Başlangıç

2K 96 19
                                    

Geçtiği eşiğin ardından değdi gözleri on gündür görmediği evlerine. Gri duvarların soğukluğundan eser bırakmayan evin her yerine sinmiş kokularını çekti gözlerini kapatarak. Yavaş yavaş, fark etmeden yaptığı bu hareket ile dudaklarında oluşan küçücük gülümseme eşlik etmişti Sadi'ye.

Farkında olmadan durmuştu küçük adımları eve girince, Songül elini tuttuğu adamın duraksama nedenini anlamamıştı başta, ta ki kocasının yüzünü görene kadar. Gözleri kapalı olan adam omuzlarındaki yüklerden kurtulmak için çıkmıştı bu evden, şimdi bunun rahatlamasını yaşadığının farkındaydı Songül.

Tuttuğu eli sıktı hafifçe, bir adım atıp Sadi'nin önünde durdu. Adamın göz kapaklarının ardında görmek için can attığı okyanusları bekledi sadece.

Sadi'nin aralanan gözlerine sabitledi derinliği büyüyen bakışlarını. Tuttuğu eli bırakmadan boştaki sağ elini çıkardı adamın yanağına. Baş parmağını sürdü iki kere, gülünce daha da belirginleşen elmacık kemiği üzerine.

Sadi'nin dudaklarındaki tebessümün büyümesine eş yayıldı dudaklarına eşsiz bir gülümseme. Ayak parmakları üzerinde hafifçe yükselip uzandı nefesini uzunca bırakmayı arzuladığı dudaklara.

Dudaklarında hissettiği sıcaklıktan bir müddet ayrılmadı Songül, ilk kavgalarının ardından bir olabilmek için mezarlığa çağırdığı güne döndü. O gün bu eve yeni bir başlangıç yapmak için dönmüşlerdi, şimdi de geçtikleri zorlu sınavın ardından bir başlangıç yapmışlardı. Yine aynı hissi yaşıyordu ruhu.

Adamın dudaklarından ayrılırken iki küçük öpücük daha bıraktı ardı ardına Songül. Sadi'nin gözleri kadının geri çekilmesiyle aralanırken farkında olmadan dudaklarından döküldü kalbinden geçenler.
"Çok özlemişim."

Songül adamın hafif uzayan sakalarını sevmeye başladı arada gözleri de kayarken. "Bizde seni çok özledik."

Sadi karısını tekrar öpmek için uzanacağı anda duyduğu ayak sesleriyle kendini çekmek zorunda kaldı Songül. Gözlerini kapatıp dişlerinin arasından fısıldadı Sadi "Bu olayı hiç özlemedim."

Songül kaşlarını kaldırarak susmasını iletti sözsüz bir şekilde. Adamın önünden ayrılıp yanına geçti gelen Yaver ve Sultan'a yol vermek için.

"Bunları nereye koyayım yenge?"
Yaver elindeki iki çantayı havaya kaldırıp gösterirken Songül boştaki eliyle yukarıyı işaret etti. "Banyoya götürürsen çok iyi olur Yaver."

Yaver başıyla onaylayıp devam etti merdivenlere doğru. Arkasından giren Sultan karı kocaya gülümsemeyle bir bakış atıp ellerini birbirine vurdu. "Evet abiciğim söyle ne yemek istiyorsun? Hemen halledeyim."

Sadi kolunu kardeşinin omzuna atıp çekti kendine, saçlarına küçük bir öpücük bıraktı "Yoruldun Sultan sende, dinlen artık kaç gündür uğraşıyorsun benimle."

Sultan omuzlarını silkti itiraz eder gibi
"Ben memnunum halimden sen değil misin?"

"Ben çok memnunum ama bu güzel iki kadının hatta artı kızımın yorulmasını istemiyorum daha fazla."

Sultan bakışlarını yan tarafta duran Songül'e çevirdi anlık, ardından tekrar Sadi'ye dönerken gülümsedi.
"Neyse tamam ya başbaşa bırakıyorum sizi."

Songül kadının koluna uzandı aceleyle "Kız abin onu mu dedi? Kal burada ama dinlen dedi değil mi Sadi?"

Sadi elini tuttuğu kadına çevirdi gözlerini, onaylar biçimde başını salladı. "Evet, ben öyle demedim."

"Yok sağolun sayın Payaslılar, ben evime döneyim önce ama yarın gelirim."

"Tamamdır yenge bıraktım ben banyoya çantaları." Yaver merdivenleri inerken durum bildirimi yapmayı da ihmal etmiyordu. Merdivenlerin bitimine geldiği sırada Sultan abisinin kollarından ayrılıp yanağına bir öpücük bıraktı.
"Gidiyorum ben de ama bir şey olursa hemen arayın olur mu?"

Seni Bulduğum Şehir | SadgülWhere stories live. Discover now