☀️27.BÖLÜM - Part 1☀️

2.5K 223 150
                                    

Ölecektik. İki araba dolusu adam etrafımızı sardığında bu duyguyu ilk kez bu kadar farklı hissediyordum.

Öleceğimi sandığım çok zaman olmuştu. Memet'ten ayrıldığımda dünyamın sonu gelmişti. Acımdan ölürüm sandım. Hayatta kaldım. Oğlumu doğurmak için sancılar içerisinde kıvranırken ölmekten korkmuştun. Onu görememekten korkmuştum. Hayatta kalmıştım. İshak'tan sonra yasın karası bir kez daha dünyamı örtmek istemişti. Ben hep öleceğimi sandığımda hayatta kalmıştım. Ama bu kez farklıydı. Bu kez öldürülecektim. Bu ölüm gerçek bir ölüm olacaktı. En insaflı haliyle düşmanın kurşunlarıyla olacaktı. En insaflı haliyle burada hemen şimdi can verecektim.

Kesif bir acı saplantı yüreğimin orta yerine.

Böyle mi hissettin Nuşen? Sizi pusuya düşürdüklerinde bunları hissedecek kadar yaşattılar mı seni?

Karnımın üzerindeki elimi hissetmiyordum sanki. Karnım taşa dönüşmüş gibi sertleşmişti. Korkuyordum çünkü. Elim karnımın üzerindeydi ama altındaki hissedemeyeceğim diye karnımı bile hissedemiyordum.

Böyle hissetmiş olmalısın Belkıs. Ölümün kıyısına geldiğinde bile kendi canından çok elinin altındakinin derdine düşmüşsündür.

Ben o canı evde bıraktım. Kerem'le bıraktım Mir'i. Çocuklarımı ardımda bıraktım. Onlara ne olacak?

Sana ne olacak Müjde?

"Ardımdan kapıyı kilitle!" dedi Civan elindeki silahın emniyetini kapatırken.

Uzanıp kolundan tuttum. "Sakın! İnersen öldürürler seni Civan."

"Burada da öldürecekler!" dedi öfkeyle. Korku yoktu. Sadece saf nefret vardı gözlerinde. "İlk kurşunu sıktığım anda öne geç, gaza basıp..."

"Bilmiyorum! Araba kullanmayı bilmiyorum! İnme sakın!"

"Burada ölmeyeceğim," dedi Civan kararlı bir sesle.

"İnersen orada öleceksin Civan! Farkı yok, inme!"

"O heriflerden biri Nuşen'e sıkmış olabilir!"

Elimi çektim Civan'dan. Onu durdurabileceğime gram inancım kalmamıştı. Civan karşımda hayatını kurtarmak için mücadele eden adam değildi çünkü. Nuşen'in intikamı için fırsat bulmuş olmanın hırsını kuşanmıştı nihayet. Onu ben durdurmazdım.

Memet'i aramak için telefona döndüm. Ekrana bir çağrı düşmüştü. Baver'di. Açtım hemen.

"Heh. Civan," dedi Baver sonunda.

Civan kapıyı açıp indi. İner inmez tüm kapılar kilitlendi üzerime. O ara telefon el değiştirmiş, kulağımda korkumun ismini zikrettiği adamın sesi var oldu. "Neredesiniz lan siz?!"

"Memet..." dediğim anda ilk kurşunu Civan sıkmıştı. Peş peşe silahlar patladığında Civan geriye doğru sendeledi.

"Zühre siz..."

"Memet yetiş!" diye bağırdım korku içinde. Civan birkaç adım daha geriye sendeledi ateş ederken. Korku bıçak gibi saplantı karnıma. Taş kesen karnıma bir sancı vurdu. "Yolumuzu kestiler! Memet yolu..." Silah sesleri çoğaldı. Civan düştü yere önce. Sonra sancıdan öne doğru kapandım ben.

Müjde! Civan!

"Zühre!" Memet'in sesi telefonu aşıp kulağıma ulaşıyordu ama acıdan doğrulamıyordum.

"Memet!" diye bağırdım. Bebeğim! "Mem!"

"Geldim!" Acı geçmiyordu. "Geldim! Burdayım! Geldim!" Biri bıçağı çekip çekip aynı yere saplıyor gibiydi. "Geldim Zühre! Korkma! Arabada kal! Korkma!"

Akşam GüneşimWhere stories live. Discover now