☀️34.BÖLÜM - Part 4☀️

3.5K 236 627
                                    

Geç geldim ama iki part uzunluğunda bir bölümle geldim. Hadi beni affettiniz sayıyorum. Olur, anlaştık. Öpmüşüm hepinizi. Keyifli okumalarrrrr!!!

☀️☀️☀️

Elimin üzerinde hissettiğim ufak sızıyla gözlerimi araladığımda oda karanlıktı.

"Damar yolun tıkanmış. Öbürüne açacaklar," dedi Memet fısıltıyla.

Memet'in sesiyle ürpertim hemen geçmişti. Etrafın sessizliği dikkatimi çekti. Öyle ki hemşirenin öteki elime batırdığı iğneyi sabitlesin diye açtığı bandın poşeti gürültü denecek tek şeydi.

"Çocuklar?" diye sormaya çalıştım. Sesim çok ağır çıkmıştı. Sanki uykudan uyanmış değil de günlerdir uyumamışlığımın üstüne yeni uykuya dalacak gibiydim.

Neyseki Memet ne sormak istediğimi anlamıştı. "Mir uyuyor. Kerem koridorda dolanıyor."

"Nasıl dolanıyor?" diyerek doğrulmak istedim endişeyle.

"Sakin," diyerek omzumdan bastırdı Memet. Hemşire işini bitirmiş çıkıyordu. "Sıkıldı odada. Zelal aldı, yürütüyor. Hozan yanlarında."

Daha Memet'in sözü bittiğinde hemşirenin aralık bıraktığı kapıdan Kerem'in ayakkabısının ışıkları görünmüştü. Loş ışıkla hafif karanlık koridorda ışıklar oğlumu bana ayan ediyordu. O aralıktan Zelal'in iki büklüm eğilmiş, oğlumun ellerinden tutarak adım atmasını sağladığını görmüştüm. Hozan da yanlarında ellerini ceplerine koymuş bir şeyler anlatarak eşlik ediyordu onlara.

Bu görüntüyle içim rahatlamış, başımı yastığa geri bırakmıştım. Saati sorduğumda akşam saatleri olduğunu öğrendim. Epey uyumuştum. İlaçların bu kadar etkili olmasını beklemiyordum. Bana kalsa bir saat bile uyumamışım sanıp geri uykuya dönebilecektim.

Bunca yorgunluk bir günde binmemişti üstüme. Bir bu kadar ilaçla da gitmeyecekti bedenimden. Acılarım hafiflesin diye uykulara sığınabiliyorken sığınmak istiyordum şimdilik. Kerem'in odaya döndüğünü gördükten sonra uykuya dönecektim.

"Yemek yedi mi çocuklar?"

Memet yine fısıldayarak verdi cevabını. "Kafeteryadan sıcak su alıp Mir'e mama hazırlıyor Zelal. O tok ama Kerem için de ne istediysem bir parça kekten başka bir şey yemedi."

"Yemez," dedim uyuşan kolumu hareket ettirmeye çalışırken. "Kek gördü mü başka bir şey yemez. İlk başka bir şeyler yedirip sonra keki gösterseydiniz."

"Yorulsun, yedirirler. Sen aç mısın?"

Açlığı pek hissetmiyordum. Susuzluk baskındı. Su istedim sadece. Memet su şişelerinden birinin ağzını açıp başımı dikleştirmeme yardım etti. Suyu ağzıma tuttuğunda birkaç yudum içmiş, rahatlamıştım. Başımı yastığa koyarken Memet'e baktım. Ben uyuyup uyanıyordum defalarca. Memet her defasında uyanıktı yanımda. Hiç rahatı yoktu burada. Refakatçi koltuğunu ya Kerem'e yatak ediyor ya Zelal'e veriyordu. Rahatsız bir sandalyede aynı kıyafetler içinde duruyordu.

"Hiç bir şeyler yedin mi Mem?"

Saçının ense başlangıç kısmını kaşırken başını sallamakla yetindi. Ben uyurken odadan çıkıp yemek yediğini düşünmüyordum. Beni geçiştiriyordu.

"Birkaç saat olsun uyudun mu peki?"

Elini ensesinden çekip yüzünü sıvazladı kendini toparlamak ister gibi. "Ben iyiyim. Sen kendini düşün."

Memet karşımda bu haldeyken ben kendimi düşünemezdim. Hem kendimi düşünecek neyim vardı? Yatıyordum sadece. Doktorlar, hemşireler ilgileniyorlardı benimle.

Akşam GüneşimWhere stories live. Discover now