20. Bölüm

21.7K 1.5K 103
                                    

Selam! Haydi buyurun, sıcak sıcak...

🍂

Babamın yanıma harçlık diye gönderdiği parayı henüz gelmeyen motorumun borcuna atıp bunu da aradan çıkardım. Niyetim önce faturaları ödemekti lakin faturaların Alparslan tarafından otomatik ödemeye alındığını bilmiyordum. Buzdolabının üzerine astığım faturaları ödendiği için çöpe attım. Buzdolabında sabah yaptığım pasta vardı birkaç dokunuştan sonra hazır olacaktı.

Üzerime su yeşili tonlarında yazlık elbise giymiştim. Beli büzgülü, tek omuz detaylı oldukça hoş ve sadeydi. Annemler çeyiz alışverişi sırasında almışlardı ve giymek bu güne kısmet olmuştu.

Telefonum çalınca mutfak masasının üzerinde duran telefonumu aldım. "Efendim anne?" diyip kulağıma götürdüğümde mutfaktan yatak odasına doğru yürümeye başlamıştım.

"Adelina? Ne yapıyorsun bebeğim?"

"Hazırlanıyorum anne, çıkacağım birazdan sen ne yapıyorsun?" dedim arabanın anahtarını çantamın içine koyup gardırop aynasından kendime son kez bakmaya başladığımda. Saçım makyajım gayet idealdi.

"Oturuyoruz babanla, yürüyüşten geldik. Nereye gidiyorsun?" Arkadan babamın sesini duydum. "Erika, sor bakayım para gelmiş mi ona ben de gitti diye gösteriyor." Babamın uzaktan gelen sesiyle gülümsedim.

"Geldi geldi, teşekkür ederim babacığım. Alparslan bırakmıştı gitmeden önce, annemler de dolabı dolduruyor sağ olsunlar." Alparslan burada olmadığından akılları ben de kalsın istemiyordum. "Paraya ihtiyacım yoktu ama tabii ki geri göndermeyeğim!"

"Lazımsa daha atarım," dedi babam. Sanırım telefonu annemden almıştı. "Ne yiyor ne içiyorsun? Nasıl gidiyor, var mı seninkinden haber?"

"Gayet iyiyim babacığım, bu zamana kadar ne yiyor ne içiyorsam aynı rutinim devam ediyor," dedim. Evlendikten sonra gerçekten bazı şeyler değişiyordu sanırım. Önceden bu kadar üzerime düşmezlerdi. "Alparslan'dan haber alamıyorum. İyi olduğunu dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor."

"Kaç gün oldu yahu," dedi babam ses tonuna kaygı yerleşmişti.

"28 gün oldu," dedim. İlk kez takvim tutmaya başlamıştım. Alparslan'ın olmadığı günlerin bana böyle şeyler yaptıracağını hiç akıl etmezdim. "Alparslan benimle bu konuda defalarca kez konuştu baba. Allah korusun kötü bir şey olmuş olsaydı çoktan haberimiz olurdu. Daha önce de böyle olmuş, yanii oldu. 28 gün ne ki? Aylarca haber alamadığımız da oldu." Yalanla karışık Emine'den ve Aynur anneden duyduğum şeyleri sanki ben yaşamışım gibi babama aktardım. "Aklınız ben de kalmasın. Ben gayet iyiyim. Aynur annemler zaten hiç boş bırakmıyor beni, elleri hep üzerimde." Bir de bu vardı tabi. Eğer biz ilk yaptığımız plana sadık kalsaydık yalanımız iki güne ortaya çıkardı. Sürekli alışveriş yapıp getiriyorlardı ve tek başıma üstelik yaz aylarında bu kadar yiyecek tüketmem mümkün değildi. Sürekli arıyorlar, onlarda kalmam için beni ikna etmeye çalışıyorlardı. Emine, Yusuf enişte işe giderken kendini buraya bıraktırıyordu ve beraber kahvaltı yapıp sohbet ediyorduk. İki haftadır olanlar tam olarak buydu en azından.

"Allah razı olsun onlardan," diye seslendi annem. Arka planda telefonum çalınca Emine'nin aradığını gördüm.

"Emine arıyor, kapatmam lazım şimdi. Onlara gideceğim zaten, Aynur annenin doğum günü bugün sürpriz yapacağız ona."

"Aa, bilseydik hediye falan yollardık. Bizim yerimize de çiçek götür annem, menekşeleri çok seviyormuş. Selam söyle, ararım ben de zaten."

Telefon ikisinin arasında gidip geliyordu sanırım. "Akşamdan önce arama anne, sürpriz yapacağız. Unutmuş gibi davranıyor herkes, bozulmasın o kadar heves ettik." Emine yeniden arayınca hızlıca konuştum. "Kapatmam lazım sizi seviyorum!"

SARMAŞIK Where stories live. Discover now