Tuhaflık

2K 102 126
                                    

Songül koltukta rahatsızca kıpırdandı, kolunu yana  atmak isterken boşluğa düşünce gözlerini açma gereği duydu. Koltukta olduklarını görünce başını hafif kaldırdı. "Biz burda mı uyuduk ya."

Belindeki kollarla gerinemezken başını kocasına çevirdi. Sadi'nin yüzünü incelerken dün gece adamın arada uyanmaları aklına geldi. Gözlerini hafif kısmış merak içeren gözleriyle adama bakarken elini adamın yanağına çıkardı. "Sadi."

Sadi gözlerini yavaş yavaş aralarken karşısında karısını görünce hafif gülümsedi. "Günaydın."
"Günaydın kocacığım."

Sadi hafif yerinde kıpırdanırken gerinme ihtiyacı hissetti. "Belim tutulmuş galiba."
"Uyuyakalmışız burada." 
"Ben gece uyandım da sen rahatsız olma diye hareket etmedim."
Sadi Songül'ün de oturmasıyla yavaşça oturur hale geçti.

"Biliyorum gece uyandığını. Uyku sersemi hatırlıyorum biraz."

Songül üzerlerindeki örtüyü kenara çekip katlarken bir yandan da Sadi'nin durgun yüzüne baktı.
Örtüyü koltuğun yanına bırakıp Sadi'nin yüzünü avuçladı. "Kocacığım, iyi misin sen?"

Sadi kadının meraklı gözleriyle yutkunma ihtiyacı hissetti. Ellerini Songül'ün ellerinin üzerine koyup hafifçe gülümsedi. "İyiyim karıcığım, hatta seninle olduğum her dakika daha da iyi oluyorum."

Songül adamın gözlerini kaplayan buğuyla dudaklarını birbirine bastırdı. "İyiysen sorun yok."
Sadi kadının dudaklarına bakışlarını kaydırırken sağ elini kadının beline kaydırdı. "Günaydın öpücüğümü alayım."
Songül gülümseyerek adamın dudağına derin öpücük bıraktı.

Geri çekildiğinde Sadi ayaklandı.
"Erken kalkan yol alırmış. Hazırlanıp karıma güzel bir kahvaltı hazırlayayım."
Songül adama gülümserken Sadi merdivenlere yöneldi.
Sadi'nin odaya çıkmasıyla Songül başını iki yana salladı ayağa kalkarken "Var bir şey ama. Hayırlısı."

"Geçen gün Sadi'nin ofisine gitmişsin hiç bahsetmedin." Nejat çatalını tabağın kenarına bırakıp kadının gözlerine baktı. "Takip mi ediliyorum artık?"

"Ne alakası var dayı, bizim çocuklar söyledi."
"İşle ilgili bir şey konuşmamız gerekiyordu bende oraya gittim."

Sibel önündeki salatasından bir çatal aldıktan sonra tekrar adama baktı. "Aslında Sadi'nin kim olduğunu Songül'e söylesem bu iş çoktan biterdi."

Nejat kaşlarını çatarak baktı kadına "Sibel sen nasıl bu kadar basit düşünüyorsun?"

"Asıl sen Songül'ü niye bu kadar büyütüyorsun, o Sadi olmadan bir hiç."

Önündeki sudan bir yudum aldı Nejat. "Koş git söyle Songül'e. Sadi aslında mafyalara yedieminlik yapan bir işadamı de. Sonrası peki."

Sibel sandalyesinde geriye yaslanarak kollarını birbirine bağladı. "Ne sonrası işte, muhtemelen ayrılır bizde işini bitiririz."

İki elini birbirine vurarak alkış yaptı Nejat kadının sözüne karşılık. "Gerçekten seni alkışlıyorum. Ama o iş öyle olmaz Sibel."
Sibel adamın tavrına bozularak yerinde kıpırdandı, kaşlarını çattı.

"Sen Songül'e söylersin sonra Songül onu hapise yollar. Peki bu durumun iş yaptığımız adamlar için nasıl karşılanacağını biliyor musun? İlk fırsatta kimin deşifre ettiğini bulurlar ve onu da mezara sokarlar. Daha bir de bunun Sadi'nin adamları kısmı var. Çok istiyorsan git söyle."

Nejat karşısında sinirlenen kadının gözlerine baktı.
"Sibel sen bu Sadi'yi fazla taktın kafaya. Sonunu düşünmeden işler yapıyorsun ama sonunda Songül değil sen üzüleceksin."

Seni Bulduğum Şehir | SadgülWhere stories live. Discover now