☀️38.BÖLÜM - Part 1☀️

3.1K 208 535
                                    

Size öyle de güzel bir bölümle geldim ki biraz yüzümüz gülsün istedim. (İnşallahhhh)

Ha bir de beni takip etmeyenler için buradan da yazayım. (Ayıptır, takip etsenize 😔)
Artık bizim de bir Whatsapp kanalımız varrrr. Oradan arada spoilerler yazıp, deli meli mesajlar atabiliyorum. Katılmak isteyenler yoruma yazabilir. Özel mesaj kısmından link gönderebiliyorum. Kanala katılan kimse kimsenin numarasını göremiyor. Rahatız.

Neyse bölümü okuyun keyifle. 💋

☀️☀️☀️

Zühre'nin sırtı göğsüme yaslanmış, birbirimize dolanan çıplak bacaklarımızın nemli sıcağında, aydınlanmakta bir karanlığı izliyorduk.

"Uyumayacak mısın?" diye mırıldandı yorgun sesiyle.

"Uyumayacağımı demiştim, Zühre." Gövdesine dolanan kollarımın üzerinde gezinen parmaklarını hissediyordum. "Uyuyacaksan uyu sen. Gün doğmak üzere."

"Uyumayacağım ben de," dedi aksi gibi uykulu bir sesle. Başına daha rahat bir yer aranır gibi sağa sola döndürdü. Saçları göğsümü ısıtmak için dağılmıştı üzerime. Yüzüme atan kına kokusuna alışmıştım sayesinde. "Ama sen işe gideceksin. Uyu biraz."

"Gitmeyeceğim," dedim başına aradığı rahatlığı vermek için yastığı çekerken. "Halam peşini bıraksın diye demiştim."

Getirdiğim yastığı amaçsız bıraktı. Başını kaldırıp yüzünü bana döndü bir hız. "Yalan mı söyledin?"

"Yalan değil," dedim yastığı başının geleceği boşluğa bırakıp uyuşan kolumu çekerken. "İşten çıkıp Şiyar'la mağazaya geçecektim. Şiyar burada. Gerek yok gitmeme."

Çenesi bir gülümsemeyi tutuyor gibi kıvrandı. "Yalan söylemişsin işte." Yastığı aramadı gözü. Kollarını göbeğimin üzerinde birbirine geçirip çenesine dayanak yaptı. "Yalan yakışıyor mu Memet Merxas'a?"

Açıkta kalan sırtına çektim örtüyü. "Yalan değil, dedim." Yüzüne doğru dökülen saçlarını omzunun gerisine ittirdim. "Halamın rahat vereceği yoktu. Herkesi üst üste döşeklerde yatırmayı koymuştu kafaya."

"Ha rahatın için söyledin sen yalanı?"

İteledikçe öne doğru gelen saçlarından çekmedim parmaklarımı. "Benim rahatım sensin. Gözüm uyku diye seni aranır Zühre."

Dediğimle keyiflenmiş, gülümsemişti. Saçlarını geriye atmada başarısızlığıma son vermek için tek eliyle tüm saçlarını birbirine dolayıp yaslandığı omzuyla boynu arasına sıkıştırdı. Benim için bir omzunu tamamen açıkta bırakmış saydım. Ellerimi oraya indirdim. "Ama senin uykun var."

"Çok değil," derken bile yorgun gözleri kısılıp küçüldü karşımda. "En güzel rüyaya değişmeyeceğim sendeki uykusuzluğumu." Yine de kapandı gözleri kısa bir süre. "İşe gitmeyeceksen sen de kapa gözlerini. Biraz dinlenelim hiç değilse."

Bende uykunun zerresi yoktu. Gözlerimdeki çok zamanı aşkın uykusuzluğun Zühre'yi almaktan başka umuru yoktu.

Omzunda gezinen parmaklarım teninde pusulasını aranan denizci gibi dalga dalga savrulurken kapalı gözleriyle dalgalarıma ahenk katar bir tebessümle iç çekmişti Zühre. "Şimdi açsam gözlerimi, bir rüyadan uyanacak gibiyim sanki." Kirpiklerinin kıpırdanışları açılmamak için kıvrandığını ele verirken mırıldandı. "Bu anı hiç hayal etmiş miydin?"

"Çok," dedim dürüstçe.

Rüya çıkmamdan korkan gözleri, sesimden cesaret almış, aralanmıştı tereddütsüz. "Nasıl?" İyice büyüdü gözleri gerçekliğimden emin olmuş bir merakla. "Nasıl hayal etmiştin?"

Akşam GüneşimWhere stories live. Discover now