18. Bölüm

21.4K 1.4K 144
                                    

Hem bölüm gayet sıcak ve dolu dolu olduğundan, hem de kendi kendime verdiğim sözü tutup cuma gününe 30.bölüme geldiğimden kutlama yapayım istedim.

Bir de sizinle ciddi bir şey konuşmak niyetim.

Ben 30'a geldim ve çok fazla yolumuz kalmadı. En azından 40'a kadar devam etmeyecek şu anki planıma göre. Benim yolum çoktan yarılandı ve finale az kaldı. Siz daha ortalarda olduğunuz için beklemiyor olabilirsiniz ama ben her hafta bir bölüm atsam 3 aylık stok var elimde. Finali de çok uzatmamak niyetim, yine bunun hakkında da düşüncelerinizi benimle paylaşım lütfen.

Şimdi sizleri bölüme alabilirim, keyifle okuyun!

🍂

"Alparslan..."

Alparslan cevap vermeyince Asya'yı korkutmadan elimi uzattım ama omuzuna dokunsam şıçrayarak uyanma ihtimali olduğundan yanağının üzerine götürdüm avuç içimi.

"Alparslan," dedim kısık sesle.

Alparslan dudaklarını hareket ettirip yutkununca gülümsemeden edemedim. Parmak uçlarım yanaklarından kaşlarına ve oradan da saçlarının arasına karıştı. Sanki parmaklarım hareket ettikçe daha derin uykulara dalıyordu.

"Alparslan uyanman lazım," diyerek seslendim yeniden. Asya çok yorulmuştu ve uyansın istemiyordum hiç. Alparslan'ı da uyandıramadığımdan oflayarak geriye çekilip Alparslan'ın yanından kalkmaya çalıştım. Parmaklarımı saçlarından çekerken bileğime dolanan eliyle beni kendine çekti. Büyük tepki vermeden kendimi tuttuğumda Asya'nın uyumaya devam ettiğini ancak Alparslan'ın uyandığını gördüm.

"Başım çatlıyor," dedi gözleri yavaşça yeniden kapandığında. "Devam etsene..."

Masaj yapmıyordum halbuki. Sadece parmak uçlarımla okşuyordum tenini. Ellerim karıncalandı birden. Az önce yaptığımı şimdi yapamaz hale geldim resmen.

"Geldik," diye fısıldadım yavaşça parmaklarımı saçlarının arasında hareket ettirdiğimde. "Buradan sonrasını bilmiyorum, uyanman lazım."

Gözlerini yeniden açıp camdan dışarıya baktı. Dudakları kıvrıldığında yeşile çalan ela gözleri gözlerimi buldu. "Enez... Özlemişsindir."

Başımı aşağı yukarı salladım hemen. Özlemiştim tabii, Trakya benim için çok başkaydı, bambaşkaydı.

"Ev kiraladım rahat olsun diye," dedi Asya'nın rahatını bozmadan elini pantolonunun cebine götürdü. Asya bir iki ses çıkarsa da uyumaya devam etti. Alparslan telefonundan açtığı konumu bana gösterince telefonu elinden alıp arka koltuktan aşağı indim. Yeniden arabayı çalıştırdığımda Asya biraz irkildi lakin Alparslan sırtını okşayarak rahatlatınca uyumaya devam etti.

Konuma geldiğimizde büyük iki katlı bahçesinde hamak olan bir evin önünde durduk. Arabadan inip Alparslan'ın tarafındaki kapıyı açtığımda yavaşça arabadan indi ve beraber evin kapısına yaklaştık. Elimde tuttuğum telefonunu işaret edince gözleriyle uzattım eline doğru. Ben de yanında durduğumdan ekrana bakmaktan hiç çekinmedim. Mesajlarda anahtarın bırakıldığı yeri söylemişlerdi. Söylenilen yerden anahtarı aldığımda kapıyı açıp içeriye girdim. Alparslan Asya'yı yatırmak için uygun oda bakmaya başladığında ben de arabadan eşyalarımızı almaya başlamıştım. Az sonra Alparslan da yanıma gelince arabadaki eşyalarımızı indirdik.

"Acıktın mı?" dedi ilgili sıcak sesiyle.

"Pek değil," dedim kararsız kalmış gibi. "Sen?"

"Açım," dedi ve nedense ben hiç şaşırmadım buna. Göz devirerek yanından geçip mutfaktaki buzdolabının kapağını açtım. Şaşırtıcı derecede dolu olması beni tatmin ederken Alparslan burun kıvırmıştı. "Yukarıyı aç, yukarıyı," dedi buzluğu açmam için. Açtığımda dondurulmuş köfteleri kıymaları görünce Alparslan bu defa tatmin olmuştu. "Süper! Ben hemen mangal yakacak bir şeyler bulayım, sen etleri çıkar çözülsün."

SARMAŞIK Where stories live. Discover now