35. Bölüm

20.9K 1.4K 122
                                    

Ben geldim.

Kaçış yerim sanki burası, bu evreni çok seviyorum. Aramıza her daim yeni okuyucular ekleniyor. Hepsini sevgiyle kucaklıyor, uzun süre benimle birlikte olan on kişiye de saygılarımı sunuyorum.

Keyifle okuyun.

🍂

Keşke her şey istediğimiz gibi olsaydı.

Alparslan pazartesi günü evimize dönmek istemişti ama annemler salı günü geri döneceğini söyleyince onlarla vakit geçirelim istediğimizden evimize gidememiştik hiç. Salı günü annemleri yolcu etmiştik, bu sırada mahalleden birileri de geçmiş olsuna gelmişlerdi. Niyetleri dedikodu muydu yoksa gerçekten geçmiş olsuna gelmek miydi bilmiyorum ama iyisiyle kötüsüyle onları ağırlamıştık.

Artık daha iyiydim. Belimin ağrısı da geçmişti. Gerçekten uyumaya çalışırken şekilden şekile girdiğim için ağrı olmuştu ve bunun yanı sıra adet olmuştum.

İşte hayaller bir kez daha suya böyle düşmüş olmuştu.

Salı akşamı evimize dönmüştük. Sevişmemiş olsakta biraz öpüşüp koklaşmak bile içimdeki özleme iyi gelmişti. En azından bana iyi gelmişti Alparslan bir ara küfür ederek banyoya gitmişti.

Çarşamba günü iyi hissettiğimi söyleyerek işe başlamak için gerekli evrakları hazırlayalım demiştim. Alparslan henüz erken olduğunu söylese de beni kırmamış kabul etmişti. Sağlık raporu, fotoğraf, kimlik fotokopisi falan derken hepsini dosya haline getirip çantama koymuştum. Kısmetse haftaya işe başlamayı düşünüyordum.

Perşembe sabahı Nesli'nin attığı ultrason görüntüleriyle güne başladım. Doktora gitmişlerdi ve beni de düşünüp atması benim için çok kıymetliydi. Alparslan telefonumun ekranına başını uzatıp görüntülere bakarken iç çekti.

"Ne oldu?" dedim omzumu omzuna doğru vurup dikkatini üzerime çekmek ister gibi. Telefonun ekranını kapatıp yatağın üzerine bıraktım. "Ne iç çektin öyle dertli dertli?"

"Ne bileyim," dedi sırtını yatak başlığına yaslayıp dizlerini de kendine doğru çekti. "Düşünüyordum öyle. Gerçekten hamile olmuş olsaydın mesela, biz yine kaza yapmış olsaydık..." Düşünmek istemez gibi başını iki yana salladı aklındaki sahnelerden kaçmak istercesine. "Gerçi öyle bir durumda motoru kullanır mıydık o da var elbette ama daha kötü sonuçlanırdı her şey." Bakışlarını bana çevirdi. "Gerçekten hayır gördüğün şer, şer gördüğün hayır çıkabiliyor. Ben mesela, hamile olmanı istedim içten içe." Hiç bunu hissetmemiştim. Sanki istemez gibi gelmişti bana ve ben ondan o kadar tepki göstermiştim fakat şimdi anlıyordum yanlış anlamıştım. "Şimdi de iyi ki değilmişsin diyorum. Ben sana bir şey olacak diye delirdim, bir de hamile olsaydın ölürdüm herhalde."

"Alparslan sen gerçekten istiyor musun?" dedim heyecanla. Heyecanlandım çünkü şimdi ki tavrı bana daha sıcak geliyordu. Elbette o gün dışarıda konuştuğumuzda da sıcak ve samimiydi ama sanki ben orada biraz engel olmuştum ona. Şimdi konuşalım istediğimden bunu sormaktan da hiç çekinmedim."Bana hep istemezsin gibi geliyordu, yanlış anlama ama..."

"Niye yanlış anlayayım," dedi omuz silkerek. "Benim hatam. Öyle düşünmene de sebep olan benim sonuçta."

Bir süre sessiz kaldığında sözlerini toparlamaya çalıştığını hissettim.

"Bunun izahı nasıl olur bilmiyorum," dedi çok düşünmüş gibi. "Yani ben her zaman çocukları çok sevdim, elbette bir ailem olsun istedim. Yanlışlar yapıldı ve hepsi de geçmişte kaldı ama o yanlışlar bizden de bir şeyleri götürdü. Asya benim ilk göz ağrım. Başka da çocuk düşünmemiştim daha önce. Gerçi, ben evlenmeyi de düşünmemiştim ya neyse. Sen kalbime düştükten sonra bendeki her şeyi de değiştirdin Ahsen. Sanki benim bir tuşum varmışta, sen benim ayarlarımla oynamışsın gibi."

SARMAŞIK Where stories live. Discover now