☀️26.BÖLÜM - Part 1☀️

2.5K 199 191
                                    

Uzun bir bölüm geldi 😉 Beğenip yorum yapmayı unutmayın 😘 Keyifli okumalar!

☀️☀️☀️

Bir kapının açılma sesiyle aralandı gözlerim. Boynumu hafifçe kaldırdım. Odanın karanlığı dikkatimi çekti ilk.

"Memet Bey."

Şirketteki oturma grubunda uyumuştum. Sekreter kızın sesiyle kalktım. "Söyle Eda." Sesim huzursuz uykumun yorgunluğuna düşmüştü. Boğazımı temizleyip elimi yüzümde gezdirdim. "Saat kaç?"

"Dokuz olmak üzere." O kadar uyumuş muydum? Bileğimdeki saate baktım. "Siz rahatsız etmeyin deyince gelmeyeyim diye epey bekledim ama geç olunca babam beni almaya gelmiş. Artık çıkmam gerektiği için..."

"Kusura bakma," diyerek kalktım. "Herkes çıktı mı?"

"Çıktılar."

"Sen de çıkabilirsin," dedim ilk. Çıkacakken ekledim. "Yarın geç gelebilirsin Eda. Dinlen biraz."

Teşekkür mahiyetinde başını sallayıp çıktı. Ceketimi bıraktığım yerden alırken telefonumun nerede olduğuna bakınıyordum. Ceketimi giyip masadaki açık dosyaları kaldırdım. Birkaç tanesinin altında kalmıştı. Alıp ekrana baktım. Birkaç cevapsız çağrı vardı. Halamdan, babamdan, evden, Hozan'dan, Baver'den. Direkt Baver'i aradım. "Ne oldu?"

"Günaydın başkan. Sen açmayınca Eda'yı aradım. Çalışıyorum diye bizi kekleyip şirkette mi uyuyorsun abi? Memetspor'a yakışmadı."

Şaka kaldıracak kadar ayık değildim. "Ne var? Niye aradın?"

"Bir işim çıkmıştı. Belki karını sen halamlara bırakırsın diye aradım da açmayınca Hozan'a devrettim. Gelmeyi düşünmüyor musun?"

Arabanın anahtarını masanın üzerinden alıp odadan çıkarken biraz ayılmıştım. "Ne işi Çakal? Sana Zühre'yi sen götürüp getireceksin demiştim!"

"Bavo zaten dönüşte ben getireceğim eve. Ne kızıyorsun hemen? Sadece acil işim çıktı diye Hozan'la gittiler."

"Başlarım senin işine!" diye bağırdım basamakları inerken. Sesim boş şirkette yankılanmıştı. "Ne zaman gittiler?"

"Sorun yok başkan. Daha şimdi aradım. Halamda çay içiyorlar. Bağırmaya yer arama. Çok merak ediyorsan karını ara, için rahat etsin."

"Kapat hayvan herif!" Kapat dememe rağmen ben kapatmıştım. Hozan'ı aradım hemen.

"Abi?"

"Neredesiniz?"

"Halamda..." dedi gayet normal bir sesle. "Bir şey mi oldu?"

Kapıya kadar koşar adım gittiğimi fark edince durdum. Neye telaş yapıyordum? Saçma sapan bir vakitte rahatsız bir uykunun gerginliği kalmıştı üstümde. Baver'in de Zühre'yle olmadığını duyunca telaşa kapılmıştım hemen. "Sorun yok değil mi?"

"Yok, yok. Yengem kadınlar odasında. Çay içiyorlardı kız tarafıyla. Niye? Bir şey mi olmuş? Bakayım?"

"Bak bi," dedim şirketten çıkarken.

"Hemen kadın odasına gidiyorum."

Güvenliğe kapıları kapatması için işaret verip aracı park ettiğim yere yürüdüm. Hozan'ın da evin içerisinde yer değiştirdiğini değişen ortam sesinden anlıyordum.

Kadın sesinin yoğunlaştığı bir ortama geçti. "Yenge! Ji kerema xwe were.*(Lütfedip gel.)"

"Çağırmana gerek yok," dedim arabaya binerken. "Gördüysen tamam."

Akşam GüneşimWhere stories live. Discover now