11. Bölüm

21.2K 1.4K 79
                                    

Ben geldim! Güzel bir hafta sonu geçirmiş olmanızı diliyorum ve hafta başına bizimkilerin bu halleriyle beraber girin istediğimden bölümü hemen atıyorum. Keyifle okuyun.

🍂

İnsan yalanda olsa oyunda olsa heyecanlanıyordu. En azından benim için durum tam olarak buydu. Yalandı oyundu fakat üzerime giydiğim gelinlikle aynanın karşısından kendime bakarken heyecanlanmadan duramıyordum.

Perdenin arkasında annem, Aynur teyze ve Alparslan vardı. Düğünden önce gelini gelinlikle görmek uğursuzluk getirir demişti Aynur teyze. "Bize uğursuzluk uğramaz," diyerek karşı çıkmıştı Alparslan. "Ben gelinimi göreceğim. Kimse de buna mani olamaz."

Turuncu saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp kendime son kez bakıp kapalı olan perdeyi araladım. Alparslan duvara yaslanmış bir ayağını da diğerinin üzerine atmış annemlerin konuşmasını dinliyordu. Perde aralanınca başını kaldırıp bana bakınca nefes alamadım. Yaslandığı duvardan doğruldu, elini kolunu nereye koyacağını bilemedi sanki. Yutkunduğunu gördüm, kulaklarım o sesi işitti resmen. Annem ve Aynur teyze yanıma gelip görüşümü kesince kendime geldim. Gelinliği inceliyorlardı lakin ben de damadı incelemek onu izlemek istiyordum amansızca. Aynur teyze önümden çekildiğinde Alparslan'ın avuç içini gözlerine bastırdığını gördüm. Görev haricinde çok dokunmuyormuş sakallarına. Yaşına rağmen bebek gibi cildi vardı. O yüzden yeni uzamaya başlayan sakallarına gitti eli. Yadırgadığından mı dalgınlığından mı bilmiyorum kaşıdı bir süre.

"Sen beğendin mi yavrum?" diyen Aynur teyze çekip aldı beni düşüncelerden.

"Bilmem ki," dedim boğazımı temizleyip. "Güzel, hepsi çok güzel. Aklımda da hiç fikir olmadığından sanırım, karar veremiyorum. Sizce nasıl?" Anneme de baktım bir şey desin diye. "Anne?"

"Ben çok beğendim," dedi bana sonsuz güveni bahşederek. "Yine son karar sizin tabii. Bizim şurada bir işimiz vardı," dedi Aynur teyzeyi yanına çekip. "Biz geliyoruz hemen."

Onlar kaçar gibi gidince arkalarından bakıp gülümsedim. Güya çaktırmadan bize konuşabilmemiz için fırsat veriyorlardı. Çok ince düşünceydi ve yapmasalar yapmazlardı.

"Nasıl olmuş?" dedim gelinliği kastederek. Başımı eğip kendime baktım yeniden. "Benim hoşuma gitti ama sen ne dersin?"

"İçine sindiyse," dedi sen neye evet dersen ben ona tamamım der gibi. "Çok güzel görünüyorsun." Açık iltifatı yanaklarımı kızartınca saçlarımı düzelttim iş olsun diye. "Zaten çok güzelsin," diye açıklama gereği gördü. "Şimdi daha güzelsin."

"Teşekkür ederim," dedim ama nasıl hoşuma gitti. Resmen jöle gibi olmuştum eriyip bitecektim şimdi. "Ben haber vereyim o zaman," diyerek gelinliğin kabarık eteklerini tutup kaldırdım hızlı yürümek için. "Ölçü gerekiyorsa alsınlar."

Kaçar gibi uzaklaştım yanından. Bi' nevi kaçtım da zaten. Görevli kızlardan birini bulduğumda buna karar verdiğimi söyledim. Kiralayacaktım zaten, gelinliği alıp saklama gibi bir derdim yoktu. Üzerime göre ölçü aldılar, bir hafta sonrası için anlaştık.

Alparslan için damatlık almaya gittik sonra. Siyah takım elbise, beyaz gömlekle hem klasik hem gösterişli bir takım beğendik. Koltuklara oturup onun kabinden çıkmasını beklerken siyah, mavi ve krem rengi gömlek getirmelerini de rica etmiştim. Alparslan gömleğinin kol düğmelerini ilikleyerek kabinden çıktığında gerçekten mankenler gibi vücudu olduğuna bir kere daha emin oldum. Sanki onun ölçülerini almışlar ve yalnızca ona dikmişler gibiydi. Oturduğum yerden kalkıp yanına adımladım. Bakışları ok gibi gözlerime saplanıyordu. Parmak uçlarımda yükselip düzeltmeyi unuttuğu gömleğinin yakasını düzeltirken parmak uçlarım ensesine boynuna dokunuyordu.

SARMAŞIK Where stories live. Discover now