim? "Kanaması var," dedi daha kısık sesle. Bana duyurmak istemiyor ama benim bakışlarım zaten o iki damla kanın üzerinden hiç çekilmiyor ki. "Geliyoruz hastaneye, eşi de burada yanımızda."

"Klimayı açın," diye seslendim. Ellerin soğumaya başladı. Ben seni gördüğüm günden bu güne kadar her zaman sıcaktın, alev alevdin Ahsen. Ellerin soğudu, karda kışta kalsam gık demezdim ama ellerin üşüdü diye ben tüm dünyayı ateşe vereceğimi hissettim.

Selim klimayı açtığında avuç içimle ısıtmaya çalıştım kollarını. Belki nafile bir çabaydı belki işe yarıyordu bilmiyorum ama ben sana iyi geleyim istediğimden şu dakika aldığım nefesten vazgeçecek kadar çok seviyorum.

SARMAŞIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin