☀️15.BÖLÜM - Part 2☀️

2.9K 220 298
                                    

Size bir soru... Yılbaşına özel olarak sonraki bölümü yarın yayınlamamı ister misiniz? Yoksa programı bozmadan bölüm gününde yayınlacağım. Siz karar verin 😉

Medya: Tatlış Mir'im varrrr 🥰

Keyifli okumalar diliyorum. Öpmüşüm herkesi 😘

☀️☀️☀️

Telefonu avucumun içine kıstırıp derin bir nefes alıp verdim. Yapabilirdim. Kalabalık misafir ağırlamıştım. Yemek yapmıştım. Bu kadar kabalık değildi. Yalnız değildim. Ama günü şimdi gelmişti. Şimdi yapacaktım.

İlk adım. Kızlar.

Odamdan çıktım. Avlunun köşesinde Zelal, Gulazer hala ve Asmin etleri kazana atıyorlardı. Oraya yaklaşmadım bile. Mutfağa doğru geçtim. Çaydanlıklar kaynıyordu. Kızlar onu demlerken tezgahın altından iki tepsi çıkardım.

"Yenge sen dur ben..." diyen kızı yanıma gelmeden elimle durdurdum.

"Bugün istemediğimiz kadar birbirimizin elinden iş alacağız. Otur şimdilik," dedim. Üst raftan bardakları indirip tepsiye dizdim. Dayı kızlarından küçük olanını gözüme kestirdim. "İçeri kaç erkek, kaç kadın var sayabilir misin? Kızları sayma."

Başını sallayıp çıktı.

"Biz cezalı mıyız?" diye gülerek sordu çayı demleyen.

"Biz mutfakta içelim," dedim çekmeceleri karıştırıp çayın yanına ikramlık neler var diye bakarken. "Hem kaynaşmış oluruz. Ne dersiniz?"

"Fark etmez."

Gülümseyip avluya doğru çıktım. Telefondan ismini bulup Xezal'ı aradım. "Bana evde kuruyemiş, şekerleme, lokum ne varsa yerlerini söyle."

Xezal'ın şaşırdığını yüzünü görmesem de anlamıştım. Bana kilerdeki kuruyemişlerden bahsetti. O sırada yolladığım kız salondan çıkıp gelmişti. "Kaç kişi?" diye telefonu kulağımdan çekip ona sordum. Sayıyı almıştım. Telefonu kapatıp mutfağa döndüm.

Büyük bir kase aldım elime. Oturan kıza erkek ve kadın sayısını söyleyip bardakları ona göre tepsiye dizmesini söyleyip çıktım. Kilere geçtim. Bir oda kadar büyükse de serindi içerisi. Bir köşesine dolap yapılmıştı. Karıştırdığımda bakliyat çuvallarının kenarında kuruyemişleri buldum. Kaseyi ağzıma kadar doldurdum. Lokum kutusunun üzerine koyup mutfağa döndüm. Şekerlemeleri de dolaptan aldım. Masanın üzerine birkaç tabak çıkardım. Her bir ikramlığı ayrı ayrı tabaklara böldüm. Az evvel sayım için yolladığım kızı Asmin'i çağırması için yolladım bu kez. Mutfaktaki kızlar beni izliyorlardı.

Açıkcası hızlı hareket etmekten değil bir şeyleri yanlış yapma korkusundan telaşa tutulmuş, heyecanlanmıştım. Asmin kapıya geldi. Bir tepsiyi eline tutuşturdum. "Erkek odasına."

Tepsiyi tutmuşsa da gözleri ardına kadar açılmıştı. "Zühre ben... Ayıp olur öyle... Olmaz."

"Ben de geleceğim. Gel peşimden." Elinde tepsiyle etrafına baka baka peşimden gelen Asmin'e neredeyse gülecektim. Salonun önüne kadar geldiğimizde kapıyı araladım. Henüz içeride bir erkek kalabalığı yoktu. O yüzden girmemizde pek bir sakınca yoktu. Elimde desenli bir kumaş vardı. Çaydanlık altlığı yapacaktım. İçeri girip ardımızdan çay servisini yapacağını düşündüğüm Baver'in önüne bıraktım. Asmin de peşimden girmiş. Tepsiyi bırakmıştı. Koçer amcayla Yekta amca bir şey konuşuyorlar, bize bakmıyorlardı.

Şiyar ise Asmin'in gelmesini beklemiyor olacak telefonundan kaldırdığı yüzü bizden tarafa kitlenip kalmıştı. Aslında çaydanlıklar için Baver'i çağıracaktım. Şiyar'ın çıkan Asmin'e baktığını görünce başımla ona gelmesini işaret ettim. Şaşırmıştı. Hemen kalktı. Önünden çıktım. Avluya çıktık. "Çaydanlıkları taşır mısın?"

Akşam GüneşimWhere stories live. Discover now