☀️29.BÖLÜM - Part 1☀️

2.6K 213 285
                                    

Hiçbir şey anlamadığım bir şeyi yapmaya çalışıyorum diye ağlayan bir kız vardı bilirsiniz belki. Heh işte o kız ben değilim ama olmama ramak kaldı. Kesin geçerim dediğim dersin slaytlarındaki cesetlerle ağlayarak bakışmaktan kafayı yememek için size bölüm düzenledim. Her oy bu yazar bir dersi geçsin niyetiyle atılırsa kskssksksk tamam tamam şaka yaptım. Geçin beni bölümü keyifle okuyun. (Benim akşam 20.30'a online sınavım var. Ara verip neden ben isyanlarımı eda ederken yorumlarınızı okuyacağım. ) Herkesi öpmüşüm 😘

☀️☀️☀️

Gözümü beşik tıkırtısıyla araladım. Başımı kaldırıp sesin geldiği tarafa baktım. Xezal Mir'i sallıyordu. "Uyandı mı?"

Elindeki biberonu gösterdi. "İçiremedim."

"Ver bana," diyerek doğruldum. Telefondan saate baktım. Hayrettir ki iki saat bile uyumamış olmama rağmen uykumu tam almış gibi dinç hissediyordum kendimi. Xezal Mir'i kaldırıp bana getirdi. Biberonu alıp sakince tutuşturdum ağzına.

Gülümsedi Xezal. "Seni istiyormuş demek ki." Gülümsemesi çok sürmedi. Yüzü düştü yine.

"Ne oldu?" Başını sağa sola salladı bir şey yok der gibi. Israrcı oldum. "Bir şey olmuş. Aşağıda da gülemedin keyifle. Söyle."

Ağzı açılıp kapandı. Nasıl söyleyeceğini bilemez gibiydi. "Yenge," dedi sonunda nasıl soracağına karar vermiş gibi bir seslenişle.

"Söyle canım."

"Sen beni üç yıl görmedin ya hani..." Evet der gibi salladım başımı. "İlk görünce tanıdın mı?" Anlayamamıştım sorusunu. Kaşlarım çatıldı. "Hani hemen bu Xezal'dır diyebildin mi?" Bu defa yani der gibi salladım başımı. Niye tanımayacakmışım? "Peki beni kaç yaşında sandın?"

"Yaşına üç ekledim?"

Güldü ama keyifli bir gülüş değildi işte. "Öyle değil. Hani beni yaşlı mı sandın?"

"O nasıl soru? Daha bismillah on sekizine basacaksın Xezal. Yaşlı sanmak ne?"

"Ne bileyim?" dedi omzunu kaldırıp indirerek. Yatağın örtüsüne baktı. "Beni karıştırdı o zaman."

"Kim?" Omzunu kaldırıp indirdi yine. "Kim karıştırdı? Söylesene. Kimseyi tanımıyorum zaten."

"Berzan abi," dedi kısık sesle.

Anlamıştım şimdi. Gülümsedim. "O Zelal'i de karıştırdı ki. Xezal dedi ilk. Seni de o sanmıştır."

Başını sağa sola salladı. "Bana yenge dedi."

"Ne?" O şaşkınlıkla gülmemi ne Mir ne de ben bekliyordum. Xezal da şaşırmıştı. "Ne dedi? Ne dedi?"

"Yenge, dedi. Baver abi kapısına vurup kaçtı ya sabah. Odasından çıkınca bir ben vardım. Bana 'Bir şey mi istemiştin yenge,' diye sordu."

"Beni görmüştü mutfakta. Karıştırmamıştır. Hem bana Yenge Hanım diyor Baver gibi. Yanlış duymuşsundur."

"Şermin'i çağırmaya giderken de bana yol verdi 'Geç yenge,' diye. Hatta az önce mutfakta da dedi," derken yakınır gibiydi sesi. "Senden sonra boşalan tabakları getirdiler. Ekmekleri toplayacakmış o da. 'Boş poşet versene yenge,' dedi. Sonra dönüp Zelal'e seslendi. Onu tanıdı, beni tanımadı."

Sanıyorum Xezal'ı yardıma gelen kadınlardan biriyle karıştırmıştı. Yahut o telaşta belki yüzüne bile bakmamıştı. Hatta üst kata çıkarken gördüğünden Gönül bile sanmış olabilirdi. Kimse Gönül'ün yüzünü bilmiyordu sonuçta. Kesin Gönül sanmıştı o zaman. "Kalabalık Xezal. Tanımaması normaldir."

Akşam GüneşimTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang