Karşılaşma

8.1K 89 20
                                    

"Kıpırdama, sakince ellerini yukarı kaldır!" dedi yerden lacivert ceketini almak üzere olan adama kadın.

Adam bakışlarını yan tarafta ona silahını doğrultmuş olan kadına çevirdi. "Bana mı dediniz?" dedi ceketini üzerine geçirirken. Kadın alayla gülerek" burada sizden başka cinayete teşebbüs eden birisi olmadığına göre. Şimdi ellerini yavaşça yukarı kaldır." Adam hafif gülerek ellerini yukarı kaldırırken yerdeki adamlar kastederek konuştu "Bunları mı diyorsunuz, bu şey yanlış anlaşılma." Kadın adamın yanına doğru yürümeye başladı, kimliğini gösterdi "Asayiş şube, emniyete gidelim yanlış anlaşılmayı görürüz merak etmeyin" diyerek cebinden telefonu çıkardı ve destek ekip çağırdı. Adam kadına göz devirerek baktı " Bakın sayın.." dedi ve duraksadı. "Komiser misiniz?" diyerek devam etti.

Kadın telefonunu cebine koyarken " Evet komiserim" dedi. "Sayın komiserim bakın yanlış anlaşılma var. Ben kimseyi öldürmedim." Kadın dalga geçercesine güldü" Tabii bu üç adamı da ben yere serdim zaten. Gözlerimle gördüm adamları nasıl dövdüğünüzü o yüzden çenenizi çok yormayın." Adam ne kadar konuşsa da boş olduğunu düşünerek susmaya karar verdi. O sırada ekip otosu gelmişti. Kadın arka cebinden kelepçelerine uzandı "Uzat ellerini." Adam bir şey demeden başında birleştirdiği ellerini uzattı. Yanına gelen iki polis memuruyla birlikte arabaya doğru yürüdü.
Arabaya oturduğu bileğindeki kelepçelere baktı, olayı müdüre nasıl anlatacağını düşünmeye başladı.
~~
"Anlat bakalım kimsin? Neden o adamları dövdün ?" dedi emniyet müdürü.

"Müdürüm ben kimseyi öldürmek için dövmedim nefsii müdafaaydı o ayrı bi konu ama anlatacağım şeyler var ve sadece siz bilebilirsiniz. Önemli! " dedi bakışlarını ayakta onları izleyen kadına çevirirken. "Sen kimsinde beni odadan çıkarmaya çalışıyorsun?" dedi kadın sinirle. Adam ağzını açacakken müdürün " Songül tamam sakin ol. Sen çıkabilirsin biz konuşalım beyefendiyle." Demesiyle sustu. " ama müdürüm" dedi Songül. " Tamam Songül ben hallederim." . "Peki müdürüm" diyerek çıkmaya yeltendi Songül sorgu odasından. Songül çıkana kadar adam mavi gözlerini Songülden çekmemişti. Songül'ün odadan çıkmasıyla adam konuşmaya başladı.
~~
Aradan 2 saat geçmişti. Songül odadan çıktıktan sonra kayıt odasına geçmişti lakin Mazlum müdürün emriyle kayıt durdurulmuş kayıt odası boşaltılmıştı. Üstüne savcınında gelmesi Songül'ün aklını çok karıştırmıştı. İçinden devamlı "Bu adam kim" diye geçiriyordu. Songül düşüncelerinde boğulurken Mazlum müdürü görmesiyle ayağa kalktı. " Gel Songül."

Songül'ün odaya girmesiyle Sadi bakışlarını tekrar kadına çevirdi. Kadının ona ölümcül bakışlar atmasıyla bakışlarını karşısında duran müdür ve savcıya çevirdi. Sadi olayları anlattıktan sonra savcı bey bir fikrinin olduğunu söylemiş ve Mazlum müdürle dışarda bu konuyu konuşmuştu. Savcı tekrar sorgu odasına girerken Songül'ün çağırılmasını istemişti. Sadi şimdi dikkatle savcının anlatacağı şeyi bekliyordu.

"Songül konuyu çok uzatmayacağım, Sadi beyi tanık koruma programına alacağız. Koruma memuru olarak seni düşündük. Sadi bey bundan sonra sana emanet."

Songül savcının dedikleriyle şaşırmıştı "Nasıl yani, neden peki? Kim ki bu adam ve neden ben bu adamı koruyacağım?"

Sadi olanları meraklı gözlerle susarak dinliyordu.

"Sadi bey bizimle iş birliği yaptı, birkaç isim verdi çeteler hakkında bu kadarını bilsen yeter. Bir polis memuru olarak sana verilen görevi sorgusuz kabul edeceğini düşünüyorum, haksız mıyım?"

" Elbette sayın savcım, görevim."

" Sadi bey normalde İstanbul' da yaşıyor seninde onunla gitmen gerekiyor zaten ne zamandır tayinini istiyordun böylelikle senin tayin işinde hallolmuş oldu. İstanbul'a gidin ve bir ev tutun."

"Bir ev derken müdürüm?" dedi Sadi ve Songül aynı anda.

"Karı koca olarak gidiyorsunuz İstanbul'a. Böylesi en uygun dikkat çekmemek için."

Sadi savcının bunu neden kastettiğini anlamıştı ama Songül kafasını olumsuz anlamda iki tarafa sallayarak " Ben bu adamla aynı evde kalmam" diye itiraz etmişti.

