☀️22.BÖLÜM - Part 2☀️

2.7K 206 255
                                    

Öncelikle depremden etkilenen herkese geçmiş olsun dileklerimi ileterek başlamak istiyorum. Öyle bir felaketti ki insanım deyip de etkinlenmemiş olan hiçkimse yoktur, eminim. Yakınlarını kaybedenlere Allah'tan sabır, hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Bu kadar can, bunca kayıp... Telafisi mümkün değil, biliyorum. Yine de edebildiğim kadar dua ediyorum. Elimden başka ne gelir bilmiyorum. Bugün artık kurgularımla bir parça olumsuzluklardan uzaklaşayacak olanlara ulaşmak için devam etmem gerektiğine karar verdim. Olur da karakterlerimle yüzlerinizde bir nebze tebessüme sebep olabileceksem bunu sağlamış olmak istiyorum.

Acılar bizden uzak olsun!

☀️☀️☀️

Arabanın önünde bekliyorduk Çakal'la. Büyükler mezarlık ziyaretindeydi. Buradan cezaevine geçecektik daha.

"Xezal'ı soracak," dedi Baver arabanın kapısına yaslanmış, kollarını önünde birleştirmişken.

Devran'dan bahsediyordu. "Yengeme söyledim. Kabul etmedi."

"Korkuyor kadın kızını dışarı çıkarmaya. Eyvallah ama..."

"Bana güvenmiyor," dedim düzelterek.

"Estağfurullah abi ondan değil de..."

"Ondan, Baver, ondan," dedim. Yalanlara ihtiyacım yoktu. Yengem benim olduğum araca kızını bindirmezdi. Gerekmedikçe de evden çıkartmazdı.

Yengem böylesini biliyordu çünkü. Birini korumak için kapana kıstırmaktan başkasını kabul etmiyordu.

Xezal'ın Gönül gibi esir olmasına izin vermezdim yine de. Fakat şimdilik evden çıkmamaları daha uygundu. Yazhan'lara güvenmiyordum. Serdal'a ulaşamadığımız sürece hiçbir Yazhan'a da güvenmeyecektim.

"Serdal'dan haber yok mu daha?"

"Girmiş bir deliğe," dedi Çakal huzursuzca. "Ama şu kadarından eminim artık. Uzakta değil. Kuytu köşede değil. Dibimizde. Biri onu o kadar yakınımızda saklıyor ki ondan şüphelenmiyoruz bile. Oraya bakmıyoruz."

Söylemek istediğini şeyi biliyordum. Dahası öyle olması bana da daha olası geliyordu artık. Serdal uzakta değildi. Kaçmamıştı. Sadece saklanıyordu. Daha kötüsü, onu saklayan tanıdığımız biriydi. Güvendiğimiz, şüphelenmediğimiz için sorgulamadığımız biriydi.

Bir süre mezar taşlarına baktı Baver. "Aslında..." diye bir şey diyecek oldu sonrasında.

"Olmaz," diyerek böldüm direkt. "Dost olana aslında düşman olabilirsiniz diyerek bakarsak zaten bir daha dost olmayacaklar bize."

Ellerini çözüp bana döndü. "Abim. Canım. Ciğerim," dedi huyuma gidecek bir sesle. "Zaten dost sandığımız biri bizim düşmanımızı bizden koruyor. Bekleyelim de ayağımıza çelme takılıncaya dek gözümüzü mü kapatalım?"

"Kaç düşman için olursa olsun," dedim anlasın diye. "Bir dostumu sorgulamam. Bu muamele ne bize yakışır Baver ne de bize dost olana."

"Eyvallah. Bize yakışmaz elbet," dedi sırtını araca yaslamaya dönerken. "Ama ben bir düşman için ayağımın altına bile bakarım."

Ona döndüm sert bir çehreyle. "Çakal!"

"Sandığın şekilde değil," dedi savunmaya hazır bir duruşla. "Onlar bile anlamayacak onları sorguladığımı. Kılıfına uyduracağım elbette." Kollarını bağladı önünde yine. "Serdal'ı bulmak için Efkan'ın peşindeki adamları kullanacağım. Ama bize Serdal'ı kollayan dost görünümlü düşman da lazım şu saatten sonra." Derin bir nefeslik duraksadı. "Bu mezarlığa bizden kimse vadesini aşmadıkça girmeyecek bir daha."

Akşam GüneşimWhere stories live. Discover now