Yeniden

1.1K 54 42
                                    



Odayı aydınlatan güneş ışıklarının gözlerine vurmasıyla beraber araladı mavi gözlerini. Yanağına temas eden yastığın üzerinde kim bilir kaç saattir hareketsiz durduğu için uyuşan yanağını rahatlatmak için başını oynattı.

Songül'ün bacakları önce gözüne çarparken yukarı kaldırdı gözlerini. Sırtını yatağın yumuşak başlığına
yaslamış olan kadını izlerken, kucağında emen kızının eline bıraktığı öpücüklerin sesini duydu.

Dudaklarına yayılan gülümseme ile doğruldu Sadi, Songül'ün gözleri de kocasına kaydı. Songül'ün atletinden açıkta kalan koluna değdirdi dudaklarını. "Günaydın karıcığım."

"Günaydın bitanem."

Başını karısının kucağındaki kızına doğru eğdi Sadi, buluştuğu mavi gözlerin ardından kocaman gülümsedi. "Erkencisiniz Busenaz hanım. Size de günaydın."

Busenaz babasını görmesiyle annesinin göğsünden ayırdı dudaklarını. Songül'ün gerdanında olan elini havaya kaldırdı başını Sadi'yi görebilmek için geriye atarken. "Aaaııı, aauuu."

Sadi dün gece kızıyla konuşurken çıkardığı sesleri tekrarlamaya çalışmasını hatırladı, gözlerindeki parlamayla seslendi kızına. "Aauuuu."

Busenaz önce gülümseyip ardından yineledi."Aııı."

Songül baba kızın arasında dolanan bakışlarını çekmeden küçük bir kahkaha attı. Busenaz'ın ayağından tutup dudaklarına götürdü. "Ya sen minik kurt musun? Hıı sen minicik kurt mu oldun sen?"

"Hayır karıcığım minik mamba o." Dilini ön dişlerinin tam arkasına dayadı Sadi, çıkardığı sesin ardından kızının göbeğine dayadı yüzünü. "Minik kara mamba, tıs tıs."

En güzel sabahına uyandığını düşündü Songül, yeşil gözleri Sadi ve Busenaz'ın kahkahalarına eşlik edercesine parlamaya başlarken. Daha binlerce sabah diledi böyle geçirecekleri.

Dün gidelim derken yaptığı hatayı fark etti bir kez daha, Sadi'ye mezarlıkta kısa bir an bile yalnız hissettirdiğinden sonra. Adamın söylediği gitmek çözüm değildi. Sadi aynı adamdı her gün hayatıyla ilgili yeni bir şeyler öğrense bile. Aynı bakıyor, aynı gülüyor, aynı ilgiyle yaklaşıyordu hem kendine hem kızına.

İlk öğrendiği anda kendini geri çekmek istemesi bile sadece bu aileye layık olamadığını düşünmesinden olduğunu anlamıştı Songül geriye dönüp düşündüğü hatırlarla.

Elini yerleştirdiği enseyi usul usul okşamaya. Dolduğundan habersiz olan gözleri Sadi'ninkilerle buluştuğunda adamın çatılan kaşlarını gördü. "Noldu karıcığım?"

Sadi hızla doğruldu ellerini Songül'ün yanaklarına yerleştirdi beklemeden. Songül akmak üzere olan burnunu çekti bir kez, adamın kendinden ayrılmayan telaşlı gözlerini daha fazla böyle görmek istemedi. Hala ensesinde duran eliyle kendine çekti, çenesini omzuna yaslayıp dudaklarında gezdirdi dilini konuşmadan önce. "Seni çok seviyorum Sadi."

"Ben de seni çok seviyorum Songül."Anlam veremeyen gözleri hala bircevap  bulamadığı için aynı bakarken adamın boynundan ayrıldı Songül. Dudaklarına yerleştirdiği küçük gülümseme ile iyi olduğunu belli etmek için gözlerini kapatıp açtı.

Sadi emin olamadı kadının halinden aklına tek bir neden geliyordu, dünkü mesele. Sormaktan çekinmedi "Dünkü mevzu mu? Songül gerçekten gitmeyi bu kadar istiyorsan..."

Devamını dinlemeden başını iki yana salladı Songül, itirazını önce sessizce gösterdi adama. "Hayır hayır, gitmek istemiyorum." Adamın yanağına indirdi elini. "Sen haklıydın, gitmek ne bize bir çözüm getirecek ne de bunları yok saymamızı sağlayacak."

Seni Bulduğum Şehir | SadgülWhere stories live. Discover now