Mazlum müdür ayağa kalkarak konuştu " Songül görev görevdir. Eğer yapamayacığını düşünüyorsan başkasını bulalaım yerine ama İstanbul işini unutursun o zaman."

"Ama müdürüm..." duraksadı Songül. İstanbul'a gitmenin başka çaresi yok diyerek düşündü içinden. " Peki müdürüm kabul ediyorum."

" O halde burada konuşulanlar sadece burada kalacak. Aranızdaki evlilik olayını hiç kimse bilmeyecek. En yakınınız dahil. Sadece dördümüz bileceğiz. Anlaşıldı mı?" savcının söylediklerini dinleyen ikili kafalarını sallamakla yetindi sadece. Savcı müdüre nikahla ilgili emir vererek odadan çıktı. Mazlum müdür ikilinin kimliklerinin fotoğrafını çekmiş telefonuyla uğraşıyrodu. Bu sırada Songül sandalyede oturan adama yüzünde bulunan hoşnutsuz ifadeyle bakmaya devam ediyordu. " Yarın 10'da nikahınız var" diyerek başını telefondan kaldırdı Mazlum müdür. Odadan çıkarken ellerini Songül'ün omzuna yerleştirdi" Songül bu görevininde üstesinden geleceğini çok iyi biliyorum. Artık sana emanet Sadi bey" dedi.
~~
Sadi eşyalarını memurdan alırken Songül ise masasından eşyalarını topluyordu çıkmak için. İkili çıkış kapısına yöneldiğinde " İyi akşamlar Songül komserim" dedi Sadi. Songül yanından uzaklaşacak adama " Hop hop nereye?" dedi elinin birini adama sallarken. "Nasıl nereye, otele gideceğim sabah 9 gibi burada olurum."

"Siz anlamadınız galiba olayı. Bundan sonra bana emanetsiniz. Ben nereye siz oraya ayrıca nerden bileceğim kaçamacağını?" Sadi hafif gülümsedi kadına " Niye kaçayım komserim hem ayrıca ben korunmaya muhtaç değil miyim neden kendimi kaçarak riske atayım değil mi ?"

Songül omuzlarını kaldırdı indirdi "Orasını ben bilemem sizin ne yapacağınızı kestiremiyorum. O yüzden buyrun benimle geliyorsunuz."

" Nereye gidiyoruz? Sizin evinize mi?"

"Evet benim evime"

Sadi başına sallayarak onayladı Songül'ü " peki komserim gidelim" ikisi birlikte kırmızı arabaya doğru yöneldiler. İkilinin yol boyu suskunluğunu Sadi'nin " Aç mısınız yemek yer miyiz komserim ?" demesi bozdu. Songül kafasını sağ tarafındaki adama çevirdi adamın bu olaya bu kadar çabuk adapte olmasına şaşırmıştı. " Açsanız durayım bir yerde, ben yemeyeceğim." Kadının sesindeki yorgunluğu hissetmişti Sadi, onu daha fazla yormak istemedi. " Yok komserim bende yemeyeceğim." Songül başını salladı sadece.

Eve geldiklerinde Sadi etrafı kolaçan etti. Sade bir memur evi diye geçirdi içinden. " Kahve içmek ister misin?" Songül'ün sorusuyla düşüncelerinden ayrıldı Sadi. " Yok komserim teşekkür ederim sizde yorgunsunuz zaten."
" O zaman ben size yastık getireyim şu kanepede yatarsınız." Sadi Songül'ün gösterdiği kanepeye baktı. İki kişinin anca oturacağı kanepeye ben nasıl sığayım diye kendi kendine söylendi Sadi. " içinize içinize söylenmeyin Sadi bey anlamıyorum ne dediğinizi" diyerek odasına yöneldi Songül. Kapısını kapattı bu sefer kendi Songül söylenmeye başladı üzerini değiştirirken "Napacağım ben şimdi, Allah'ım sen yardım et. Adam katil mi değil mi onu bile bilmiyorum. Çekiyosun Songül belayı çekiyosun ya." Eline yastığı ve pikeyi alıp salona yöneldi Songül. Songül'ün geldiğini gören Sadi oturduğu koltuktan kalktı kadının elindeki yastığı pikeyi aldı." Teşekkür ederim" Sadi bakışlarını kadının yüzüne çevirecekken boynunda takılı kaldı. Gördüğü kolye ona tanıdık gelmişti. Songül'ün iyi geceler demesiyle bakışlarını kadının gözlerine çevirdi. Bu gözlerde bir yerden tanıdık gelmeye başlamıştı. Bakışları Songül'ün yeşillerinde kalmıştı. Ağırca yutkundu " iyi geceler" dedi. Songül'ün odasına gitmesiyle kanepeye oturdu Sadi. Kolyeyi ve Songül'ü daha önce nerede gördüğünü hatırlamaya çalışacağı bir gece Sadi'yi bekliyordu.

Songül ise tanımadığı bir adamla ne yapacağını ,nasıl davranacağını düşünerek geçirecekti geceyi....

...........................................
Herkese Seleyküm:)
Tükenmez kalemin tükenmesiyle birlikte çiftimize bir hikaye de ben patlatayım dedim. Umarım beğenirsiniz.
Adettendir sürçi lisan ettiysek affola
Yorumlarınızı bekliyorum:)

Seni Bulduğum Şehir | SadgülWhere stories live. Discover now