☀️34.BÖLÜM - Part 6☀️

3.7K 245 541
                                    

Son geçiş bölümümüz de bu olsun bakalım. Artık birbiriyle konuşabilen, sarılıp öpebilen, dertleşen gerçek bir çift olan Zühre-Memet okumayı hak ediyoruz. (Evet canlarım ben de sizi yazmayı hak ediyorum) 

Zaten size bi mutlu son sözüm de vardı. O sona 35.bölüm itibariyle giriş yapacağız. Kesin olmamakla birlikte fakat aynı zamanda kuvvetle muhtemel 40.Bölüm ile final olacak gibiyiz.

Final lafına üzülmüyoruz asla. Geçiş bölümümüzü keyifle okuyoruz. Çok çok öptüm 😘

☀️☀️☀️

Bedenimde dolanan huzursuz bir ağrı bölüyordu bölük pörçük rüyalarımı. Kıvrandıracak bir ağrıydı. Kıvranacak oldukça arttığı için hareketlerimi kısıtlıyordu da. Dayanmak için kendimi sıkıp uykuya döneceğim sıra şiddetli bir sancı en olmadık yerimden saplanıyordu.

Gözlerimi açtım dayanamayıp. Zelal refakatçi koltuğunda kafası omzuna eğik şekilde uyuyordu. Ben de uykuya döneyim istiyordum. Ağrı azalmak bilmiyordu bir türlü. Yerimde doğrulmak istedim. Çok yanlış bir tercih olmuştu. Bacaklarımın arasına darbe almışım gibi bir sancıyla irkildim. "Ah!"

Zelal sıçrayarak uyandı. "N'oldu?"

Değil cevap verecek, ağrıdan nefes alacak halim yoktu. Anlamış olacak, kapıyı açıp Çakal'a doktor çağırmasını söylemiş, yanıma dönmüştü. "Sancın mı var? Yatacak mısın? Kalkacak mısın? Ne yapayım? Bir şey söyle!"

"Acı..." diyebildim bacaklarımı birbirine bastırırken acıyı daha da bastırmak için elimle bacak arama bastırırken. Acı artıyordu. Elimi çekemiyordum da. Saplanıp kalmıştım o sancıya.

İçeriye doktorların girişiyle Zelal çıkartılmıştı. Uzandırıldım önce. Örtü üzerimden alındığında kan damlalarıyla renklenmiş örtüyü görmüştüm. Bir korku bedenimi tavaf ederken doktorların konuşmaları beni daha da korkutacak olana çıkıyordu.

Ameliyathaneyi hazırlatıyorlardı. Kısa bir operasyondan bahsediyorlardı. Aklım ne dediklerini almıyordu. Kapının açılıp, Memet'in gelmesini istemekten başka bir şeyi aklımdan geçiremiyordum.

Sancım azalmazken sedyeyi ittirerek beni odadan çıkarttıklarında koridor beklediğimden kalabalık karşılamıştı beni. Acıdan belki yine bir hayale kapılmıştım. Annem karşımdaydı. Esme'nin kolunda bana doğru geliyordu.

"Zühre!" diye bağırması yankılandı koridorda.

Rüyamdaki gibi, çocuk gibi, anneme bakarak ağlamak istedim o an. Sancılar içerisinde bile olsam durup orada anneme canımın ne kadar yandığını anlatmak istedim. Ona biraz kızmak istedim. Sonra epey küsmek. Belki ağrımı kesecek bir ilacı varsa affedip elinden içmek.

Annem geldikçe aramızdaki mesafe azalır sandım. Ben de gidiyordum. Kapanmıyordu mesafe. Gulazer Hala annemin yoluna çıkıp durdurmuştu. Annemin ellerini dizlerine vurarak eğildiğini gördüm. Bana ağlayacaktı.

Esme koşup bana yetişti asansöre bindirilmeden. Baver bir yandan telefonu kulağına dayamış, diğer yandan doktorla konuşarak bilgi alıp aktarıyordu.

Esme gözyaşları içinde elimden tuttuğunda ondan evvel ben konuştum. "Çocukları yalnız bırakma Esme. Eniştene destek ol. Ben gelene kadar çocukları sakın bırakma!"

☀️☀️☀️

Hastaneye girer girmez Hozan çocukları kucaklamıştı.

O aceleyle direkt sordum. "Aldılar mı ameliyata?"

Koşarcasına varmıştık asansöre. "Bekletmeden aldılar abi. Zaten kırk-kırk beş dakika sürer, dediler. Endişelenecek bir şey değil demiş diğer doktoru."

Akşam GüneşimWhere stories live. Discover now